Aslına bakarsanız, Albay Green Bu meseleyi sizinkilerle görüştü. | Open Subtitles | أنا لاأنتمى إليكم أنا أنتمى إلى البحرية الأمريكية فى الواقع كولونيل جرين قد تناول هذه المسألة مع رجالكم |
Söylemem gereksiz, hepiniz sessiz kalmaya yeminlisiniz... ve Bu meseleyi başka kimseye açmayacaksınız. | Open Subtitles | لا حاجة للقول، بانكم كلكم أقسمتم على الصمت التام و لن نناقش هذه المسألة خارج هذه الغرفة. |
Adamların silahlarını yere bıraksın ellerinizi başınızın üstüne koyun biz de kimsenin burnu bile kanamadan Bu meseleyi halledelim. | Open Subtitles | حسن قل لرجالك أن يضعوا أسلحتهم على الأرض وأن يضعوا أيدهم خلاف رؤوسهم ثم سننتهي من كل هذه المشكلة |
Biz de Bu meseleyi ele alıp bu sorunu çözmeye yardımcı olacak bir dış-iskelet üretmemiz gerektiğini düşündük. | TED | وقررنا نحن ان نأخذ هذا الامر على عاتقنا وان نصنع هيكل خارجي يمكنه ان يعالج هذه المشكلة |
Sonra neden Bu meseleyi araştıran polisin sen olduğunu sordu. | Open Subtitles | وثم سألني لم أنتِ الشرطي الذي يحبث عن الأمر |
Bu meseleyi kontrolden çıkmadan halletmeliyiz. | Open Subtitles | يجب ان نتعامل مع هذا الامر بسرعة قبل ان يخرج من ايدينا |
Biliyorum.ve ben Bu meseleyi konuşmak için sana gelecektim. | Open Subtitles | أعرف هذا. وأنا كنت قادم إلى بيتك لمناقشة هذه المسألة |
İstihbarat Müdür Vekili olarak görevim, Bu meseleyi, Senato'nun Gözetleme Komitesi'ne bildirmektir. | Open Subtitles | بصفتي مدير الإستخبارات بالنيابة عن واجبي إطلاع لجنة الكونغرس المشرفة على أعمالي على هذه المسألة |
Bu meseleyi Başkomutanla konuştun mu? | Open Subtitles | هل ناقشتِ هذه المسألة مع القائد المسؤول؟ |
Sana önerim var gücünle Bu meseleyi kapatmak için çalışmandır. | Open Subtitles | أقترح أن تركّز كلّ طاقتك إلى إنهاء هذه المسألة |
Hala Bu meseleyi tartışıyoruz. Ölüyü yakma ihtimali var. | Open Subtitles | لازلنا نناقش هذه المسألة هناك احتمال أن نحرقه |
Evet ama Bu meseleyi çözmek için bir yöntemde anlaşabileceğimizi düşünüyordum. | Open Subtitles | نعم، ولكن كان شعوري أنه ينبغي أن نكون قادرين على الاتفاق حول استراتيجية لتسوية هذه المسألة |
Sen ve ben Bu meseleyi hallederken, o ve annesi de yatak odasında yiyebilirler. | Open Subtitles | ليأكل مع أمه في غرفة النوم بينما أنا وأنت نقوم بإصلاح هذه المشكلة |
Bu gece buraya gel ve Bu meseleyi hallet. | Open Subtitles | الليلة تعود إلى هنا وتتعامل مع هذه المشكلة |
Bu meseleyi neden kendi usulünce halletmedin? | Open Subtitles | لمَ لَم تحلّي هذه المشكلة بطريقتكِ المعتادة؟ |
Bu meseleyi kendimiz halletmemiz gerekecek. | Open Subtitles | سيكون لزاماً علينا أن نحل هذه المشكلة أنت الخطيب المكلوم |
Bu meseleyi neden kendi usulünce halletmedin? | Open Subtitles | لمَ لَم تحلّي هذه المشكلة بطريقتكِ المعتادة؟ |
Bence Bu meseleyi bir kenara atıp keyfimize bakmalıyız. | Open Subtitles | اظننا يجب ان نتخلي عن الأمر برمته ونمتع انفسنا |
Ben de arkadaşlarımla Bu meseleyi konuştum... onlar da, eğer insan kendine bahşedilen... hünerleri iyilikte kullanmazsa... kötülük yapmasından beterdir. | Open Subtitles | ولذلك تحدثتُ عن الأمر مع أصدقائي وهم يتفقون على أنه لو لم يعمل الإنسان الخير بالنعم التي أنعم الله بها عليه فهذا تقريباً أسوأ من عمل الشر ، أليس كذلك؟ |
Elena, Bu meseleyi iki yetişkin gibi çözelim. | Open Subtitles | إيلينا، دعينا نتعامل مع هذا مثل البالغين |
- Gregory, Bu meseleyi başlattık artık. | Open Subtitles | -غريغوري)، بدأنا فعليًا هذا الصدام) . |
Bu meseleyi dövüşmeden halledebilmenin başka yolları da var. | Open Subtitles | هناك أكثر من طريقه لسلخ هذا القط غير القتال |
Bu meseleyi halledin demiştim. Halletmediniz. | Open Subtitles | طلبت منك أن تتولى هذا و لم تفعل |