"bu kadar çok" - Translation from Turkish to Arabic

• لهذه الدرجة
• بهذا القدر
• بهذا الشكل
• هذا القدر من
• هذا الكم من
• الكثير من
• بهذه الشدة
• كثيرًا
• هذا العدد من
• هذا العدد الكبير من
• لهذا الحد
• بهذا الكم
• بهذه الكثرة
• عدد كبير من
• كل هذا العدد

Beni bu kadar çok etkileyeceğini hiç düşünmemiştim. Onun içinde boğuldum.
لم أعتقد أبداً أنه سيؤثّر في لهذه الدرجة

Fakat hayvanları bu kadar çok seven birisi gerçekten deli olabilir mi?
لكن أيمكن لأحد يحب الحيوانات لهذه الدرجة أن يكون مجنوناً؟

Bence gitmeyi bu kadar çok istiyorsa... bize ayak bağı olmaz.
بما انها تريد الذهاب بهذا القدر فلن تكون عائق لنا

Eğer bir çocuğu bu kadar çok seversen... her türlü şeyi yapacak cesareti kendinde bulursun.
عندما تحبين طفل بهذا الشكل فيمكنك أن تفعلي أي شئ

Peki, bu kadar çok plastik atıkla nasıl başa başa kaldık?
إذًا كيف انتهى بنا الأمر إلى هذا القدر من المخلفات البلاستيكية؟

bu kadar çok kadınla bu kadar az adam manastır dışında hiç görmemiştim.
ولم أر هذا الكم من النساء مقابل قلة من الرجال خارج دير راهبات

Yoksa bugün ortalıkta dolanan bu kadar çok sayıda Taylandlı olmazdı.
ولولا هذا .. لما كان هنالك الكثير من التايلنديين يسيرون هنا

Shino bu kadar çok gülüyorsa, kesinlikle birşeyler ters gidiyordur!
بما أن شينو ضحك بهذه الشدة فبلا شك أن هذا الطعام يحتوي على شيء ما

Aslında Mars'ın, geçmişte yaşanabilir olmuş olması mümkün ve Mars'ı bu kadar çok araştırmamızın bir sebebi de bu.
في الواقع، من المحتمل أن المريخ كان مكان صالحًا للسكن في الماضي، ولهذا السبب نحن ندرسُ المريخ كثيرًا.

Sadece iki kere yapmıştım ama erkeklerin neden seksi bu kadar çok sevdiğini anlamıştım.
لقد فعلتها مرتين والآن يمكنني أن أوضح لماذا يحب الرجال الجنس لهذه الدرجة.

Seni bu kadar çok en son ne zaman sevdim hatırlamıyorum
لا استطيع ان اتذكر اخر مره احببتك فيها لهذه الدرجة

Eğer hayatına son vermeyi bu kadar çok istiyorsan, burada ben de halledebilirim.
لو كنتي تريدي ان ترمي بحياتك لهذه الدرجة يمكنني ان انهيها هنا

bu kadar çok country meraklısını bir arada hiç görmemiştim.
لم ار قط مغفلين ريفيين بهذا القدر في حياتي

Ve ben de böylece yaşamın tadını çıkarırım ve belki o zaman senden bu kadar çok nefret etmem.
بهذا الشكل ستكون لي حياة و ربما لن أكرهك كثيراً حسناً ها نحن ذا

Bu kadar az hareketten bu kadar çok bilgiyi nasıl elde edebiliyoruz?
كيف تمكنا من الحصول على هذا القدر من المعلومات من هذه الحركة القليلة؟

Daha önce bu kadar çok ezilmiş ya da ölmüş insan görmemiştim.
لم أرى من قبل هذا الكم من الناس المهترئون وكثير من الموتى

Bu ülkede bu kadar çok şiddet olmasının sebebi sizsiniz
و غلطتكم ان لدينا الكثير من العنف في هذه البلد

Neden orduya bu kadar çok katılmak istiyorsun, zaten?
لماذا تُريد الإنضمام للجيش بهذه الشدة ، على أى حال ؟

Onları bu kadar çok sevmemin en basit sebebi çok güzel olmaları.
وأبسط سبب يجعلني أحبهم كثيرًا هو لأنها جميلة.

Neden bu kadar çok insanın tutuklandığını anlamaya çalışıyordum sadece.
أحاول فقط أن أفهم سبب اعتقال هذا العدد من الناس.

Ve doğada bu kadar çok temel parçacık olması size tuhaf görünebilir.
وقد يبدو غريبا أن يكون في الطبيعة.. هذا العدد الكبير من الجسيمات.

Neden bu kadar çok bozulmuş bir bedene dönmek isteyeyim ki?
لم أريد العودة إلى ذلك الجسم الذي تحطم لهذا الحد ؟

Hiç bu kadar çok pullu kumaş görmemiştim daha önce.
لم أرَ قماشاً بهذا الكم من الخيوط المعدنية من قبل

Siz ve diğer birçok insan. Washington'dan bu kadar çok telgraf geldiğini hiç görmedim.
أنت وآحرين، أنني لم أر كم مكالمات دولية بهذه الكثرة من واشنطن

Erkeklere neler oluyor? Neden toplumumuzda ve dünya genelinde bu kadar çok sayıda erkek kadınlara tecavüz ediyor?
مالذي يحدث مع الرجال؟ لماذا عدد كبير من الرجال يغتصب النساء في مجتمعنا وفي العالم أجمع؟

bu kadar çok en iyi olamaz.
لا يمكن أن يكون هناك كل هذا العدد من الأفضل