Durum şu ki, Birleşmiş Milletler kimseye bir şeyi empoze etmez. | TED | حسنًا، إن الأمم المتحدة لا تفرض أي شيء على أي شخص. |
Belki de hâlâ Birleşmiş Milletler hedeflerinin kendileri için değil yalnızca fakir ülkeler için olduğunu düşünüyorlar ama dünya değişti. | TED | ربما هم يعتقدون أن هذا العالم يشبه العالم القديم عندما كانت أهداف الأمم المتحدة للدول الفقيرة فقط ولم تكن تشملهم. |
Birleşmiş Milletler, Dünya vatandaşlarından paniğe kapılmamalarını isteyen bir bildiri yayınladı. | Open Subtitles | أصدرت الأمم المتحدة مرسوما تطلب فيه من مواطني العالم ألا يذعروا |
Burada Birleşmiş Milletler ve G20'nin gerekli reformlarından bahsetmiyorum. | TED | وأنا لا أتحدث عن الإصلاحات الضرورية للأمم المتحدة أو لمجموعة العشرين |
Yine de Birleşmiş Milletler her olasılığa karşı BİRİM'i sarı alarma geçirmiş. | Open Subtitles | رغم أن الأمم المتحدة قد وضعت يوينت قيد حالة التأهب الصفراء تحسباً |
Sanırım Birleşmiş Milletler karışmadan önce biraz daha zamanımız var. | Open Subtitles | أعتقد أن لديّ المزيد من الوقت قبل تدخل الأمم المتحدة |
Birleşmiş Milletler İnsani Gelişme Endeksi dünyanın en yaşanabilir ülkesini tespit eder. | Open Subtitles | برنامج الأمم المتحدة الإنساني لمؤشرات نسبة البلدان الأقل صلاحية للعيش في العالم |
Birleşmiş Milletler İnsani Gelişme Endeksi dünyanın en yaşanabilir ülkesini tespit eder. | Open Subtitles | برنامج الأمم المتحدة الإنساني لمؤشرات نسبة البلدان الأقل صلاحية للعيش في العالم |
Yaratığın son gelişi sebebiyle oluşan kafa karışıklığına rağmen NATO, Birleşmiş Milletler ve koalisyon güçleri kırmızı alarmda bekliyor. | Open Subtitles | بالرغم من الأرتباك الناجم عن الظهور الأخير للمخلوق، الأمم المتحدة والناتو وقوات التحالف لا يزالون في حالة تأهب قصوى. |
Birleşmiş Milletler üyelerinin neredeyse tamamı bir karşılık üzerine anlaşmaya çalışıyor. | Open Subtitles | كل دولة عضوة في الأمم المتحدة تقريباً تنسق لتنفيذ رد فعل |
Fakat, dikkat çekici bir şekilde Birleşmiş Milletler Çevre Program'ı, ülkedeki zenginliğin yirmi dört trilyon dolardan fazla olduğunu tahmin ediyor. | TED | لكن اللافت للنظر أن برنامج الأمم المتحدة البيئي قدر ثروة الدولة بحوالي 24 تريليون دولار. |
Birleşmiş Milletler uyuşmazlık çözücüsü değilim. | TED | لستُ أعمل في مجال حل الصراع لدى الأمم المتحدة. |
Çiçek hastalığını yenebilmek için tarihteki en büyük Birleşmiş Milletler ordusu toplandı. | TED | وللقضاء على الجدري، كان علينا أن جمع أكبر جيش الأمم المتحدة في التاريخ. |
Birleşmiş Milletler'in tahminine göre -- bunlar 2004 rakamları -- tüm dünyada neredeyse 800 milyon kişi okuma yazma bilmiyor. | TED | لذلك فتقديرات الأمم المتحدة لعام 2004 أنه يوجد حوالي800 مليون شخص لا يستطيعون القراءة والكتابة على مستوى العالم |
Birleşmiş Milletler yetersiz temizlik yüzünden her yıl 1.5 milyon çocuğun öldüğünü tahmin ediyor. | TED | ولذلك فإن الأمم المتحدة تُقدر أنه في كل عام، هناك 1.5 مليون طفل يموتون بسبب عدم كفاية المرافق الصحية. |
New York'ta neredeyse 400.000 insan Birleşmiş Milletler'in bu konudaki özel oturumundan önce yürüyüş yaptı. | TED | تظاهر حوالي 400،000 شخص في مدينة نيويورك قبل عقد الدورة الإستثنائية للأمم المتحدة بهذا الشأن. |
Ayrıca Birleşmiş Milletler'in bir sonraki Genel Sekreteri'nin seçildiği seçime de yer verdik. | TED | وقد قمنا أيضاً بتغطية الانتخابات الخاصة بالأمين العام للأمم المتحدة القادم. |
Birleşmiş Milletler'e göre milyarlarca insan hala bir adresi olmadan yaşıyor. | TED | وفقاً للأمم المتحدة لا يزال مليارات الأشخاص بدون عنوان |
Bir taksi kiralayıp Birleşmiş Milletler Binası'nın önünde yabancı fıstık bekleyerek. | Open Subtitles | استأجر سيارة أجرة وأنتظر خارج "مبنى الولايات المتحدة" |
Birleşmiş Milletler Gençlik Konseyi başkanı olarak planlarınız nelerdir? | Open Subtitles | ماهى خططك كرئيس لمجلس شباب الأمم المتحده ؟ |
Birleşmiş Milletler'in yıllıklarında 150... 130 toplumun demografik yapısına baktım. | TED | لقد فحصت مابين 130 إلى 150 مجتمع من خلال سجلات السكان السنوية بالأمم المتحدة |