Ah, lütfen saçmalama, çünkü bir satıcıdan ucuz iltifatlar almaya gelmedim ben buraya. İltifat etmiyordum. | Open Subtitles | كفى هراءً، لأنني لم آتي إلى هنا لأستمع إلى مجاملة من بائع |
Bu bir satıcıdan alınıp, oraya konmuş olamaz. Bu el değmemiş bir şey. Aynen, olduğu gibi mezardan çıkarıldı. | Open Subtitles | هذه لم يتم شراؤها من بائع متجول و تم زرعها هذه العينة تم استخراجها من موضع انتاكو |
Yeni bir satıcıdan aldım, ama uyuşturucu falan satmadım... | Open Subtitles | لذا حصلت عليه من بائع جديد, لكن لم أقم ببيعه |
bir satıcıdan çalınan 3 silahtan birisi. | Open Subtitles | لقد كان واحدٌ من ثلاثة مسدسات سرقو من تاجر. إثنان من المسدسات تم إستعادتهم عن طريقك قبل 7 أشهر. |
bir satıcıdan çalınan 3 silahtan birisi. | Open Subtitles | كان واحد من تلاتة اتسرقوا من تاجر |
Ama o polisti yani sokaktaki rastgele bir satıcıdan alamazdı. | Open Subtitles | لكنه كان شرطياً, لذا لم يستطع الذهاب إلى أي موزع عشوائي في الشارع. |
Ama o polisti yani sokaktaki rastgele bir satıcıdan alamazdı. | Open Subtitles | لكنه كان شرطياً, لذا لم يستطع الذهاب إلى أي موزع عشوائي في الشارع. |
İlacı, benzin istasyonundaki bir satıcıdan 25 dolara almıştı. | Open Subtitles | ابتاعها من بائع في إحدى محطات الوقود مقابل 25 دولارا. |
İyi bir satıcıdan bir şey alınca kendini şanslı hissedersin. | Open Subtitles | عندما يشتري من بائع صالح يشعر أنه محظوظ |
Bunu Roma'daki bir satıcıdan aldım. | Open Subtitles | لقد اشتريت هذا من بائع في روما |
Bu seyahat eden bir satıcıdan alınmış. | Open Subtitles | إشترتها من بائع جوّال. |
Caddede bir satıcıdan aldım. | Open Subtitles | اشتريته من بائع في الشارع |
Vader649 adında bir satıcıdan alıyormuş tüm kartları. | Open Subtitles | إشترت (كاثي) كلّ بطاقاتها (من بائع سمّى (فادر 649 |
bir satıcıdan bayağı bir KFC malı alacağım. | Open Subtitles | سأحصل على بعض من دجاج كنتاكي من تاجر |
bir satıcıdan,dükkândan falan. | Open Subtitles | من تاجر سلاح أو من متجر لا أعلم |