Bu da demek oluyor ki, gelecek nesi dedektiflerin iyi olmalarına ihtiyacım var. | Open Subtitles | وهذا يعني بأنني بحاجة إلى أن يصل الجيل التالي من المحققين للمعيار المطلوب |
Bu da demek oluyor ki, sizler de şu dakika olmasa bile yakında bu makinelerden birine erişebileceksiniz. | TED | وهذا يعني انكم, انتم قريبا ستتمكنوا من استخدام هذه الآلات ان لم يكن الان |
Beyzbolda her zaman bir kazanan vardır. Bu da demek oluyor ki beyzbolda her zaman bir de kaybeden vardır. | TED | هناك دائماً رابح في البيسبول, وهذا يعني أن هناك دائماً خاسر في البيسبول. |
İyi donanımlılar, iyi organize olmuşlar kızıl gökyüzünün üstündeler, Bu da demek oluyor ki onların kaynaklarını, ne bildiklerini bulmak zorundayız. | Open Subtitles | فهم مُجهّزون جيّداً، و مُنظّمون. وهم يشكّون بأمر السماء الحمراء. و هذا يعني أنّنا يجب أن نجدَ مصادرهم و ما يعرفونه. |
Bu da demek oluyor ki; karşı saldırı riskine giremeyiz. | Open Subtitles | وهذا يعنى أنه لا يمكننا المخاطرة بمحاولة إخراجك من هناك |
Damon'ın o acıyı görmezden gelmek için elinden geleni yapacağını bildiğimize göre Bu da demek oluyor ki onu hiç geri getiremeyebiliriz. | Open Subtitles | وفق معرفتي بـ (دايمُن)، فسيبذل قصارى جهده لتفادي هذا الألم أيّ أنّنا قد لا نتمكّن من إخراجه أبدًا. |
Bu da demek oluyor ki, eve gelip kızınızı, Hank Moody ile konuşurken görmeniz, 13 ağustostan önceydi. | Open Subtitles | الأمر الذي يعني أنك وصلت للمنزل ورأيت هانك مودي يتحدث مع ابنتك قبل ليلة 13 أغسطس؟ |
- Nasıl olacak? Bilgisayara bağlı, Bu da demek oluyor ki sen onu görüntüleyebilirsin. | Open Subtitles | إنّه متّصل بالكمبيوتر أي بإمكانك الولوج إليه |
Bu da demek oluyor ki bu alandaki ek kaynaklar gerçekten dönüşümsel bir etki yapabilir. | TED | وهذا يعني أن زيادة الموارد في هذا المجال يمكن أن يُحدث تغييراً كبيراً بحق. |
Bu da demek oluyor ki müzik sürekli kendini tekrar ediyor ve yeteri kadar kapsamlı olmuyor. | TED | وهذا يعني بأنّ الموسيقى تتكرر وتتكرر وتتكرر مرارًا وتكرارًا، وهذه ليست تجربة غامرة للغاية. |
Bu da demek oluyor ki alttaki toprak sağlıklı bir mantar kökenli ağa sahip. | TED | وهذا يعني أن التربة بالأسفل تتمتع بشبكة فطرية سليمة. |
Bu da demek oluyor ki, artık işlemlerimizin güvenliği için bankalara itibar etmek zorunda değiliz. | TED | وهذا يعني أننا لم نعد في حاجة إلى الاعتماد على المصارف لتأمين معاملاتنا المالية. |
Bu da demek oluyor ki başlarını 270 derece döndürebilir ve çevrelerine göz atabilirler, hem de vücutlarını oynatma zahmetine hiç girmeden. | TED | وهذا يعني أنه بإمكانهم لف رؤسهم 270 درجة والرعى حولهم دون أن يضايقهم الجهد المبذول فى تحريك جسدهم |
Fakat sporlar çok oyunculu olmak üzere ve Bu da demek oluyor ki dünyanın her yanından isteyen herkes bir spor spikeri olma şansını elde edecek, kendine o şansı tanıyabilecek. | TED | لكن الرياضات تتجه نحو تعدد اللاعبين، وهذا يعني أن أي شخص يريد ذلك سوف يحصل على فرصة ليصبح مذيع رياضي ويبذل الجهد. |
Çevre son derece acımasızdı, etrafta hiç çiçekli bitki yoktu, Bu da demek oluyor ki hiç çim mevcut değildi. | TED | كانت البيئة حينها جافة جدًا، ولم تكن حينئذ أية نباتات مزهرة، وهذا يعني أنه لم يكن هناك عشب البتة. |
Bu da demek ki benim bir sorum var : dijital içeriği nasıl kavranabilir hale getirebiliriz? | TED | وهذا يعني انني املك سؤالاً كيف يمكننا ان نجعل محتويات العالم الرقمي قابلة للادراك الفيزيائي ؟ |
Büyükbaba, sen rüyanda hiç asker görmedin, Bu da demek oluyor ki, onlar da şimdi seni görmüyorlar. | Open Subtitles | ولكنك لم تري جنوداً في حلمك يا جدي وهذا يعني أنهم لا يستطيعوا رؤيتك |
Bunlar da kıskançlık ve öfke olmalı Bu da demek oluyor ki papaz ve polis de kurtuldu. | Open Subtitles | ولابد أن تكون هذه كرات الحقد والغضب وهذا يعني بأنَّ القسيس والشرطي بخير |
Bu da demek oluyor ki, bütün Philadelphia şehrinde, benim çıkabileceğim sadece 35 erkek vardı. | TED | و هذا يعني ببساطة أنه ليس هناك سوى 35 رجلا يمكن أن ألتقيهم في مدينة فيلادلفيا بأكملها. |
Hepimiz... ...kendi akıllarımızda sıkışmışız. Dünyaya ilişkin inanç ve anlayışlarımız bu bakış açısıyla kısıtlı, Bu da demek oluyor ki kendimize hikâyeler anlatıyoruz. | TED | نحن جميعنا محاصرون داخل رؤسنا و معتقداتنا و مفاهيمنا حول العالم محدودة بواسطة وجهة النظر هذه، و هذا يعني أننا نخبر أنفسنا قصصًا |
Şey, sen Grant'in hayatının bir parçasısın... ve Bu da demek oluyor ki benim hayatımın da bir parçasısın | Open Subtitles | أنت جزء من حياة غرانت و هذا يعني أنك جزء من حياتي ايضن |
Bu da demek oluyor ki bu yolun etrafını tarayacağız. | Open Subtitles | وهذا يعنى أننا سنُمشط نطاق واسع فى . هَذا المكان |
Damon'ın o acıyı görmezden gelmek için elinden geleni yapacağını bildiğimize göre Bu da demek oluyor ki onu hiç geri getiremeyebiliriz. | Open Subtitles | وفق معرفتي بـ (دايمُن)، فسيبذل قصارى جهده لتفادي هذا الألم أيّ أنّنا قد لا نتمكّن من إخراجه أبدًا. |
Bu da demek oluyor ki muhteşem fikirlerimi baltalayıp duran ezik evli çift yok artık! | Open Subtitles | الأمر الذي يعني أنه لم يعد هناكَ زوجان مملان يدمران جميع أفكاري المذهلة يا رفاق .. |
Bilgisayara bağlı, Bu da demek oluyor ki sen onu görüntüleyebilirsin. | Open Subtitles | إنّه متّصل بالكمبيوتر أي بإمكانك الولوج إليه |