Bulunduğum yere hep dikkatli olarak gelmedim. | Open Subtitles | لم أصل إلى هذه المنزلة بحياتي بالتصرف المناسب كل مرة. |
Sizi bilmem binbaşı ama ben Bulunduğum yere görünüşümle gelmedim. | Open Subtitles | الآن، لا يمكنني التحدث نيابة عنك، لكنّني لم أصل إلى ما أنا عليه الآن بسبب مظهري، |
Bulunduğum yere ulaşmak için ne kadar sıkı çalıştığımı biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلم كم بذلت من العناء كى أصل لما أنا عليه الان؟ |
O köprüde neden Bulunduğum hakkında bir sürü soru sordular. | Open Subtitles | لقد كانوا يسألونني أسئلة كثيرة حول سبب تواجدي على الجسر |
Burada Bulunduğum kısa süre içinde korkunç şeylere tanık oldum. | Open Subtitles | خلال الوقت القصير الذي كنتُ فيه هنا رأيتُ أشياء مروعة |
Bütün birimler Bulunduğum yerin iki blok yarıçapında kalsın. | Open Subtitles | إجعل جميع الوحدات تبقى على بعُد دائرة من نصف قطر حول موقعى |
Ama içinde Bulunduğum kötü durumu tamamen anlamak için mesela kaosun ortasında sıkışıp kalmamı işteki ilk günüme dönmeniz gerekir. | Open Subtitles | لكن لتتمكنوا من فهم المشكلة التي كنت بها عالقة وسط الفوضى ؤعليكم العودة إلى أول يوم في وظيفتي الجديدة |
İlk kez bu tepede Bulunduğum ve bu mahalleye baktığımda, kendime sordum, bu kadar ev sahibini binalarını boyamaya nasıl ikna edebilirim? | TED | لذا، في المرة الأولى التي وقفت فيها على الجبل ونظرت إلى الحي، تساءلت، كيف لي أن أقنع كل ملاك البيوت أولئك لكي يسمحوا لي بالرسم عليها؟ |
Bulunduğum mevkiye birilerinin yeteneklerini değerlendirme yetisi sayesinde geldim. | Open Subtitles | لم أصل إلى مكانتي هذه دون أن أتمتع بالقدرة على تقييم مواهب أحد ما على الفور. |
Ama şu anda Bulunduğum yere, Washington'a gidene kadar gelemedim. | Open Subtitles | لكنّي لم أصل حيثُ وصلت الآن حتّى ذهبتُ إلى "واشنطن" |
Kazandıran şeyleri göremeseydim, bugün Bulunduğum yerde olmazdım. | Open Subtitles | أنا لم أصل لما وصلت إليه بدون أن أكون قادراً على معرفة الفائزون |
Ben Bulunduğum yere bu tip şeylere şans vererek geldim. | Open Subtitles | ,انا لم أكن لأصل لما أنا عليه الآن لولا استغلالي للفرص |
Bulunduğum yere kurallara uyarak mı geldiğimi sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تظن بأنني وصلت لما أنا عليه الأن من خلال اتباع القوانين؟ |
Şu anda Bulunduğum yere gelebilmek için çok çalıştım. | Open Subtitles | لقد عملت بجد شديد لأصل لما أنا عليه الآن |
- Bir anısı var-- - O evde Bulunduğum bir anı. | Open Subtitles | ـ لقد حظيت برؤية هُناك ـ ذكرى بشأن تواجدي بذلك المنزل |
Bulunduğum yerin haricine çıkmam gerekmediği sürece. | Open Subtitles | ليس كما لو كان هناك أي شيء سيحدث من مكان تواجدي |
Orada Bulunduğum için bile utanıyordum. | Open Subtitles | لذلك شعرت بالخجل من تواجدي هناك و قيامي بهذا الشيء |
İçinde Bulunduğum durumu anlamalısın. | Open Subtitles | يجب أن تفهم الموقف الذي كنتُ فيه... |
Burada Bulunduğum kısa süre içinde sana güvenebilecek sebebim olmadı Mills. | Open Subtitles | في الوقت القصير الذي كنتُ فيه هنا لم تعطني الأسباب المقنعة (للوثوق بك يا (ميلز |
Siperlere denizden açılan ateşten sonra Bulunduğum yerden 18 metre mesafede Japonların kumu kazdığını gördüm. | Open Subtitles | كانت الخنادق التى حفرها اليابانيين قد رُدمت بفعل قصف القوات البحرية فى صباح اليوم التالى وعلى بُعد 18 متر فقط من موقعى شاهدت اليابانيين يحفرون ليخرجوا من تلك الخنادق |
Binanın arkasında Bulunduğum yerin 300 metre batısında yeşil duman, tamam. | Open Subtitles | " العدو عند الخان الأخضر شرق موقعى , أنتهى " |
Salazar'ın adamları benim Bulunduğum konumdan 300 metre ileride bekliyorlar. | Open Subtitles | رجال (سالازار) يقفون بعيداً عن موقعى بحوالى 300 متر |
Bu içinde Bulunduğum felaketi atlatmamı sağladı. | Open Subtitles | هو الذى ساعدنى فى الخروج من المحنة التى كنت بها |
dedi. (Gülüşmeler) Ona okuyabildiğim her şeyi okudum ve güldük ve bunu çok sevdik ve Bulunduğum en önemli sahne orasıydı, aile ile ve bir savaşa kurban edilmiş fakat yine de yaşama tutunmuş insanlarla çevriliydim, bana yalnızca gülmeyi değil, aynı zamanda ellerini gökyüzüne yerleştirmiş olan ölümle yüz yüze yaşamayı öğretmiş olan insanlarla çevriliydim, güneşin mesafesini ölçüp ona "Gülümse, seninle orada buluşacağım." diyordum. | TED | (ضحك) وقرأت لها كل ما أستطيع، وضحكنا، وأحببنا ذلك، وكانت من أكثر المنصات التي وقفت عليها أهمية، محاطة بعائلتي، ببقايا الأشخاص الذين كانوا وقودًا لحرب بلا رحمة ولكني استطعت أن أصنع الأشياء الجميلة من هذه الحياة؛ من قبل الأشخاص الذين علموني ألا أضحك فقط، بل أن أعيش بوجه الموت؛ اللذي وضع يديه عبر السماء، لقيس البعد عن الشمس قائلًأ "ابتسمي سأقابلك هناك." |