Ormanın ortasında Bunu yapmayı nereden öğrendi hiç bilmiyorum, ama yapardı. | TED | أين تعلم فعل هذا في الأدغال؟ لسيت لدي أدنى فكرة، لكنه يستطيع فعل هذا. |
Bana sormadan Bunu yapmayı kabul ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنك وافقتي على فعل هذا دون حتى أن تسأليني |
- Ya sen? Bunu yapmayı kesmen gerek. Ben Xander'ı seviyorum. | Open Subtitles | حسناً , يجب أن تتوقف عن فعل ذلك أنا أحب ألكساندر |
Anlaşılan tüm arkadaşları bunu yapıyor ve annem benim de yaptığımı söyledi ve bu bana şunu düşündürdü: Bunu yapmayı ne zaman bıraktım? | TED | و يبدو إن كل أصدقائها يقومون بذلك وقد أخبرتني والدتي إني أيضاً كنت أفعل ذلك و هذا دعاني للتفكير متى توقفت عن فعل ذلك ؟ |
İnanıyorum ki daha çoğumuz insanlık için Bunu yapmayı tercih etse şu an olduğumuzdan çok daha iyi yerlerde olurduk. | TED | لكن اختيار القيام بهذا للمصلحة العامة سيوصلنا لأماكن أفضل من التي نوجد بها الآن. |
Okullar sürekli Bunu yapmayı bıraktıklarında, kabul ediyorum, evet, deneme yanılmanın iyi bir şey olduğu açıktır. | TED | سوف أعترف بذلك .. عندما تتوقف المدارس عن القيام بذلك من الواضح ان اسلوب التجربة والخطأ هو أمرٌ جيدا .. |
Bunu yapmayı reddedersen, senden anında kurtulurlar ve uğruna çabaladığımız onca şeyi bir anda yitiririz. | Open Subtitles | , لو رفضت فعل هذا , سوف يتخلصون منك و حينها سنخسر كل شئ كنا نحاول القيام به |
İnanamıyorum. Bunu yapmayı kabul ettiğime inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق هذا , لا أصدق أني وافقت على فعل هذا |
Tekrardan teşekkürler, Bunu yapmayı kabul ettiğin için. | Open Subtitles | شكرا مرة أخرى لموافقتك على فعل هذا الشيء. |
Hatırlarsan Bunu yapmayı denemiştim ama sen konuşmak istememiştin. | Open Subtitles | حاولت فعل هذا مسبقاً، ربما تتذكرين، وقد رفضت التحدث إلي |
Bunu yapmayı düşünüyorsak bile onlara daha büyük hasar vermeleri için bir sebep vermemeliyiz. | Open Subtitles | إذا وضعنا بالاعتبار حتى فعل هذا لايجب أن نمنحهم أي سبب للتسبب بمزيد من الضرر |
Bunu yapmayı öğrenmek çok uzun zaman alır ve o alanı kazdıklarında bu maddi kültürün, bunu nasıl yaptıklarının, bu taşların en azından 4300 yıl, 225 şempanze nesli boyunca aktarılmış olduğunu bulmuşlar. | TED | و يأخذ هذا وقتا طويلا لتعلم كيفية فعل هذا, و حفر العلماء هذه المنطقة و وجدوا ان هذه الثقافة المادية , هذه الطريقة في فعل هذا, هذه الصخور,مضى عليها ما لا يقل عن 4300 ستة خلال 225 جيلا من الشامبنزي. |
Haydi General, Bunu yapmayı düşünmüyorsunuz sanırım. O çok değerli bir adam. | Open Subtitles | الآن , ايها الجنرال انت لاتريد فعل ذلك هو يعتبر رجل ذا قيمة |
Sana sorunun ne olduğunu sorarsam, Bunu yapmayı kesecek misin? | Open Subtitles | إذا سألتك ماذا بك , هل ستتوقفين عن فعل ذلك ؟ |
"Ona katiyen Bunu yapmayı bırak demem" dedim. | Open Subtitles | قلت لها: سأخبر سييد شيريس لتتوقف عن فعل ذلك هذا خطأ |
Aman Tanrım, Bunu yapmayı o kadar çok seviyorum ki, ellerimi titretiyor. | Open Subtitles | يا إلهي، أحب فعل ذلك كثيراً، يجعل يداي ترجف قليلاً |
Düşüncelerimi görebilirsin. Benim Bunu yapmayı istemediğimi anlarsın. | Open Subtitles | يمكنك أن ترى أفكاري أنت تعرف أني لا أريد فعل ذلك |
Ailemize Bunu yapmayı sürdüremeyiz. | Open Subtitles | لا يمكننا الإستمرار في القيام بهذا لعائلتنا |
Belki Bunu yapmayı düşünmemeliydim. | Open Subtitles | ربما أنا لا ينبغي أن يعتقد عن القيام بذلك. |
Her zaman Bunu yapmayı düşündüm ama cesaret edemedim. | Open Subtitles | لقد كنت دائماً أنوى عمل هذا, و لكنى لا لأريد ذلك بشدة الآن |
Sen Bunu yapmayı düşünmezsen, benim de yapamayacağımı biliyorsun. | Open Subtitles | تعرفين أنني أود أن أفعل هذا لك. إذا لم أفعل فأنا أعرف أنك يمكنك التصرف. |
Bunu yapmayı kesmeliyim. | Open Subtitles | إني أجني في الساعة أكثر مما تجني أمي يجب أن أتوقف عن عمل ذلك |
On yıldır Bunu yapmayı bekliyordum, sürtük. | Open Subtitles | كنتُ انتظر عشر سنوات للقيام بذلك أيّتها العاهرة. |
Bunu yapmayı uzun zamandır istediğimi söylememin sakıncası yok. | Open Subtitles | لا أمانع في أن أقول لك إني أردت أن أفعل ذلك منذ زمن طويل |
Gerçekten Bunu yapmayı, bütün gün meme dikizlemeye tercih mi ediyorsun? | Open Subtitles | أنت أكثر سعادة حقا بفعل ذلك أكثر من النظر للأثداء طوال اليوم؟ |
Hayatım boyunca Bunu yapmayı hiç planlamamıştım. | Open Subtitles | أنا لا أخطط للقيام بهذا العمل طوال حياتي |
Bunu yapmayı kabul ettiğin için de çok mutluyum. | Open Subtitles | وسعدت كثيرا أنك أردت أن تفعل هذا |