Dün geceye kadar Bunu fark etmemiştim bile. | Open Subtitles | و لم أكن ألاحظ ذلك حتى ليلة أمس فقط |
Evet, Bunu fark ettim Charlie. Ne yapıyorsun? | Open Subtitles | نعم ,لاحظت ذلك تشارلي,ماذا تفعل بحق الجحيم؟ |
O zaman Bunu fark etmemiştim ama bu bir başarısızlık örneği değildi. | TED | لم أدرك ذلك حينها، لكن هذه لم تكن سمات الفشل. |
Ama sonra cinayet hakkındaki aşırı heyecan ve Bunu fark ettim. | Open Subtitles | لكن ثمّ هناك هذا اللوحة الكاملة حول القتل، وأنا لاحظت هذا. |
Göz bandı değil bu. Zaman yanlış gitti. Bazılarımız Bunu fark etti. | Open Subtitles | ليست رقعة عين لقد حصل خطأ في الزمن، و قد لاحظ ذلك بعضنا |
Bunu fark ettiğimde, diğer çocuktan ayrıldım ve... | Open Subtitles | , و عندما أدركت ذلك . . قطعت علاقتي مع الشاب الآخر |
Yani, yanlış çalışıyordu ve sen Bunu fark etmedin. | Open Subtitles | حسنا، وأحيانا يعمل فضفاضة وأنت لا تلاحظ ذلك. |
Erkek kadın için tehlikeye atılır ama kadın Bunu fark etmez. | Open Subtitles | الرجل يمر بأسوء المصاعب لأجل فتاة لكنها لا تدرك ذلك |
Ben Bunu fark etmedim. | Open Subtitles | أنا لم ألاحظ ذلك |
Bunu fark etmemiştim bile. | Open Subtitles | لم ألاحظ ذلك أبداً |
Bunu fark etmemiştim. | Open Subtitles | حتى أنا لم ألاحظ ذلك أبدا. |
Şahane bir kıçın vardı ve ben de Bunu fark edip yorumda bulundum. | Open Subtitles | لديك مؤخرة رائعة وقد لاحظت ذلك وقد قلت ماعندي |
Bunu fark ettiğimde biraz garibime gitti, biraz araştırdım ve gördüm ki, orada bir musluk ve üzerinde yürünmesi için 2 metreden uzun bordür uzantısı denen bir şey ve sonra bir park alanı var. | TED | ويبدو ذلك غريباً لي بعض الشيء حيث لاحظت ذلك. ثم قمت بالمزيد من البحث وأتضح أنه ما يبدو أنه طفاية حريق هو في الحقيقة تمديد لممر مشاة، وهو عبارة عن ممر يعرض 7 أقدام للعبور عليه و يمر بمنطقة مواقف. |
Su buharı buzu durdurmaz, Bunu fark etmeliydim! | Open Subtitles | بخار الماء لا يوقف الجليد كان يجب أن أدرك ذلك |
Bunu fark etmemiştim. Yardım etmeye çalışıyordum. | Open Subtitles | حسنٌ، لم أدرك ذلك كنتُ أحاول المساعدة لا غير |
Gördüğümüz şeylerin büyük çoğunluğu dijital saçmalıklar, fakat sonra Bunu fark ettim. | Open Subtitles | معظم ما رأيناه كان مجرد هراء رقمى ولكنى بعد ذلك لاحظت هذا |
- Kalkamıyorum. - Bunu fark ettik. | Open Subtitles | لا استطيع النهوض لقد لاحظت هذا |
Umarım Bunu fark eden tek erkek siz değilsinizdir. | Open Subtitles | آمل أنك لست الرجل الوحيد الذي لاحظ ذلك. |
Bunu fark ettim. Tanrı'nın beni izleyebileceği mümkün olan bir çok yere gittim. | Open Subtitles | لقد أدركت ذلك ، لقد ذهبت لعدة أماكن من المحتمل أن يراني الإله فيها |
Ya Bunu fark etmedin ya da korkup kaçtın. | Open Subtitles | إمّا أنّك لم تلاحظ ذلك أم أنّك لاحظت فخفت وهربت. |
Sence, bir insanı hayatın boyunca sevmek ve başına bir şey gelene kadar Bunu fark etmemek mümkün mü? | Open Subtitles | هل تعتقد بأنّه ممكن ان تحب شخص ما كل حياتك وأبدا لا تدرك ذلك حقا حتى يحدث شيء ما يجعلك ترى؟ |
Sanırım adam dövmekle Bunu fark edemeyecek kadar çok meşguldün. | Open Subtitles | أعتقد أنكَ كنتَ ،مشغولاً بضرب الناس لتلاحظ |
Hatta akademi bile Bunu fark etti ve Peter Jackson'a en iyi yönetmen Oscar'ını verdiler. | Open Subtitles | حتى أكاديمية الفيلم أدركت هذا عندما أعطت بيتر جاكسون جائزة أوسكارأفضل إخراج |
Bunu fark edeceğine güvenmiştim. | Open Subtitles | أنا وثقتُ بكِ في إكتشاف هذه الحالة |
Dün kovduğumuz adam bizden 3 milyon dolar çaldı ve polisler Bunu fark ederlerse, şehrin bazı önemli suç ailelerinin para akladıklarını anlayabilirler. | Open Subtitles | الرجل الذّي أطلق النار يوم أمس، سرق ثلاثة ملايين، إذا اُلقي القبض عليه من قِبل الشرطة سنتورط بقضايا غسيل الأموال، لصالح عائلات مشهوّرة بالجريمةفيالمدينةو.. |
Ama ben Bunu fark ettim. | Open Subtitles | لكنه هو من يبدى اهتمامه بك |
Sihirli bir yerde olduğumuzu söyleyip duruyordu, hiçbirimiz Bunu fark etmemişiz çünkü sadece o buralardanmış. | Open Subtitles | بدأ كيف كنا في مكان سحري ولم ندرك ذلك لأنه كان من المنطقة |