Aslında bütün çürük yumurtalarımızı bir sepete koyduk, ve bu sepeti özenle korumayı düşünüyoruz. | Open Subtitles | فى الحقيقة , وضعنا كل البيض الفاسد الذى لدينا فى سلة واحدة و ننوى حراسة هذة السلة بعناية |
Bu bütün yumurtalarımızı bir sepete doldurmak gibi bir şey, değil mi? | Open Subtitles | هذا كوضع كل البيض في سلة واحدة اليس كذلك |
- Yumurtalarının hepsini küçük bir sepete koyuyorsun. | Open Subtitles | أنت تضعين كل ما تملكين من البيض في سلة واحدة صغيرة |
Öldürülmesi gerekiyordu ama Musa'nın annesi onu bir sepete koyarak Nil Nehri'ne bıraktı. | Open Subtitles | ابناء اليهود كان يجب ان يغرقوا والدة موسى أرسله في البحر في سلة |
Bebeği örme bir sepete koyup yüzünü sıcak ateşe çeviriyor. | TED | تضع الطفلة في سلة منسوجة، الرأس يواجه النار. |
O zaman bir sepete koyup itfaiye merkezine bırakın. | Open Subtitles | عندها ألقه في أحد السلال واتركه عند محطة الاطفاء |
Bilmem, sadece yumurtalarımı tek bir sepete koymaktan bıktım. | Open Subtitles | لا أدري، لقد تعبت من وضع "بيضي" في سلة واحدة |
Tüm yumurtaları bir sepete koyduğumuzu düşünürsek.. | Open Subtitles | تتحدثين عن وضع جميع بيضك في سلة واحدة |
Ama bütün yumurtalarımı bir sepete koymuyorum... | Open Subtitles | انا لا اضع بيضي كله في سلة واحدة |
Seymour Skinner asla tüm yumurtalarını bir sepete koymaz. | Open Subtitles | (سيمور) و (سكينر) لا يضعان كل البيض في سلة واحدة |
Cadılar Bayramı için, her şey bir milyoncudan bir poşet dolusu markasız şeker alır ve bir sepete koyup, evin tüm ışıklarını kapatırdı ve böylece... kimse evde olduğumuzu anlamazdı. | Open Subtitles | لذا ، للهالوين ، إشتروا حقيبة ضخمة وليس بها حلوة من مخزن الدولار وتركوها في سلة وأغلقوا جميع أضواء المنزل |
O zaman bir sepete koyup itfaiye merkezine bırakın. | Open Subtitles | عندها ألقه في أحد السلال واتركه عند محطة الاطفاء |