Gizemli bir tecrübe geçirdiğimi ve bundan sonra içimdeki bazı şeylerin değiştiğini hissettim. | Open Subtitles | شعرت بأني حصلت على افضل تجربة في حياتي وشئ في داخلي تغير اخيرا |
Bak, sana yalan söylemeyecek ve Ekvator'un yaşam değiştiren bir tecrübe olmadığı gibi davranacağım ama bilmiyorum, belki de onu entelektüelleştirir. | Open Subtitles | انا لن اكذب عليك واتظاهر ان الاكوادور لم تكن تجربة تغيير حياة حقيقية لكن لا اعرف هذا ربما يكون تنويريا منه |
RG: Ve ne yazıktır ki çok yaygın çok travmatik bir tecrübe. | TED | روفوس جريسكوم : وهو أمرٌ سيء حتماً وهي تجربة شائعة جداً و مؤلمة جداً |
Daha geçen akşam kocama, burada geçirdiğimiz vakti... belli bir fiyat karşılığı edinilen bir tecrübe olarak görmeliyiz diyordum. | Open Subtitles | اقترحت على زوجي ليلة البارحة أن نعتبر وقتنا هنا كتجربة دفعنا ثمنها بسعر جيد |
Zor bir tecrübe yaşadığını duydum. | Open Subtitles | إذاً، (هاري)، سمعتُ أنك تحظى بخبرة جيدة. |
Burada harika bir tecrübe yaşadığımı bilmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تعلم أننى حصلت على خبرة رائعة هنا |
Bu açıkçası inanılmaz derece acı veren bir tecrübe. | TED | في الحقيقة هذه تجربة مؤلمة صعبة التصديق. |
Amerika'da hapis dehşet verici, insanlık dışı ve şiddet dolu bir tecrübe. | TED | السجن في أمريكا تجربة مرعبة ومجردة من الإنسانية وعنيفة. |
Hikâyeleri de paylaşılan bir tecrübe sağladı. | TED | وقدمت القصص في تلك الأفلام تجربة مشتركة. |
Bu film sizin bilinç akışınız, zihninizin ve dünyanın geri kalanı için bir tecrübe kaynağı. | TED | هذا الفيلم هو تيار الوعي الخاص بك، موضوع تجربة العقل والعالم. |
Bu sadece ritmi dinlemek ve öğrenmek için değil, aynı zamanda bir grupta müzik çalmayı ve müzik hafızasını geliştirmek için de çok iyi bir tecrübe. | TED | انها تجربة حقيقية ، ليس فقط لتعلم كيفية العزف والاستماع للايقاعات لكن لتدريب ذاكرتك الموسيقية والعزف في مجموعة |
Şimdi, ben harika bir tecrübe yaşadım. | TED | لقد خضت تجربة رائعة عندما كنت في 45 من عمري |
Ve gerçekten sahip olduğum anlayışı derinleştiren ve aydınlatan bir tecrübe yaşadım. | TED | ولدي تجربة عمّقت حقاً وشرحت لي الفهم الذي توصلت إليه. |
Film yapımı hala önsel bir tecrübe ve filmi yaratmak, içerik yaratma ile aynı doğrultuyu takip etme imkânına sahip. | TED | لا تزال صناعة الأفلام تجربة مليئة بالتحديات. يمكن لعملية صناعة الفيلم أن تكون مماثلة لعملية خلق المحتوى، |
Amacımız, bu ikonik aksiyon ve dans sahnesini nasıl daha derin bir tecrübe haline getirebileceğimizi, seyirciye nasıl daha derin sunacağımızı düşünmekti. | TED | تجربة مذهلة. وهدفنا كان أخذ هذه الحركات، والرقصات الشهيرة ونعمقها داخل التجربة، ونجعل المشاهدين يتعمقون فيها أكثر. |
Ve aslında, ruhani bir güçle bir tecrübe yaşamak için bir aracıya ihtiyacımız var mı? | TED | وبالفعل، هل نحتاج لشخص ما ليكون وسيطا لنا لأجل أن تكون لنا تجربة روحانية مع الإله؟ |
Şey, 10 bilet bulurum. Bu sizin için kulturel bir tecrübe olacak.? | Open Subtitles | سأشتري 10 تذاكّر، وسيكون الأمر كتجربة ثقافية |
- Bu kulağa bayağı acı bir tecrübe gibi geliyor. | Open Subtitles | -تبدو تلك كتجربة غير لطيفة . |
Zor bir tecrübe yaşadığını duydum. | Open Subtitles | إذاً، (هاري)، سمعتُ أنك تحظى بخبرة جيدة. |
Önemli bir tecrübe edinmene sevindim ama beş yaşındaki çocuğumuzu havuzda bir başına bırakman gerçeği değişmedi. | Open Subtitles | أنا حقاً سعيدة بأنك إكتسبت خبرة ثمينة حين تركت إبننا صاحب الخمسة أعوام وحيداً في المسبح |