Little Fellow, hiçbir şey bulamamıştı, tarla faresi dahi yoktu. | Open Subtitles | الرفيق الصغير كان لا بدّ أن يعترف انه لم يجد شيئاً ولا حتى فأراً |
Polis cinayet silahını bulamamıştı, bayan. | Open Subtitles | لم يجد البوليس اداة الجريمة مطلقا. |
O gece evin yolunu bulamamıştı. | Open Subtitles | لم يجد طريقه للمنزل تلك الليلة |
Marc'la çıktığını babasına söylemek için uygun zamanı bulamamıştı. | Open Subtitles | ألن تمانع بيتي؟ إنها لم تجد الوقت المناسـب بعد لإخبار والدها أنها تواعد مارك |
Ve işin gerçeği, Cadılar Bayramı gezisindeki ilk öpücüğünden beri hâlâ erkek arkadaşı bulamamıştı. | Open Subtitles | والحقيقه أنها لم تجد الفتى الذي شاركته قبلتها الأولى بعد في رحلة الكنيسه في الهالوين |
Buffy merdiveni bulamamıştı. | Open Subtitles | بافى " لم تجد السلالم ، لا ، سيدى |
Aradığı şeyi bulamamıştı. | Open Subtitles | إنه لم يجد ما كان يبحث عنه |