Beni bu kadar çok etkileyeceğini hiç düşünmemiştim. Onun içinde boğuldum. | Open Subtitles | لم أعتقد أبداً أنه سيؤثّر في لهذه الدرجة |
Fakat hayvanları bu kadar çok seven birisi gerçekten deli olabilir mi? | Open Subtitles | لكن أيمكن لأحد يحب الحيوانات لهذه الدرجة أن يكون مجنوناً؟ |
Bence gitmeyi bu kadar çok istiyorsa... bize ayak bağı olmaz. | Open Subtitles | بما انها تريد الذهاب بهذا القدر فلن تكون عائق لنا |
Eğer bir çocuğu bu kadar çok seversen... her türlü şeyi yapacak cesareti kendinde bulursun. | Open Subtitles | عندما تحبين طفل بهذا الشكل فيمكنك أن تفعلي أي شئ |
Peki, bu kadar çok plastik atıkla nasıl başa başa kaldık? | TED | إذًا كيف انتهى بنا الأمر إلى هذا القدر من المخلفات البلاستيكية؟ |
bu kadar çok kadınla bu kadar az adam manastır dışında hiç görmemiştim. | Open Subtitles | ولم أر هذا الكم من النساء مقابل قلة من الرجال خارج دير راهبات |
Yoksa bugün ortalıkta dolanan bu kadar çok sayıda Taylandlı olmazdı. | TED | ولولا هذا .. لما كان هنالك الكثير من التايلنديين يسيرون هنا |
Shino bu kadar çok gülüyorsa, kesinlikle birşeyler ters gidiyordur! | Open Subtitles | بما أن شينو ضحك بهذه الشدة فبلا شك أن هذا الطعام يحتوي على شيء ما |
Aslında Mars'ın, geçmişte yaşanabilir olmuş olması mümkün ve Mars'ı bu kadar çok araştırmamızın bir sebebi de bu. | TED | في الواقع، من المحتمل أن المريخ كان مكان صالحًا للسكن في الماضي، ولهذا السبب نحن ندرسُ المريخ كثيرًا. |
Sadece iki kere yapmıştım ama erkeklerin neden seksi bu kadar çok sevdiğini anlamıştım. | Open Subtitles | لقد فعلتها مرتين والآن يمكنني أن أوضح لماذا يحب الرجال الجنس لهذه الدرجة. |
Seni bu kadar çok en son ne zaman sevdim hatırlamıyorum | Open Subtitles | لا استطيع ان اتذكر اخر مره احببتك فيها لهذه الدرجة |
Eğer hayatına son vermeyi bu kadar çok istiyorsan, burada ben de halledebilirim. | Open Subtitles | لو كنتي تريدي ان ترمي بحياتك لهذه الدرجة يمكنني ان انهيها هنا |
bu kadar çok country meraklısını bir arada hiç görmemiştim. | Open Subtitles | لم ار قط مغفلين ريفيين بهذا القدر في حياتي |
Ve ben de böylece yaşamın tadını çıkarırım ve belki o zaman senden bu kadar çok nefret etmem. | Open Subtitles | بهذا الشكل ستكون لي حياة و ربما لن أكرهك كثيراً حسناً ها نحن ذا |
Bu kadar az hareketten bu kadar çok bilgiyi nasıl elde edebiliyoruz? | TED | كيف تمكنا من الحصول على هذا القدر من المعلومات من هذه الحركة القليلة؟ |
Daha önce bu kadar çok ezilmiş ya da ölmüş insan görmemiştim. | Open Subtitles | لم أرى من قبل هذا الكم من الناس المهترئون وكثير من الموتى |
Bu ülkede bu kadar çok şiddet olmasının sebebi sizsiniz | Open Subtitles | و غلطتكم ان لدينا الكثير من العنف في هذه البلد |
Neden orduya bu kadar çok katılmak istiyorsun, zaten? | Open Subtitles | لماذا تُريد الإنضمام للجيش بهذه الشدة ، على أى حال ؟ |
Onları bu kadar çok sevmemin en basit sebebi çok güzel olmaları. | TED | وأبسط سبب يجعلني أحبهم كثيرًا هو لأنها جميلة. |
Neden bu kadar çok insanın tutuklandığını anlamaya çalışıyordum sadece. | Open Subtitles | أحاول فقط أن أفهم سبب اعتقال هذا العدد من الناس. |
Ve doğada bu kadar çok temel parçacık olması size tuhaf görünebilir. | TED | وقد يبدو غريبا أن يكون في الطبيعة.. هذا العدد الكبير من الجسيمات. |
Neden bu kadar çok bozulmuş bir bedene dönmek isteyeyim ki? | TED | لم أريد العودة إلى ذلك الجسم الذي تحطم لهذا الحد ؟ |
Hiç bu kadar çok pullu kumaş görmemiştim daha önce. | Open Subtitles | لم أرَ قماشاً بهذا الكم من الخيوط المعدنية من قبل |
Siz ve diğer birçok insan. Washington'dan bu kadar çok telgraf geldiğini hiç görmedim. | Open Subtitles | أنت وآحرين، أنني لم أر كم مكالمات دولية بهذه الكثرة من واشنطن |
Erkeklere neler oluyor? Neden toplumumuzda ve dünya genelinde bu kadar çok sayıda erkek kadınlara tecavüz ediyor? | TED | مالذي يحدث مع الرجال؟ لماذا عدد كبير من الرجال يغتصب النساء في مجتمعنا وفي العالم أجمع؟ |
bu kadar çok en iyi olamaz. | Open Subtitles | لا يمكن أن يكون هناك كل هذا العدد من الأفضل |