Bir saniyeliğine sakin olursan sana bir şey söylemek istiyorum, tamam mı? | Open Subtitles | هلا تهدأين للحظة واحدة ؟ لأنّني أريد أن أخبركِ بشيء، حسناً ؟ |
Bir saniyeliğine ayrıldı, buraya geleceğini sandım... ve sonra da arabaya geri döndü. | Open Subtitles | خرج للحظة وظننت لوهلة أنه قادم باتجاهنا ثم عاد للسيارة أعتقد أنه ثمل |
Bir saniyeliğine benim de buraya bir kız getirebileceğimi hiç düşünmedin mi? | Open Subtitles | الم تفكر فى ذلك للحظة واحده اننى ربما احضر بنت الى هنا؟ |
Bir saniyeliğine ekranda gözükecek ve siz de tahmininizi söyleyeceksiniz. | Open Subtitles | سأعرضها على الشاشة لثانية واحدة وأريدكم أن تخبروني ما هي |
Nasıl oldu bilmiyorum, Sandy ama sadece Bir saniyeliğine dışarı çıktık, ve onlar ortadan kayboldu. | Open Subtitles | لا أعرف كيفَ قاموا بها تسكعنا في الخارج للحظات ومن ثمّها اختفوا |
Ama Bir saniyeliğine bile bunu da almayacağımı ve uyurken sana marsmallow atmayacağımı düşündüysen tanıdığım en salak kadınsın. | Open Subtitles | ولكن لو فكرتي للحظة واحدة لن أستطيع الحصول علي قاذف المارشميللو هذا لكي أستطيع أن أصيبك في وجهك بالمارشميللو |
Bilmiyorum, ama bazen hayat seni oturttuğunda Bir saniyeliğine ayağa kalkmalısın. | Open Subtitles | لا اعلم، لكن احيانا لما تظلمك الحياة عليك ان تنهض للحظة |
Eğer o 12.000 sandalye beni deliye döndürdüyse ve delice sayısıyla, sadece Bir saniyeliğine bir milyon insanı düşünmenizi istiyorum. | TED | إذا كانت 12,000 كرسي ترعبني .. فمع هذا الرقم الكبير ، أريدكم فقط أن تفكروا للحظة بمليون إنسان. |
Biliyor, bacağımın durumunu görüyor, aramızda bir timsah olduğunun da farkında, ama bakın, bu adam Bir saniyeliğine bile olsun yavaşlamıyor. | TED | إنه يعلم ، ويرى الحال التي عليها قدمي، ويعلم أن بيني وبينه يوجد تمساح، وأقول لكم، أن هذا الرجل لم يتوان للحظة واحدة. |
Şimdi Bir saniyeliğine gözlerinizi kapatın ve yarışı hayal edin. | TED | والآن أغلقوا أعينكم للحظة وتخيلوا السباق. |
Bu arada Bir saniyeliğine ara vermek istiyorum, çünkü duydum ki TED'de konuşma yapmak için bir ön koşul varmış -- eski günlerden kabarık saçlı bir resminiz olması gerekiyormuş. | TED | في الواقع سأتوقف للحظة لأنني سمعت أنه لتحدث في تيد يجب أن تكون لديك صورة شخصية من الأيام الخوالي بشعر كبير |
Buraya Bir saniyeliğine kendimizi verirsek, hemen akşam yemeğine gidebiliriz. | Open Subtitles | أرجو التركيز للحظة. عليّ الرجوع إلى المطعم. |
Televizyonu Bir saniyeliğine kapatabilir misin? Seninle konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | هلا أطفئت التلفاز للحظة أريد أن أتحدث معك |
Bir saniye! Bir saniyeliğine yönetici çantasından fırlamış gibi davranmayı bırak. | Open Subtitles | انس مؤقتا أنك الرئيس هنا فقط لثانية واحدة |
Bir saniyeliğine sesini kesip kendi kendini dinleyemez misin? | Open Subtitles | تعتقدبأنهسيحدث،لكن . هل من الممكن أن تسكتي لثانية واحدة وتستمعي إلى نفسك ؟ |
Bir saniyeliğine dışarı çıkmak zorundayım. Tamam mı? | Open Subtitles | أنا يجب أن أذهب للخارج لثانية واحدة فقط حسنا؟ |
Dekins Bir saniyeliğine kör oldu sonra güldü ve Andy'nin elini sıktı. | Open Subtitles | أغمض ديكنز عينيه لوهلة ثم ضحك و صافح أندى |
Gözlerini kapa, derin nefesler al ve her şeyi kontrol etmeye çalışma Bir saniyeliğine. | Open Subtitles | أغمض عينيك. تنفس بعمق وكف عن محاولة السيطرة على كل شىء للحظات. |
Bir saniyeliğine, hipnozun kanamayı azalttığını, ameliyat sonrası etkileri azalttığını, ya da hastaların ağrılarla baş etmelerine yardımcı olduğunu unutalım. | Open Subtitles | دعنا ننسى للحظه أن التنويم المغناطيسي يستخدم لوقف النزيف وتغطيته، أو مساعدة المرضى للتعامل مع ألامهم، أنت متزوج الآن |
üstünde beyaz bir elbise vardı beyaz bir de şemsiye taşıyordu onu sadece Bir saniyeliğine gördüm o beni tam gördü sayılmaz, fakat size yemin ederim onu düşünmeden geçen bir ayım olmadı | Open Subtitles | وكانت ترتدى ثوب أبيض وكانت تحمل مظلة بيضاء ورأيتها لمدة ثانية واحدة فحسب |
Bir saniyeliğine bile, Klorel'i çıkmaya ikna etmeye geldiğini düşünmedim. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد لمدّة ثانية أنه سيأتى لمناقشة الأمر هنا |
Onu sadece Bir saniyeliğine gördüm, ama, kalbim hızlandı, zaman durdu. | Open Subtitles | لقد رأيتها فقط لثانيه ولكن يارجل , لقد توقف قبل عندها |
Hadi çıkar, sorun yok. Sadece Bir saniyeliğine duracağız. | TED | قومي بنزعها بنفسك. أنت بخير. سوف نتوقف لبرهة |
Bana bir iyilik yapıp direksiyona Bir saniyeliğine geçer misin? | Open Subtitles | فقط تولي عجلة القياده لثواني تولي عجلة القياده؟ شكرا لك |
Ama bu adamın hayatında çektiği acıyı tek Bir saniyeliğine de olsa ölçebileceğini düşünüyorsan işte o zaman babayı görürdün. | Open Subtitles | لكن لو ظننت ولو لثانية واحدة أنكِ جربتِ الألم الحقيقي الذي تحمله هذا الرجل في حياته فعليك إذن أن تعيدي حساباتِك |
Kumandan, Bir saniyeliğine konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | أيها المارشال، ألا يمكننا التحدث حيال هذا لثانية واحدة؟ |
Sadece Bir saniyeliğine geldim ama zaman yolculuğu seminerine katıldım. | Open Subtitles | لدي ثانية واحدة فقط لكنني ذهبت لمحاضرة السفر عبر الزمن |
Gerçekten geçit odasına girip kafamı çevirip sonra Bir saniyeliğine nerede olduğunu merak ediyorum ve sonra hatırlıyorum. | Open Subtitles | فأدخل إلى غرفة البوابة و أدير رأسي و هنالك، و لجزء من الثانية |