- Diatomlar sudaki yosunlardır ve boğulma yeri ve zamanını bulmamızı sağlarlar. | Open Subtitles | الدياتوم هي طحالب في المياه تساعدنا على تحديد مكان ووقت الغرق بدقة |
Sizler gibi sıradan insanlara sorulan bu soru, kaç insanın hortum, havai fişek, astım, boğulma vb. | TED | وهؤلاء أناس عاديون مثلكم تم سؤالهم لتخمين عدد الأموات من جراء الأعاصير، الحرائق، الربو، الغرق والخ. |
Kurbanın boynundaki boğulma izleri diğerininkiyle uyuşuyor. | Open Subtitles | علامات الخنق على رقبة الضحية تتوافق مع طريقة عمل رجلنا. |
Evet, Lionel Dolby dün gece anî bir boğulma olayıyla gümlemiş. | Open Subtitles | حسنا ، لايونيل دولبي قتل الليلة الماضية في قضية غرق مفاجئة |
Benim ön tanım, mide içeriği ve kum aspirasyonu sebebi ile boğulma. | Open Subtitles | تقديري المبدئي هو الاختناق ساهم بها شفط احتضاري من محتويات المعدة والتراب. |
Elizabeth Gregory"nin resmi ölüm nedeni su yutmaya bağlı boğulma. | Open Subtitles | سبب الوفاة الرسمي لإليزابيث غريغوري كان الإختناق بسبب الغمر بالسوائل |
boğulma ve astıma bağlı ölümlerden ise pek bahsedilmez | TED | وفيات الغرق والربو لا تأخذ الكثير من التغطية. |
Mesela, boğulma korkusu, ...kemirgenin zihnini harika bir şekilde konsantre ediyor. | Open Subtitles | الخوف من الغرق على سبيل المثال أنه يركز عقل القارض بطريقة رائعة |
Yumurtadaki yavrular için yırtıcılar, ani ısı değişimleri ve boğulma ciddi risk faktörü olduğundan dişi her yıl aynı yere yuva yapmaya eğilimlidir. | Open Subtitles | لذا سيكون البيض في خطر من الغرق, المفترسون وتقلبات درجة الحرارة ولذلك تعتمد على نفس موقع العش سنة بعد أخرى |
Sörf yarışması bu, boğulma yarışması değil ki. | Open Subtitles | أنها مسابقة ركوب الأمواج وليست مسابقة الغرق |
Silah yarası yok, bıçak izi yok, boğulma izi yok. | Open Subtitles | لا توجد ثقوب طلقات. لا توجد آثار طعن لا توجد دلائل تشير إلى الخنق |
Kurbanımızda boğulma emaresi yok, ancak nefes alamama sebebiyle ölmüş. | Open Subtitles | لا يوجد أي دليل من الخنق على مركز فيينا الدولي لدينا، بعد وفاته مختنقا. |
Bence ölüm nedeni boğulma gibi görünüyor. | Open Subtitles | أود أن أقول الدفع عندالتسليم هو الخنق. المحفظة والهاتف لا تزال هنا. |
Sanırım polis olayı kazara boğulma olarak tanımladı. | Open Subtitles | أظن أن الشرطة اعتبرت هذه الحادثة غرق متعمّد |
Her şeyin bittiğini sanıyordum ama sonra bugün başka bir boğulma daha yaşandı. | Open Subtitles | لقد اعتقدت بأنّ الأمر انتهى، حتى غرق شخص آخر اليوم |
Çavuş Spencer, kaza sonucu boğulma ve diğer üzücü tırmanırken düşme olayı | Open Subtitles | العريف سبينسر، مات في حادث غرق. والآخرون السيئو الحظ سقطوا وهم يتسلقون الجبل. |
Bu nefes alma mücadelesi göğsünün üzerinde bir basınç veya boğulma hissi oluşturur. | TED | هذا الصراع من أجل الهواء وجسمك نائما يخلق شعورا بالضغط على الصدر أو الاختناق. |
Ama kriz anında boğulma riski var | Open Subtitles | ولكن اذا ظل لدية هذة النوبة انت تعلمين كم المخاطرة فى الاختناق |
Suyun içe çekilmesiyle boğulma. | Open Subtitles | الماء. الإختناق أقنع من قبل إستنشاق الماء. |
Bu arada, yediklerin yüzünden boğulma. | Open Subtitles | وكن حذرا الا تختنق بكل هذا الاكل الذى تاكله |
Travma ya da boğulma da olabilir. | Open Subtitles | أو قد يكون إثر الصدمة أو إختناق |
Vakaların ilişkili olduğunu varsayarsak, kurbanların karaciğerlerinin durumu alternatif bir ölüm nedeni demek olabilir. Gazla boğulma. | Open Subtitles | بأفتراض ان هناك اتصال بين سبب الوفاه فى الحالتين هكذا قد يكون اختناق غازى |
İleri ikna yöntemleri şu demek: korku senaryoları kullanmak köpekler ya da yalnızlaştırma gibi ya da boğulma simülasyonu ya da uykusuz bırakma ya da aşırı stres durumunda bırakma, ama hiçbiri ölümcül değil. | Open Subtitles | تعني إستخدام أساليب تخويف مثل الكلاب أو الحبس الإنفرادي أو الإيهام بالغرق أو الحرمان من النوم |
Onun kurbanları bir fıstıkla boğulma şansı yakalayamadılar, değil mi? | Open Subtitles | سيدي ضحاياه لم يحصلوا على فرصه لكي ندعه يختنق في فستق |
Babam, boğulma numarası yapacak ve kurtarsın diye Suds'ı çağıracak. | Open Subtitles | أبي سيتظاهر بأنه يغرق ويطلب من سدز أن يساعده |
Bir tıkanma ve boğulma duygusu. | Open Subtitles | الذى أجرينا عليهم التجارب وصف الأمر بالاحتضار والاختناق غرقاً |
Biliyor musun, düşünüyorum da kurbanın gözünde bulduğumuz kuma göre kum havuzundaki kavga ile boğulma aynı anda olmuş. | Open Subtitles | أنت تعرف، أنا أفكر، منذ كان هناك الرماد في العيون ومركز فيينا الدولي، و الحرب في رمل حدث في نفس الوقت الذي خنق. |
Boğulmak mı, Bay Bond? boğulma şansınız olacağını sanmam. | Open Subtitles | في الواقع يا سيد, بوند أشك أنك ستحصل على فرصة للغرق |
Vücutla ilgili otopsi raporuna göre, ölüm nedeni boğulma. | Open Subtitles | حسب ما يقوله فحص الجثة يبدو أنه تعرّض للخنق |