Bu durum, gerçekten yardıma ihtiyacı olan bir yabancıya el uzatmayı zorlaştırır. | Open Subtitles | يجعلها صعبة امتداد اليد لغريب قد يحتاج فعلاَ المساعدة |
Bunu bir yabancıya anlattığıma inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصدق انني قلت ذلك لغريب تماما |
Bu insanlar hiç tanımadıkları bir yabancıya böbreklerden birini vermiş kişilerdir. | TED | هؤلاء هم الأشخاص الذين منح كل واحد فيهم إحدى كليتيه إلى شخص غريب تماماً. |
Bu son derece zor olmalı, bir yabancıya , bir kadına, yabancı bir kadına güvenmek, - böyle ciddi meselelerde. | Open Subtitles | لابد إن هذا صعب للغايه لتعتمد على شخص غريب, إمرأة, إمرأة أجنبية |
- bir yabancıya yardım etmek için özel biri olmak gerekir. | Open Subtitles | الأمر يتطلب شخص فريد من نوعه ليفعل ذلك لشخص غريب كليا |
Tek bir yemeğe bakarak bir yabancıya iş mi teklif ediyorsun? | Open Subtitles | تعرض وظيفة على رجل غريب بسبب وجبة واحدة؟ |
Bunun gibi iri parça bir elmasla ne çeşit bir aptal, bir yabancıya güvenir. | Open Subtitles | من الحماقة أن تثق بغريب مع قطعة ألماس كهذه. |
Şimdi sikini bir yabancıya yalat. | Open Subtitles | الآن, إذهب ليُمصّ قضيبك بواسطة غريب |
O Casterly Kayası'nın varisiydi bense bir yabancıya satılacak ve onun istediği yere götürebileceği bir at gibiydim. | Open Subtitles | كان وريثاً للقلعة الحجرية وباعوني لغريب مثل الحصان ليركبني عندما يحب |
Tıpkı restoran giderken aldığın bir ilaç gibi işten eve geldiğinde aldığın ya da evine gelen bir yabancıya bir anda teklif ettiğin gibi. | Open Subtitles | كالمخدر الذي تحصل عليه عندما تذهب للمطعم أو الذهاب للمنزل بعد العمل, .أو تقديمها لغريب لحظة دخوله لمنزلك |
Ne olursa olsun bunu bir yabancıya yapmak istemen dünyalara bedel. | Open Subtitles | مهما يكن ما سيحدث، حقيقة أنك ستفعل ذلك لغريب يعني كل شيء |
Üzgünüm,Ben sanırım bir yabancıya seks teklif ettim. | Open Subtitles | أنا أسف ، أعتقد أني مارست الجنس مع شخص غريب تماماً. |
Numarayı yanlış yazmış ve şantaj fotoğrafını bir yabancıya göndermiş. | Open Subtitles | مصنف على انه مكالمة خاطئة ارسال حفنه من المال الى شخص غريب |
Sen, başka bir gezegenden gelen bir yabancıya yardım etmek için her şeyini riske attın. | Open Subtitles | فيما أنت خاطرت بكل شيء لمساعدة شخص غريب من عالم آخر |
Mektupları bir yabancıya verecek olmak, beni ve arkadaşlarımı çok büyük bir tehlikeye sokuyordu. | Open Subtitles | إعطاء خطاباتي لشخص غريب وضعني ومجموعتي في خطر محدق. |
Ama önce topraklarınızda bir yabancıya karşı gösterdiğiniz, ...nezaket karşısında duyduğum memnuniyetin bir ifadesini sunmak istiyorum. | Open Subtitles | و لكن فى البداية ، اسمح لى أن أقدم عربون تقديرى للطف الذى أظهرته لشخص غريب داخل بواباتك |
Sadece istiyor diye paramı gizemli bir direnişe yollayacağını söyleyen bir yabancıya paramı öylece vermeyeceğim. | Open Subtitles | لن أعطي أموالي ببساطة إلى رجل غريب لمجرد وعده أنه سوف يسلمها إلى تمرد غامض فقط لأنّه طلبها هكذا |
Göğüslerini bir yabancıya göstermesinin üç ayını aldığını farketti. | Open Subtitles | حسبت أن إظهار نهدها إلى رجل غريب... قد وفّر لها ثلاثة أشهر... |
Diğer taraftan, geleceğimizin kaderini kurtarmak için de bir yabancıya güvenmek zorundayız. | Open Subtitles | أجل من ناحية علينا أن نثق بغريب للمحاربة من أجل مستقبلنا |
Şimdi sikini bir yabancıya yalat. | Open Subtitles | الآن, إذهب ليُمصّ قضيبك بواسطة غريب |
ben sadece o zamanlar, fark etseydik ve biraz yardım alsaydık, belki bugün kızımız yerine bir yabancıya sahip olmayacağımızı söylüyorum. | Open Subtitles | أنه لو ساعدناها في ذلك الوقت لما كنا كالغرباء بالنسبة لإبنتنا |
Silahını bir yabancıya emanet eder misin? | Open Subtitles | تريد أن تعطي سلاحك لرجل غريب ؟ |
Beşinci sınıftayken bir yabancıya veya mahkuma yazmak zorundaydın. | Open Subtitles | سابقا في الدرجة الخامسة، كان عليّ أن أكتب إما إلى أجنبي أو سجين. |
Dondurucu yağmurda dışarı çıkmıştı. bir yabancıya yardım ediyordu. | Open Subtitles | لقد كانت في الخارج في برد المطر تساعد أحد الغرباء |