Ailenin korunduğu daha iyi bir dünya, ve bundan fazlası. | Open Subtitles | عالم أفضل حيث ستكون عائلتك بأمان و أكثر من ذلك |
Onları öldürmeye itiraz ediyorum, ama bundan fazlası var. | Open Subtitles | أنا أعترض على قتلهم, لكن الموضوع أكثر من ذلك |
Dileğin bu muydu, Peyton? Eğer bundan fazlası olduğunu söylersem, ahmağın teki olduğum için benimle dalga geçmezsin, değil mi? | Open Subtitles | إذا قلت أنه أكثر من ذلك هل ستغيظني بسبب حماقتي؟ |
Bu arada ortağım bir Meksikalı-- öğrendiğim şey sizin de bildiğiniz gibi yemek hepimiz için temel bir ihtiyaç ve gayet tabii Meksikalılar için de bu durum böyle. Ama aslında yemek bundan fazlası. | TED | شريكي مكسيكي.. وكلما تعمقت فيها كما تعلمون الطعام بالنسبه لنا جميعا هو شيء اساسي وللمكسيكيين ايضا, ولكنها اكثر من ذلك |
Beni öldürmek için bundan fazlası gerekir. | Open Subtitles | سيتطلب الامر اكثر من هذا لقتلي |
Tamam, kıskanıyorum, ama bundan fazlası var. | Open Subtitles | حسنا، أنا أشعر بالغيرة. لكن الأمر أكثر من ذلك. |
Ve bence bundan fazlası olmamalıyız. | Open Subtitles | و أنا لا أعتقد أنه يجدر بنا أن نكون أكثر من ذلك. |
Gabe için on tane falan gerektiğini söyledi, ama bundan fazlası var. | Open Subtitles | قالت بأنه يحتاج قرابة العشرة أقراص ولكن يوجد أكثر من ذلك |
Noah bak, bundan fazlası değildi, tamam mı? Savunmasız hissediyordum. | Open Subtitles | نوح إسمع لم يكن أكثر من ذلك , كنت أشعر بالضعف |
Kafan karıştıysa eğer, üzgünüm ama hiçbir zaman bundan fazlası olmayacağız. | Open Subtitles | أنا آسفة أذا أصبحت مشوش و لكن لا يمكننا أن نكون أكثر من ذلك |
Ama bundan fazlası bizi aşar. | Open Subtitles | ولكن ليس بوسعنا القيام بما هو أكثر من ذلك |
Evet, ben de ama bundan fazlası olsun istiyordum. | Open Subtitles | نعم وأنا أيضاً لكن أردت أن يكون أكثر من ذلك. |
Ama bana bundan fazlası gözüyle bakmasını ümit etmiştim. | Open Subtitles | لكني أملتُ أن يعتبرني أكثر من ذلك. |
Ama sakın bundan fazlası varmış gibi yapma sakın. | Open Subtitles | لكن لا تحاولي جعله يبدو أكثر من ذلك |
Ama bundan fazlası da var. | Open Subtitles | المال كما هو واضح لكن أكثر من ذلك |
Neyse, canımı sıkması için bundan fazlası gerek. | Open Subtitles | على اية حال, يلزم اكثر من ذلك لكي يحبطني |
Beni göndermek için bundan fazlası gerekiyor. | Open Subtitles | سوف يتطلب مني اكثر من ذلك لكي يجعلني اذهب |
Ama bana kalırsa bundan fazlası var. | Open Subtitles | , ولكنى اعتقد انه اكثر من هذا. |
Komutanın devam etmesi için bundan fazlası lazım. | Open Subtitles | القياده ستحتاج لأكثر من هذا لتستمر |
Islah memurlarını iyi, tutukluları da kötü adam olarak görmek, bazıları için çok kolayken bazıları için ise çok zordur. Ama bundan fazlası var. | TED | من اليسير للبعض النظر لضباط السجون على أنهم أخيار والمساجين على أنهم سيئون، أو العكس للبعض، ولكن المسألة أكبر من ذلك. |
Beni öldürmek için bundan fazlası lazım, tatlım. | Open Subtitles | قتلي يتطلّب أكثر مِنْ ذلك بكثير يا عزيزي |
Hayır, efendim. bundan fazlası gerekli. | Open Subtitles | لا يا سيدي النظام أقوى من هزة كهذه |
Hayır, bundan fazlası var. Bu kasabayla ilgili bir şey. | Open Subtitles | لا، الأمر يتجاوز ذلك إنّها هذه البلدة |
Ne var bunda? - bundan fazlası vardı. | Open Subtitles | لا، كان الأمر أكثر من هذا و من ثم... |
Bir grup Belfastlı çocuğun başınaysa bundan fazlası gelir. | Open Subtitles | جماعة الأولاد الذين من بلفاست هم من سيحمل تلك المسؤولية بالتأكيد |