Ama o, 1 5..30'da, 65 Cedar Road'da kapısında dişçi levhası olmayan bir binayı ziyaret etti. | Open Subtitles | في الواقع، لقد ذهبت لموعد الثالثة والنصف مبنـى على شارع 65 سيدار حيـث لا يوجــد عيادة أسنان كما تقول الادلة |
Saat 2'de Ford aradı ve California'da Cedar Creek'e gitmemi söyledi. | Open Subtitles | الأوامر الجديدة ؟ اتصل بي الجنرال فورد في الثانية وطلب مني الذاهاب إلى سيدار كريك |
Albuquerque'e değil Cedar Creek'e gidiyorum! | Open Subtitles | لا, سأوصلك إلى ألبوكوريكي بعد 20 دقيقة سيدي لا, لن أذهب إلى هناك بل إلى سيدار كريك في كاليفورنيا |
Cedar Creek küçük bir kasabadır. Biz bir aile gibiyiz. Herkes korkuyor. | Open Subtitles | سيدار كريك بلدة صغيرة نحن كغائلة وجميعنا خائفون لا أعرف ما أقول لهم |
Cedar Lane Alışveriş Merkezi , yemek bölümü yarım saat sonra. | Open Subtitles | مركز سيدر ليين لتسوق مجمع الطعام فى نصف ساعه |
Bu yenisi de Cedar Creek'ten. Birbirlerine benziyorlar. | Open Subtitles | أما هذا فمن سيدار كريك يبدوان متشابهين لكن عن قرب أكثر |
Ordu, asker sayısını ikiye katlayarak Cedar Creek karantinasını sürdürüyor. | Open Subtitles | شدد الجيش الحجر الأصلي في سيدار كريك وضاعفوا عددهم في البلدة الصغيرة |
Cedar Creek Motaba'sında işe yaramadı. Bu maymun orijinal türe yakalanmıştı. | Open Subtitles | لا لا يشفي فيروس موتابا سيدار كريك كان القرد مصابا بالفيروس الأصلي |
Jimbo maymunu Cedar Creek'e getirip satmak ister ama satamaz. | Open Subtitles | أخذ جيمبو سكوت القرد إلى سيدار كريك وحاول أن يبيعه هناك, فلم يستطع أجل |
Cedar Creek ve San Francisco arasında ne var? | Open Subtitles | صحيح ماذا يقع بين سيدار كريك و سان فرانسيسكو؟ |
Cedar Creek'e yaklaşan uçak, Albay Daniels konuşuyor. | Open Subtitles | إلى الطائرة التي تقترب من سيدار كريك معك الكولونيل سام دانيالز |
Aşağıda, Cedar Creek'de, 30 yıldır üstünde çalıştıkları... bir biyolojik silah olduğunu anlamıyor musunuz? | Open Subtitles | ألا تفهمون أن تحتكم في سيدار كريك سلاح بيولوجي كانوا يصنعونه بصورة غير شرعية في السنوات ال 30 الماضية |
Sonra Calvert adında biriyle evlenmiş. Cedar Rapids'le tanışmış ve ardından birkaç çocuk doğurmuştur. | Open Subtitles | متزوجة من رجل يدعى كالفيرت إنتقلو إلى سيدار رابيدس ولهم أطفال |
Onun şirketi, Cedar Creek Limited, 18 ay soruşturma altında kaldı. | Open Subtitles | شركته سيدار كريك ليمتيد كانت تحت تحقيقات هيئة المحلفين لمدة 18 شهر. |
Cedar Rapids'li Mary'ye on beş metreden fazla yaklaşmam yasak diyelim. | Open Subtitles | دعنا نقول فقط لم يسمح لي ضمن 50 قدما مريم من سيدار رابيدز. حسنا، نحن ربما ينبغي الحصول على بعض النوم |
Cenazeye gitmek için arabanızı çağırayım mı Bay Cedar? | Open Subtitles | هل أستدعى سيارتك يا سيد سيدار لتقلك للجنازة؟ |
Cedar denen herifin amcanın şirketini parçalayıp o iyi insanları kovması yazık oldu. | Open Subtitles | رغم أن عار على هذا لـ سيدار تمزيق شركة عمك وفصل كل هؤلاء الناس |
Chuck Cedar'ın şok edici açıklamaları Blake Media'nın parçalanıp parça parça satılacağını doğrulamış oldu. | Open Subtitles | فالتصريح الصدمة من تشاك سيدار اليوم أكد أن مؤسسة بليك الإعلامية ستتمزق وتباع قطعة قطعة |
Lyndsey benim kuzenim Iowa, Cedar Rapids'ten. | Open Subtitles | ليندزى تكون قريبتي انها من سيدر رابدز ايوا |
Pekâlâ 3. nokta ya Arlington'da ya da Cedar Korusu'nda. | Open Subtitles | حسناً، النقطة الثالثة إمّا أن تكون (آرلينغتون) أو (سيدر غروف). |
Sana hiç Cedar Creek'deki isyanı anlatmış mıydım? | Open Subtitles | هل أخبرتك من قبل عن أعمال الشغب في سجن "سيدر كريك" ؟ |
Cedar şehrindeki üniversitede tiyatro öğretmeni. | Open Subtitles | يدرس الراما بكليّة في (سيدرا فالس) |
Cedar Rapids'e kadar bekleseydin sana İki Elmas'ı dört yıl üst üste de kazandırabilirdim. | Open Subtitles | لو إنتظرت الحصول على الجائزة بعد معرض السيدر رابد لكنت حصلت لك على جائزة الماستيين لمدة أربعة سنين أربعة سنيين |