| Sanırım Jack Bauer'ın uçaklar bombalarını bırakana kadar vakti olacak. | Open Subtitles | جاك باور لدي الوقت لحين وصول الطائرات لمكان اسقاط القنابل |
| Onlar bu el bombalarını kafelerde oturan masum insanlara attılar ve işten eve giden trenleri yakalamayı beklediler. | TED | قاموا بقذف هذه القنابل على الناس الأبرياء وهم يأكلون في المقاهي بعد ذلك قاموا بانتظار القطارات للوصول إلى بيوتهم. |
| Sadece bazı pis adamlar pis bombalarını atıyorlar o kadar. | Open Subtitles | بعض الرجال السيئون الذين يسقطون القنابل. هذا كل شيئ. |
| Sis bombalarını üç farklı katta patlatıyor ki hedefinden dikkatleri uzaklaştırsın. | Open Subtitles | يشعل قنابل دخانية لثلاثة طوابق مختلفة كي لا يجذب إنتباه لهدفه |
| Gaz bombalarını kullanacak iyi adamların var mı? | Open Subtitles | هل لديك رجلاً يجيد التعامل مع قنابل الغاز تلك؟ |
| bombalarını burada bırak tabii lütfen. | Open Subtitles | أجل ، رجاءً اتركي قنابلك اليدوية هنا |
| Suçu onun üstüne atmak için, onun bombalarını kullandık. | Open Subtitles | أستعملنا قنابله آملين بألصاق التهمة به |
| Selam. El bombalarını nereden alıyoruz? | Open Subtitles | مرحباً ، من أين احصل على القنابل اليدوية؟ |
| Oysa ki hidrojen bombalarını etki bakımından sınırsız görüyorduk. | Open Subtitles | في حين كنا نعتقد في عدم محدودية التأثيرات التي من الممكن أن تنجم عن القنابل الهيدروجينية |
| El bombalarını beyzbol topuymuş gibi fırlatıyorduk. | Open Subtitles | ألقينا القنابل اليدوية كما لو أنّها كانت كرات بيسبول |
| bombalarını yapan adamın mutsuz olmasından hoşlanmıyorlar. | Open Subtitles | و لا يعجبهم الأمر عندما يكون الرجل الذي بنى قاذفات القنابل لهم غير سعيد |
| Bana teröristlerin nükleer bombalarını çalıştırmamamı söyledin. | Open Subtitles | قلتي أنه يجب أن أتوقف عن مساعدة الإرهابيين في إعداد القنابل النووية |
| Size birkaç hafta önce gösterdiğim o muhteşem içe patlama bombalarını yapıyordu. | Open Subtitles | هو الذي قام بصنع هذه القنابل ذات الإنفجار الداخلي الرائعة اللتي عرضتها عليكم قبل بضعة أسابيع |
| Patetik küçük bombalarını toplayın, sonra onları öldürürüz. | Open Subtitles | أجمعوا هذه القنابل الصغيرة المثيرة للشفقة، وبعدها سنقتلهم |
| Tamam el bombalarını unutun. Dinamit de kullanabilirim. | Open Subtitles | حسناً, إنسى القنابل يمكنني الإستفادة من المتفجرات |
| bombalarını patlatmak için telefon teknolojisini kullanıyor. | Open Subtitles | إنّه يستخدم التكنولوجيا الخلويّة لتفجير القنابل |
| Misket bombalarını bulmaya odaklanmalıyız. | Open Subtitles | علينا التركيز على إيجاد القنابل العنقوديّة. |
| Böylece silahlı koruma varsa el bombalarını atarsın. | Open Subtitles | حتى يمكنك رمي القنابل على الحرس المسلح إن كان هناك حرس |
| El bombalarını ve göz yaşartıcı gazı aldım. Neye ihtiyacımız olacağı hiç belli olmaz. | Open Subtitles | أحضرت قنابل ضوئية وقنابل غاز، لا نعرف قط ما قد نحتاج إليه |
| Edgar Knowles bu sabah tutuklandığında beş farklı şirkette nitrat bombalarını patlattığını itiraf etti. | Open Subtitles | عندما اعتقل ادغار نولز هذه الامسية اعترف بانه فجر قنابل مصنوعة من النترات في خمس شركات |
| Fakat arazi bombalarını kullanırsak gemiyi batırmamız mümkün değil! | Open Subtitles | لكن إذا إستخدمنا قنابل ارضية فلن نتمكن من إغراق الحاملات |
| McCord bombalarını etkisiz hale getiriyor. | Open Subtitles | مكورد نزع سلاح قنابلك |
| Baksana, Mustafa bombalarını eve bırakmış ve hatunu götürmek üzere. | Open Subtitles | ترك (مصطفى) قنابله بالمنزل وعلى وشك أن يحصل على البعض |