Jüpiter ve Satürn o kadar büyüdüler ki, orijinal toz buluttan başlangıçta içerdiği gazları emmeye ve Dünya'nın kütlesinden yüzlerce kez daha büyük bir şekilde şişmeye başladılar. | Open Subtitles | المشتري" و"زحل" وصلا الى هذا" الحجم من النمو لأنهم إمتصوا الغازات الأوليه من غيمة الغبار الأصلية التى ضخّمتهم الى مئات المرات حجم الأرض |
Bir buluttan mı? | Open Subtitles | من غيمة لعينة ؟ |
Bunlar saçak buluttan daha nadir bulutlardır. Ama çok da nadir değiller. | TED | حسنًا. هذه السحب أكثر ندرة من سحب القزع ، ولكنها ليست نادرة إلى هذه الدرجة |
Sanırım görecekleriniz bir tür buluttan oluşmuş muhteşem bir duvar ve bu şekilde bir büküm ve şiddetli bir şekilde etrafınızda dönen bir hortum olurdu. | Open Subtitles | فقد ترون حائطًا مدهشًا من السحب وهذا الشكل اللولبي |
Üç yıl içinde. Tahmin edeyim. Kara buluttan kaçamadılar. | Open Subtitles | دعنى أخمن, لم يتمكن من فقدان السحابة السوداء |
Tek bildiğimiz, şu anda cennetteler. Oltalarını bir buluttan aşağı sarkıtıp uçak yakalıyorlar. | Open Subtitles | جلّ ما نعرفه أنهم في السماء الآن، ويدلون سنارتهم من فوق سحابة ويصطادون الطائرات |
buluttan düşmüş minik bir melek olabilirsin. | Open Subtitles | على الارجح فعلتِ ذلك . ملاك صغيرة الحجم سقطت من السحاب |
Hafifçe buluttan buluta çıkarak cennete yükseliyor. | Open Subtitles | تصعد بخفه من سحابه الى سحابه ... نحو السماء |
~ Dağların adamı buluttan bir şapka giyer. | Open Subtitles | رجل الجبل إرتدى قبعة غيمة. |
Daha yüksekteki bir buluttan düştüm. | Open Subtitles | و سقطت من غيمة عالية. |
O buluttan kaçamazsın | Open Subtitles | وماذا لو أردت إلغائه، ولكنك لن تستطيع الهروب من السحب بعد هذا. |
Ayın önünden geçerken, buluttan yansıyan ışıkları görüyor musun? | Open Subtitles | أترين انعكاس الضوء من السحب الموجودة أمام القمر؟ |
Güneş sistemimiz bir yıldızlar arası buluttan geçtiğinde muazzam bulutun kütleçekimi en dıştaki kuyruklu yıldızları uyandırır. | Open Subtitles | عندما يمر نظامنا الشمسي خلال تلك السحب النجمية فإن جاذبية تلك السحب تجذب المذنبات الأبعد |
Çevremizi hiç görmeden... en yoğun buluttan çıktık. | Open Subtitles | لقد اخترقنا للتو السحابة الكثيفة، ألاشد كثافة، لا توجد لدينا أي فكرة على الإطلاق عن ما يحيط بنا. |
Aynı yıldızlararası buluttan çıkan kardeş yıldızları galakside yayılmışlardır. | Open Subtitles | أخواتها من النجوم اللواتي ولدن من نفس السحابة قد تناثرن حول المجرة |
Bir kopyasını çıkar bana, sonra da buluttan sil. | Open Subtitles | إصنع لى نسخة ، ثم إمسحه من السحابة التخزينية |
Bütün şirket irtibatlarımı ve dosyalarımı şirketteki buluttan şahsi bulutuma aktarmanı istiyorum, bunu yapabilir misin? | Open Subtitles | أن تُحفظ من سحابة الشركة إلى سحابتي سحابتي الشخصية أيمكنك فعل هذا ؟ |
Yiyeceğinin ağzına serin, yumuşacık buluttan bir yastık gibi gelmesi varken o soğuk metal sivri demirleri diline batırmak niye? | Open Subtitles | لماذا تريد شوكات معدنية باردة تطعنك في لسانك في حين بدلا عن ذلك يمكن ان يوضع طعامك في فمك كما لو انه سحابة لطيفة ولينة ؟ |
İşimdeki buluttan bahsediyordun, dosyaların bulutta saklanmasından filan. | Open Subtitles | كنت تتحدث عن السحاب في عملي الملفات تم الإحتفاظ بها فوق في السماء |
Benden bir buluttan ayrılmamı istiyorsun. | Open Subtitles | تريدين مني الأنفصال عن السحاب |
Hafifçe buluttan buluta çıkarak cennete yükseliyor. | Open Subtitles | تصعد بخفه من سحابه الى سحابه ... نحو السماء |