Bu gemideki hayata hizmet etmek için burada değilsin. | Open Subtitles | أنت لست هنا لتخدم الحياة على هذه السفينة |
Sandy, hiç burada değilsin. Babamla konuşmazsam kiminle konuşacağım? | Open Subtitles | انت لست هنا ابدا , مع من ساتحدث اذا لم اتحدث الي والدي؟ |
Arkadaşlık kurmak için burada değilsin, daha iyi cerrahlar çıkarmak için buradasın. | Open Subtitles | إنكِ لست هنا لتكوين صداقات ولكن لعمل الجراحات |
Ben istediğim için burada değilsin, veya sana yer olduğu için gelmedin. | Open Subtitles | أنتِ لستِ هنا '،بسبب أننا نريدك هنا أو لدينا مكان فارغ وأرسلتك إلى هنا |
Sen düşünmek için burada değilsin. Benim düşündüğüm şeyi yapmak için buradasın tamam mı? | Open Subtitles | أنت لست هنا لتعتقد أنت هنا لتفعل ما أعتقده أنا |
Yani telefon görüşmelerini izlemek için burada değilsin? | Open Subtitles | اذا انت لست هنا للتنصت علي المكالمات الهاتيفية؟ |
Fakat ailemi önemsediğin için burada değilsin ve kız kardeşimle sen, pek de arkadaş sayılmazsınız. | Open Subtitles | انكِ لست هنا لإنك مهتمه بعائلتي وانتي واختي لستما صديقتين |
Ama her neyse, burada değilsin, bir şeyi bilmeni istedim. | Open Subtitles | لكن ، على أيّة حال ، أنك لست هنا وأردت فقط تعرف شيئاً |
burada değilsin, eni önlüğünün içinde döveceğim. | Open Subtitles | وأنت لست هنا سأقوم بأخذ مكانك وأنا أرتدي مَريلتك |
Sen bizi gözetlemek için burada değilsin değilmi? | Open Subtitles | إذا فأنت لست هنا للتدخل في شؤون الآخرين ؟ |
Şu an, buradayken tam olarak burada değilsin ve sonumuzdaki acımasız gerçeklikle uğraşıyoruz. | Open Subtitles | في الوقت الحالي ، عندما تكون هنا فأنت بالفعل لست هنا ونحن نتعامل مع وقائع مؤلمة على نهاية عملنا |
Tıbbı ilaçlar için burada değilsin değil mi? | Open Subtitles | أنت لست هنا من أجل الأدوية ، أليس كذلك ؟ |
Bana soru sormak için burada değilsin. Çipi korumak için buradasın. | Open Subtitles | أنتِ لست هنا لتستجوبيني أنت هنا لأبقاء هذا الشيء آمن |
- Sırf kadınlar için burada değilsin, değil mi? | Open Subtitles | أنت لست هنا من أجل الفتيات أليس كذلك؟ لا |
Bu dünyadan zevk almak, iyi vakit geçirmek için burada değilsin. | Open Subtitles | لست هنا للتمتع بهذا العالَم أن تقضي وقت جيد |
Ama sen benim yemekte ne yediğimi dinlemek için burada değilsin değil mi? | Open Subtitles | ولكنك لست هنا حتى أقول لك بالتفصيل ما هو عشاء الليلة هل أنتِ كذلك؟ |
Siyah pantolonla kahverengi ayakkabı giyemezsin demek için burada değilsin ya. | Open Subtitles | أنتِ لستِ هنا لتخبريني أني لا أستطيع . إرتداء الأحذية البنية مع البنطلون الأسود |
Uh, ben sadece, bilirsin, sen genelde bana... ne kadar muhteşem olduğumu söylersin ya ama şu an burada değilsin. | Open Subtitles | الأمر فقط، تعرفين، أنتِفيالعادةمن.. من يخبرني كم أنا عظيم، وأنتِ لستِ هنا. |
Kendini oğluma adadığından dolayı ya da işime olan hayranlığından dolayı burada değilsin. | Open Subtitles | انت لستَ هنا كي تظهر تفانيك المخلص لابني أو تظهر اعجابك باعمالي |
Sen hâlâ yastasın ve hafta sonları burada değilsin değil mi? | Open Subtitles | لا زلتَ في مرحلة الحزن ولم تكن هنا عطلة الأسبوع هذه بكل الأحوال، صحيح؟ |
Hayır Jamie, Benim saçmalıklarımı dinlemek için burada değilsin. | Open Subtitles | لا ، جيمى ، أنت لست هُنا للإستماع إلى هرائى طوال اليوم |
Sen burada değilsin. | Open Subtitles | أنت لست حقيقيًّا. |
Üzgünüm, Doktor. Sen her zaman burada değilsin. Gelip gidiyorsun. | Open Subtitles | آسفة، يا دكتور، لكنك لست موجوداً هنا طوال الوقت، أنت تأتي وتذهب |
Benim için burada değilsin. | Open Subtitles | انتى لستى هنا لأجلى انتى هنا لأنه و لمرة |
Ayrıca gerçekten burada değilsin. | Open Subtitles | انتي ايضا لستي هنا |
Yani, aslında işini yapmak için burada değilsin. | Open Subtitles | إنكِ لستِ هُنا بالفعل لكيّ تقومي بعملكِ |