Denizden alabileceğimizin de bir sınırı olduğunu bilmemenin bir sonucu bu. | TED | هذه تبعات عدم المعرفة هناك حدود لما يجب أن لا نأخذه من البحار. |
Ama insanın katlanabileceklerinin de bir sınırı var. | Open Subtitles | لكن هناك حدود لما يستطيع الرجل أن يتحمله |
Ancak insanın güçlenmesi için bilgiyi kullanmaya devam edersek başaracağımız ''daha iyi''lerin bir sınırı yok. | TED | لكن ليس هناك حد إلى التحسينات التي يمكننا تحقيقها إذا واصلنا تطبيق المعرفة لتعزيز ازدهار الإنسان. |
İşler buraya nasıl vardı, hiçbir fikrim yok, ama her şeyin bir sınırı vardır. | Open Subtitles | أنا لا أعرف كيف وصلنا إلى هذه النقطة، ولكن هناك حد لكل شيء. |
Elbette ki bir sınırı var, ancak bunu tespit edebilmiş değiliz. | Open Subtitles | بالتأكيد هُناك حدود ، ولكن لا أعلم إذا كنا عثرنا عليها |
Bu konuşmayla ve, yeteneğiyle, insanları manipule etmesinin bir sınırı yok. | Open Subtitles | ،مع هذا الشخص وانحياز القبطان سيبدو أنه ليس هناك حدوداً لقدراتهم بالتلاعب بمشاعر الرجال |
Büyüsü çok kuvvetli ama onun da bir sınırı var. | Open Subtitles | السحر قويٌّ فعلاً، لكن لكلّ قوّةٍ حدودها. |
Cahilliğinin bir sınırı yok mu? | Open Subtitles | أليس هنالكَ حدٌ لجهلكَ ؟ |
Bir erkekten isteyebileceğin şeylerin de bir sınırı var. Çocuklarım ve karım var. Çocuklarım ne olacak? | Open Subtitles | هناك حدود لما تطلبه من الرجل ماذا بشأن أطفالى ؟ |
Ben her türlü oyuna varım ama bunun bir sınırı var. | Open Subtitles | أعني أنا مستعد لأي شيء ولكن تباً هناك حدود |
Ben bir kardeş gibi Aslan seviyorum, ama biliyorsun, yapmanız gereken bir adam sormak ne bir sınırı vardır. | Open Subtitles | لكن أتعرفان ، هناك حدود لما يمكن أن تطلباه من الرجل لكى يفعلها |
Heisenberg'in Belirsizlik İlkesi atom dünyası hakkında sorabileceğimiz türden soruların kesin bir sınırı olduğunu dikte ettirir. | Open Subtitles | فمبدأ عدم التأكد لهيزنبرج ينص على أن هناك حدود معينة لنوعية الأسئلة التي يمكن أن نسألها للعالم الذري |
Ve bundan sonra ulaşabileceklerimizin bir sınırı yok. | Open Subtitles | و لا يوجد حدود لما يمكن أن نحققة فى مسيرتنا بعد الأن |
Yapabileceklerimizin bir sınırı var. Olmalı da. | Open Subtitles | يوجد حدود لما يمكننا فعله يجب أن يكون ذلك |
Atom altı dünya hakkında ne kadar bileceğimizin temel bir sınırı olduğunu farketti. | Open Subtitles | لقد أدرك أن هناك حد أقصى أساسي لما يمكننا أن نعرفه عن العالم تحت الذري |
Kardeşimin aksine, katlanabileceğim şeylerin bir sınırı vardır ve bu benim yapacağım bir iş değil. | Open Subtitles | على العكس من أخي، هناك حد لما بوسعي تحمله وهذا الأمر، تخطى كل الحدود |
Her şeyin bir sınırı olmalı. | Open Subtitles | يجب أن تكون هُناك حدود. |
- Hiçbiri doğru değil. - Benim de yapabileceklerimin bir sınırı var. - CIA'da çalışmıyorum. | Open Subtitles | -لم يكن أي منها حقيقياً حسناً، هناك حدوداً لعملي لست مثلكم |
Hayır, hayır, küçük bir yara. Zalim olmanın da bir sınırı var. | Open Subtitles | إنها إصابة طفيفة - هناك حدٌ للقسوة - |