"bir sınırı" - Translation from Turkish to Arabic

    • هناك حدود
        
    • حدود لما
        
    • هناك حد
        
    • هُناك حدود
        
    • هناك حدوداً
        
    • قوّةٍ حدودها
        
    • حدٌ
        
    Denizden alabileceğimizin de bir sınırı olduğunu bilmemenin bir sonucu bu. TED هذه تبعات عدم المعرفة هناك حدود لما يجب أن لا نأخذه من البحار.
    Ama insanın katlanabileceklerinin de bir sınırı var. Open Subtitles لكن هناك حدود لما يستطيع الرجل أن يتحمله
    Ancak insanın güçlenmesi için bilgiyi kullanmaya devam edersek başaracağımız ''daha iyi''lerin bir sınırı yok. TED لكن ليس هناك حد إلى التحسينات التي يمكننا تحقيقها إذا واصلنا تطبيق المعرفة لتعزيز ازدهار الإنسان.
    İşler buraya nasıl vardı, hiçbir fikrim yok, ama her şeyin bir sınırı vardır. Open Subtitles أنا لا أعرف كيف وصلنا إلى هذه النقطة، ولكن هناك حد لكل شيء.
    Elbette ki bir sınırı var, ancak bunu tespit edebilmiş değiliz. Open Subtitles بالتأكيد هُناك حدود ، ولكن لا أعلم إذا كنا عثرنا عليها
    Bu konuşmayla ve, yeteneğiyle, insanları manipule etmesinin bir sınırı yok. Open Subtitles ،مع هذا الشخص وانحياز القبطان سيبدو أنه ليس هناك حدوداً لقدراتهم بالتلاعب بمشاعر الرجال
    Büyüsü çok kuvvetli ama onun da bir sınırı var. Open Subtitles السحر قويٌّ فعلاً، لكن لكلّ قوّةٍ حدودها.
    Cahilliğinin bir sınırı yok mu? Open Subtitles أليس هنالكَ حدٌ لجهلكَ ؟
    Bir erkekten isteyebileceğin şeylerin de bir sınırı var. Çocuklarım ve karım var. Çocuklarım ne olacak? Open Subtitles هناك حدود لما تطلبه من الرجل ماذا بشأن أطفالى ؟
    Ben her türlü oyuna varım ama bunun bir sınırı var. Open Subtitles أعني أنا مستعد لأي شيء ولكن تباً هناك حدود
    Ben bir kardeş gibi Aslan seviyorum, ama biliyorsun, yapmanız gereken bir adam sormak ne bir sınırı vardır. Open Subtitles لكن أتعرفان ، هناك حدود لما يمكن أن تطلباه من الرجل لكى يفعلها
    Heisenberg'in Belirsizlik İlkesi atom dünyası hakkında sorabileceğimiz türden soruların kesin bir sınırı olduğunu dikte ettirir. Open Subtitles فمبدأ عدم التأكد لهيزنبرج ينص على أن هناك حدود معينة لنوعية الأسئلة التي يمكن أن نسألها للعالم الذري
    Ve bundan sonra ulaşabileceklerimizin bir sınırı yok. Open Subtitles و لا يوجد حدود لما يمكن أن نحققة فى مسيرتنا بعد الأن
    Yapabileceklerimizin bir sınırı var. Olmalı da. Open Subtitles يوجد حدود لما يمكننا فعله يجب أن يكون ذلك
    Atom altı dünya hakkında ne kadar bileceğimizin temel bir sınırı olduğunu farketti. Open Subtitles لقد أدرك أن هناك حد أقصى أساسي لما يمكننا أن نعرفه عن العالم تحت الذري
    Kardeşimin aksine, katlanabileceğim şeylerin bir sınırı vardır ve bu benim yapacağım bir iş değil. Open Subtitles على العكس من أخي، هناك حد لما بوسعي تحمله وهذا الأمر، تخطى كل الحدود
    Her şeyin bir sınırı olmalı. Open Subtitles يجب أن تكون هُناك حدود.
    - Hiçbiri doğru değil. - Benim de yapabileceklerimin bir sınırı var. - CIA'da çalışmıyorum. Open Subtitles -لم يكن أي منها حقيقياً حسناً، هناك حدوداً لعملي لست مثلكم
    Hayır, hayır, küçük bir yara. Zalim olmanın da bir sınırı var. Open Subtitles إنها إصابة طفيفة - هناك حدٌ للقسوة -

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more