Boston, Philadelphia, Baltimore, Atlanta'dan yetkisiz toplu kaçışlara sebep olabilir. | Open Subtitles | فيسكون عندنا عدد هائل في بوسطون وفيلادلفيا، بالتيمور و أتلانتا.. |
Eğer Sully hala Boston'da olsaydı, bu kadın hayatta olacaktı. | Open Subtitles | لو أنه ترك سلي في بوسطون لكانت على قيد الحياة. |
Eğer Sully hala Boston'da olsaydı, bu kadın hayatta olacaktı. | Open Subtitles | لو أنه ترك سلي في بوسطون لكانت على قيد الحياة. |
Boston'dakiler biraz gecikecekler. | Open Subtitles | حسنا، أنا آسف،الشعبيون من بوستون سيتأخرون اليوم قليلا |
- Tesadüf olduğuna inanmıyorum. Boston'daki konserde Neredeyse onunla tanıştım.... ...ve sonra onunla lobide karşılaştım. Daha ne olabilir? | Open Subtitles | انا لا اؤمن بالصدف , بالاول اراه في بوستون ثم هنا بالقاعة |
2009'un sonbaharında, genç bir adam Boston Polis Departmanı tarafından tutuklandı. | TED | في خريف ٢٠٠٩، ألقي القبض على شاب من قبل شرطة بوسطن. |
Ayrıca Boston'a yeniden yerleşmekten de gurur duyuyorum aslında büyüdüğüm yere. | TED | و فخور أيضاً بإنتقالي هنا إلى بوسطن حيث ترعرعت في الواقع |
Bu soruyu yanıtlamak için, Boston civarında bir araştırma yaptık, birkaç haftalığına insanların evlerine üç faklı müdahilden birini yerleştirdik. | TED | اذن لحل هذا السؤال قمنا بعمل دراسة في منطقة بوسطون حيث وضعنا واحدة من ثلاثة تدخلات في بيوت الناس لمدة عدة اسابيع |
Boston'dan Le Havre ve Liverpool'a giderdik. | Open Subtitles | من بوسطون إلى ليفربول ثم هافر و العوده ثانيه |
Boston Globe için son teslim tarihi değil ya. | Open Subtitles | لا تبدو وكأنك على موعد مع صحيفة بوسطون جلوب |
Boston'dan başlıyorum, sonra rotamı güneye çevirip... | Open Subtitles | ،إذاً سأبدأ من بوسطون و من ثَمَ سأتجهُ جنوباً |
Beni Boston şehri ile İç Güvenlik arasında istihbarat memuru olarak atadılar. | Open Subtitles | لقد عينوني كرابط بين مدينة بوسطون والأمن الداخلي |
Dünyada ki en çok banka ve zırhlı araç soygunu Boston'un bir komşu mahallesinde gerçekleştirildi.. | Open Subtitles | بلده عماليه في بوسطون أخرجت لصوص بنوك و عصابات السطو على السيارات المصفحه أكثر من أي مكان في العالم |
Baban yarın kadar Boston'da ama eminim sevgilerini gönderir. | Open Subtitles | حسناً، لقد رحل والدك إلى بوستون وسيعود غداً لكني متأكدة بأنه يرسل محبته لك |
Boston, Pan Am merkez'e bağlanabilir misiniz ? | Open Subtitles | بوستون هل بإمكانكم الاتصال بمركز العمليات في بان آم ؟ |
Boston gazetesinde yazıyor tanıdık geliyor mu? | Open Subtitles | يكتب في جريدة بوستون جلوب هل تتذكرين ذلك؟ |
Tom, şu anda Boston Logan havalimanındayım. | Open Subtitles | توم أنا الأن هنا أمام مطار بوستون لوجان. |
Benden önce Boston'a döneceksin, şöminenin başında oturup, Hawthorne okuyacak, kahve içeceksin. | Open Subtitles | ستعود إلى بوسطن قبلي تجلس بجوار النار تقرأ لهوثورن و تشرب القهوة |
Güçlü kuyruk rüzgarları vardı ve Boston Logan Havaalanına zamanında inmeyi umuyoruz. | Open Subtitles | و نتوقع ان نصل الى بوسطن مطار لوغان تقريبا فى الوقت المحدد |
Boston'da MIT'de bilim adamları Kismet adında bir robot geliştirmiş. | Open Subtitles | اخترع العلماء في معهد ماساتشوستس للتكنولوجيا في بوسطن إنساناً آلياً |
Boston polisi, McGill's'in arkasında bir erkek cesedi bulmuş. Ceset mi? | Open Subtitles | عثرت شرطة بوسطن على جثة رجل في الغابة خلف حانة مكجيل |
- Her yerde. Detroit, Boston, bazen de LA. | Open Subtitles | بكل مكان ديترويت وبوسطن واحياناً ولوس أنجلوس. |
Şehirde 50 tane Boston Joes var. Hangisi donmuş kapuçinoyu sattı? | Open Subtitles | هناك خمسين شباك قهوة " بوسطين جو " في المدينة , أي منها باعه الفرابتشينو ؟ |
Ben kişisel olarak, bu Whitopia'da daha rahattım, söz gelişi, Colorado'dan veya Idaho'dan ya da Boston banliyölerinden bile. | TED | وبالنسبة لي شخصيا، كنت أشعر براحة في هذه المدينة لنقل أكثر من كولورادو أو ايداهو أو حتى ضواحي وسطن. |
Storm ve ben Boston'a gidiyoruz. | Open Subtitles | ستورم وانا متجهين الي مدينة يوسطن |
Ben Norwige ABD taşındı On Boston Balrabah | Open Subtitles | أنا نورويجي أمريكي إنتقلت لبوسطون بالرابعه عشره |
Bu da Boston Dynamics'in ürettği, ilk aktif robot kuyruğu. | TED | وهذا أول ذيل فعال في روبوت صنعوه في بوستن داينامكس |
Benimle yemek yiyeceksin, sonra şoförüm seni havaalanına 22.00'da kalkan Boston uçağına götürecek. | Open Subtitles | ستتناول طهام العشاء معي ومن ثمّ سيوصلك سائقي للمطار في الرحلة الذاهبة لبوسطن المغادرة في الساعة العاشرة |
- Boston Üniversitesi'de (B.C.U) dahil - Oraya başvurduğunu bilmiyordum! | Open Subtitles | -ضمن ذلك جامعة (برمنجهام سيتي ) لم أعلم أنك كنت تقدمين طلبات إلى هناك! |
Boston'dan Salem'E... dönemezsin...yasaklısın. | Open Subtitles | انت مقيد فى بوستن و... وممنوع من الرجوع الى سالم |