Hey buraya baksana sen. bu ilişkideki Ryan ben değilim. | Open Subtitles | إنظر، يا رفيق أنا لا أُمثل رايان هذه العلاقة |
bu ilişkideki tüm kararları, senin almandan bıktım usandım. | Open Subtitles | أتدري, لقد تعبتُ من وضعك أنتَ بإتخاذ كل القرارات, في هذه العلاقة |
Bazen bu ilişkideki kadın, oğlummuş gibi davranıyorsun. | Open Subtitles | احيانا أظن أنك تعامل ابني كالمرأة في هذه العلاقة ماذا؟ |
bu ilişkideki bütün fedakarlıkları ben yapıyorum. | Open Subtitles | انا اقوم بكل التنازلات في هذه العلاقه |
bu ilişkideki kötü polis benim. | Open Subtitles | أنا ألشرطي ألسيء في هذه العلاقه |
bu ilişkideki her şey neden bu kadar kibar olmak zorunda? | Open Subtitles | لماذا يجب أن يكون كل شيء بهذه العلاقة مثاليـًا؟ |
- Hayır. - bu ilişkideki patron kim? | Open Subtitles | كلاّ - من المسيطر بهذه العلاقة ؟ |
Sanırım bu ilişkideki şeylere yavaş yavaş alıştığım gayet açık. | Open Subtitles | أعتقد أنَّ الأمور واضحة أنّي أحاول إنجاح هذه العلاقة. |
bu ilişkideki akıllı kişi Sarah. | Open Subtitles | نعم، لا، سارة هي العقل المدبر في هذه العلاقة |
bu ilişkideki duygusal taraf olduğun için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكراً لك على كونك الشخص العاطفي في هذه العلاقة |
Belki bu ilişkideki bilgisayar benim. | Open Subtitles | ربما أنا أجهزة الكمبيوتر الشخصية في هذه العلاقة. |
Eğer bu ilişkideki gerçek Başkanın başkanlıktan alınmaya yol açarak suçlar işlemesiyse bunu ortaya çıkaracağız. | Open Subtitles | إذا كانت حقيقة هذه العلاقة أن الرئيس قد ارتكب أي من هذه الجرائم المتهمة سنقوم بملاحقتهم |
- Seni kırmaktan nefret ediyorum, ama bu ilişkideki yeni değişken sensin. | Open Subtitles | -أنت المتعلق -أكره أن أقولها لك لكن المتغير الجديد في هذه العلاقة هو أنتي |
Sanki bu ilişkideki kız olan benim. | Open Subtitles | أحسي بأني الفتاة في هذه العلاقة |
bu ilişkideki kusurlu benim. | Open Subtitles | أنـا من يخفق في هذه العلاقة |