O zaman başka bir şey daha olacak. Max ve ben Boston'a taşınıyoruz. | Open Subtitles | شئ أخر على وشك الحدوث لك . أنا وماكس سننتقل لبوسطن |
Boston'a taşınamazsınız; Max'ı bir daha göremem ! | Open Subtitles | . لا يمكنك الأنتقال لبوسطن لن أستطيع أن أرى ماكس |
'Şarap ve Peynir için büyük yardımlar düzenleyip ünlü olduklarında Boston'a taşındılar. | Open Subtitles | وانتقلوا الى بوسطن حيثوا اصبحوا من المشاهير |
Anne ve babası henüz yeni boşanmıştı ve annesi onu, hiç kimseyi tanımadığı Boston'a getirmişti. | Open Subtitles | اباه وامه حصلوا على الطلاق وامه سحبته هنا الى بوسطن حيث انه لا يعرف اية أحد هنا |
Ayrıca Boston'a yeniden yerleşmekten de gurur duyuyorum aslında büyüdüğüm yere. | TED | و فخور أيضاً بإنتقالي هنا إلى بوسطن حيث ترعرعت في الواقع |
Bir de Boston'a yerleşme kısmı var. Boston'a bayılırım. | Open Subtitles | بالاضالة الى العيش في بوسطن فأنا أحب بوسطن |
Evet, her şey ayarlandı. Seni Boston'a götürecek. | Open Subtitles | نعم , كل شىء مُرتب . إنه سيراكى فى بوسطن |
Oradan Boston'a gitsen bile kapıyı çalıp Bell'in karısına "Kocanızın büyük bir hayranıyım telefonu icat ederken onu izleyebilir miyim?" mi diyeceksin? | Open Subtitles | حتى إذا إستطعت نقلها لبوسطن ماذا ستفعل؟ تطرق الباب و تقول للسيدة بيل " اهلا سيدة بيل أنا معجب كبير بزوجك " |
Şu an Boston'a giden bir uçakta. | Open Subtitles | انه على متن طائرة لبوسطن بينما نحن نتحدث |
Boston'a gönderilen bir kız kardeşimiz var ama burada bizimle olması gerek. | Open Subtitles | لدينا أختقد أرسلت لبوسطن وهي بحاجة أن تكون هنا معنا |
- Bizden önce Boston'a ulaş, babandan yardım iste. | Open Subtitles | لن اغادر ,أذهب لبوسطن أمامنا واطلب من أبيك المساعدة |
Liberace kılıklı tipsiz oğlunu dövüp Boston'a geri yollayacağım. | Open Subtitles | اهشم وجهك الذي يشبه البيتزا و اعود لبوسطن |
Bebeğim ben de korkuyorum, tamam ama onu randevu olmadan Boston'a götüremezsin. | Open Subtitles | عزيزتى أنا قلق أيضاً لكن لا يمكنك الذهاب لبوسطن بدون موعد مع الطبيب |
Çünkü Boston'a gidiyorlardı ve bu yüzden Boston'a doğru devam ettiler. | Open Subtitles | لانهم في طريقهم الى بوسطن أتمنى فقط أن يكونوا قد استمروا فى التوجه الى بوسطن بلا توقف |
Evet, Boston'a iş gezisine gittiğimi sanıyor. Rick ile problemlerimiz olduğu için buraya geldim. | Open Subtitles | اجل انة يظن اننى فى رحلة عمل الى بوسطن انا هنا لأن انا و ريك نواجة بعض المشاكل |
Böbrekleri Boston'a, ciğeri Dallas'a ve korneaları da Oregon'a götürüldü. | Open Subtitles | الكلى ارسلت الى بوسطن, كبده الى دالاس و القرنيات الى أوريجون |
Bunu almak için Boston'a gitmek zorundasın. | Open Subtitles | حسنا عليك الانتقال الى بوسطن للحصول عليه |
Boston'a taşındığından beri onunla konuştun mu hiç ? | Open Subtitles | هل تحدثت اليها منذ ان انتقلت الى بوسطن ؟ |
Benden önce Boston'a döneceksin, şöminenin başında oturup, Hawthorne okuyacak, kahve içeceksin. | Open Subtitles | ستعود إلى بوسطن قبلي تجلس بجوار النار تقرأ لهوثورن و تشرب القهوة |
Ben de Boston'a hiç gelmedim ki. Bence bu konuyu kapatalım. | Open Subtitles | " لكن فليكن , أنا لم أزرك أيضاً في " بوسطن |
Boston'a kadar sende kalsın! | Open Subtitles | اجعلهم فى بوسطن وسامر لاخذهم من هناك |
Yaralı, Güney istikametinde, Boston'a giden ağaçlıklı yoldan içeride. | Open Subtitles | الجريح، موجود جنوبًا من الداخل علي الطريق الغابي إلي بوسطن |
Saat 9'da Boston'a gidiyor. | Open Subtitles | محطة الحافلات المتجهة إلى نوفي ساد .9ص |
Ailem, Boston'a bu tür şeylerden kurtulmak için gelmişti. | Open Subtitles | والدى قادمون من بوسطن و أبتعدنا عن مثل هذه ألاشياء |
Çırak'ın görevini tamamlayıp Hoyt'u bulmak için Boston'a geldiğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعتقد ان معلمنا انهى جولته واتى الى بوستن ليرى هويت |