Elini uzatıp termostatın kolunu tutar ve Bir yöne doğru birazcık çevirir, su birden yüz derece ısınır, | TED | مد يده إلى الصنبور وأداره ببطء في اتجاه واحد وكان الماء جدُ ساخن. |
Bir yöne gidiyorsun ve oda tekrar kendine açılıyor. | Open Subtitles | عندما تذهب في اتجاه واحد تجد الغرفة نقسها قد عادت اليك |
Brad beni karaları ve koalisyonu farklı Bir yöne çekti. | Open Subtitles | و سار بالاتحاد في طريق آخر - هذا شيء مباشر |
Tabii bizler de kalkıp onları gitmek istemedikleri Bir yöne çevirdiğimizdeyse doğal olarak çalışmıyorlar. | Open Subtitles | والآن ، أجهزتنا لن تعمل إذا حاولنا توجيهها في الإتجاه الخاطئ |
Seni Bir yöne baktırdım, çeyreklik diğer yöne gitti. | Open Subtitles | جعلتك تنظر في إتّجاه واحد، دخل الربع الآخرون. |
- Maine Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde okumaya başlamış ama Hindistan'da geçirdiği bir sömestr onu başka Bir yöne götürmüş. | Open Subtitles | لقد بدأ شهادته فى الفلسفه فى جامعه ماين ولكن فصل دراسى فى الخارج فى الهند أرسله فى اتجاه أخر |
Sizi başka Bir yöne götüren kanıt var mı? | Open Subtitles | هل لديك أي دليل يقود لأي اتجاه آخر ؟ |
Sabah Bir yöne, akşamüstü başka yöne. Anladın mı? | Open Subtitles | .إتجاه واحد في الصباح وآخر في الظهيرة هل ترى هذا؟ |
Top Rezero'nun herhangi Bir yöne doğru ve aynı zamanda kendi ekseni etrafında hareket etmesini sağlayan üç özel tekerlek tarafından sürülüyor. | TED | الكرة مدفوعة بثلاثة عجلات خاصة تسمح لريزيرو بالتحرك في أي اتجاه وكذلك بالتحرك حول محوره الخاص في نفس الوقت. |
Geçen ay Oslo' dayken başladığınız kitabınızla ilgili olarak meslektaşlarınız teorilerinizin bilimi tamamen yeni Bir yöne taşıyacağını düşünüyorlar. | Open Subtitles | عودة الى اوسلو حيث فاجأت اصدقائك الشهر الماضي بنظرية مع هذه النظرية التي تأخذ العلم في اتجاه جديد تماما |
Yüzeyde Bir yöne gidiyor gibi görünürken altta başka yöne doğru çekilirsin hani. | Open Subtitles | بينما التيار السفلي يسحبك في الاتجاه المعاكس |
Birden bire bir tanesi farklı Bir yöne uçuyor. | Open Subtitles | فجأةً , أحدُ الطيور يطيرُ باتجاهٍ آخر, |
Bir yöne 120 metreden ötesini göremiyorsunuz. | Open Subtitles | وغير قادرين على رؤية 400 قدم في اتجاه واحد. |
Aslında, hafızalarımız tek Bir yöne doğru çalışıyor. | Open Subtitles | مثل إطارات الفيلم. ما يحدث حقاً أعتقد، أن لدينا ذكريات في اتجاه واحد فقط. |
Dalga gibi davranan bir nesnedir, Bir yöne ya da diğerine hareket etmekle kalmıyor, hatta birden çok yolları takip edebiliyor aynı zamanda. | TED | عبارة عن شيئ يتصرف مثل الموجة، لذلك لا ينحصر الأمر في حركته في اتجاه واحد أو عكسه، بل بمقدوره أن يسلك عدة اتجاهات في نفس الوقت. |
Bir sabah uyanıp, hayatının Bir yöne gitmesini düşünmek ve sonra hiç beklemediğin biçimde olayların gelişmesi. | Open Subtitles | وتعتقد أن حياتك تأخذه في طريق واحد ومن ثم تأخذ منعطف لم تتوقعه . |
Olmaz. Ben senden farklı Bir yöne gidiyorum Dick. | Open Subtitles | لا، سأذهب في طريق مختلف |
Olmaz. Ben senden farklı Bir yöne gidiyorum Dick. | Open Subtitles | لا، سأذهب في طريق مختلف |
Aramızın iyi Bir yöne doğru gittiğini düşünüyordum. | Open Subtitles | ظننتُ اننا كنا نتجه في الإتجاه الصحيح |
Şunu dinle bir de... Başka Bir yöne bakmak isteyen komite başkanı tarafından çağırılmışlar. | Open Subtitles | وخذي هذا، رئيس اللجنة الذي قرر أن ينظر في الإتجاه الأخر... |
Müziği başka Bir yöne yönledirmek grubun geri kalanının bilmesini istemedi. | Open Subtitles | أخذ الموسيقى في إتّجاه جديد، لكنّه لمْ يكن يرغب لبقيّة الفريق أن يعرف. |
Eli, Mossad'ı tüm ülkede tehlikeli Bir yöne sürüklüyordu. | Open Subtitles | ايلاى كان يأخذ الموساد و دولتنا فى اتجاه خطير |
Bill Gates'in Bir yöne Steve Jobs'ın ise başka Bir yöne gitmelerini teşvik eden oydu. | Open Subtitles | لقد شجع (بيل غايتس) أن يذهب.. في اتجاه واحد بينما دفع (ستيف جوبز) للذهاب في اتجاه آخر |
İlk başta planlandığı gibi kamptan ayrılıp tek Bir yöne gidemeyiz. | Open Subtitles | لا أعتقد أنه بإمكاننا المغادرة وأن نسير في إتجاه واحد مثلما كان مقرراً |
Hayır, ama herhangi Bir yöne bir adımdan fazla kımıldama... yoksa ışıkta olmayacaksın. | Open Subtitles | كلا, لكن لا تتحرك أكثر من خطوة في أي اتجاه و إلا لن يكون الضوء موجه إليك |
Fakat sorun hiç ama hiç uygun olmayan Bir yöne bakıyor olman. | Open Subtitles | لكن لسوء الحظ كنت شاردا ايضا في اتجاه غير سار ،اليس كذالك. |
Atlarından birini farklı Bir yöne gönderdiler ki peşlerindeki haydutlar dağılsın, odaklarını kaybetsin diye. | Open Subtitles | أرسلا أحد التابعين في الاتجاه الآخر لكي يضطر المطاردين للانفصال ويشتتون انتباههم |
Benim bir fikrim var. Bizi farklı Bir yöne götürecek bir şey. | Open Subtitles | لديّ فكرة، أمر باتجاهٍ آخر |