| Adam kaçırma ve cinayetten suçlanabileceklerini bildikleri için müvekkillerim paniklediler ve cesetten kurtuldular. | Open Subtitles | عندما عرفوا بانهم متهمين بالخطف و القتل خاف موكلي و تخلصوا من الجثة |
| Ama ertesi gün köprü açılmıştı ve katil cesetten kurtulmuş olabilirdi. | Open Subtitles | لكن بعدها تم فتح الجسر, وقد يكون القاتل تخلص من الجثة |
| cesetten kurtulmak için onu buraya kadar taşıyıp daha sonra suya attılar. | Open Subtitles | لكنهم أخدوا الجثة وقاموا بحملها الى هذا المكان ثم رموها في المياه |
| Bu kadınları öldüren kişi yavaşlamıyor ve bir cesetten daha kurtulmak üzere. | Open Subtitles | من يقتل هؤلاء النساء لا يبطيء حركته وسيرمي جثة أخرى على عتبتك |
| Sinir dokusuna kan testi yaptık ve cesetten aldığımız dokunun kan grubuyla karşılaştırdık. | Open Subtitles | قمنا بتحليل الدماء من نسيج الأعصاب و قارناها بفئه الدم من نسيج الجثه |
| cesetten akciğerleri alsın diye tuttuğumuz adam kazara virüse maruz kalmış. | Open Subtitles | الرجال الذين وظّفناهم لتشريح الجثّة تعرّضا للفيروس بالخطأ |
| Mermi cesetten 25 metre uzaktaydı, koyundan ise 18 metre. | Open Subtitles | كانت على بعد 30 يارده من الجثة عشرين من الخروف |
| cesetten kurtulsak yeter, bu sıradan önemsiz bir şey sonuçta. | Open Subtitles | إذا فقط تخلصنا من الجثة هذا الفاني لا يعني شيئا |
| cesetten kurtuluruz, böyle bir şey hiç yaşanmamış gibi olur. | Open Subtitles | سوف نتخلص من الجثة سيبدو الأمر وكأن شيئاً لم يحدث |
| anı yaşadım. Akbabayı cesetten 35 metre öteye çekebilecek iki şey biliyordum. | TED | أني أعرف شيئين من شأنهما استدارج النسر من على بعد 40 ياردة من مكان الجثة. |
| Doğal olarak, cesetten biz kurtulacağız size şehir dışında olduğunuza dair kuşku götürmez bir mazeret sağlayacağız. | Open Subtitles | و بالطبع نحن سنتخلص من الجثة و سوف نتدبر حجة غيابك خارج المدينة |
| cesetten aldığımız örneklerde bir karışıklık oldu. | Open Subtitles | لقد فسدت عينات الأنسجة التى أخذناها من الجثة |
| Şüpheliyi cesetten kurtulurken ya da yeni birini kaçırırken bulma ihtimali yüksek. | Open Subtitles | الاحتمالات هي اننا سنمسك بهذا الجاني عندما يرمي الجثة او عندما يحاول ان يخطف طفلا اخر |
| Odalar da boştu ve ispanyol çocuk cesetten kurtulmak istedi. | Open Subtitles | لا فائدة من الغرف المغلقة. لذا كان على الرجل الإسباني أن يتخلّص من الجثة. |
| O kadar süre içinde hem kaseti kaydetmeli hem de cesetten kurtulmalıydı. | Open Subtitles | إذاً في ذلك الفترة وجب عليه القيام بالتسجيل و التخلص من الجثة قام بالتسجيل بالسيارة |
| Eğer cesetten kurtulurlarsa, dava elden gider. | Open Subtitles | فإذا تخلّصوا من الجثة فلن يكون لدينا قضية |
| cesetten cesede gidecekmişiz gibi geliyor. | Open Subtitles | يبدو وكأننا نقود المسافة بين جثة الى جثة |
| Sadece bir cesetten nasıl kurtulabileceğini değil bunu değişik yollarla yapabildiğini de biliyoruz. | Open Subtitles | ـ لا يتقن فقط التخلص من جثة ـ وإنما بإمكانه التخلص منها بعدة طرق مختلفة |
| Tamam, şimdi bu cesetten kurtulmamız gerekiyor. | Open Subtitles | حسناً ما علينا فعله الآن هو التخلص من الجثه |
| Öyle olursa cesetten kurtulmakla uğraşıyor oluruz. | Open Subtitles | عندها سنكونُ مشغولين بالتخلّص . من الجثّة |
| Martıların sesleri, onların bile yiyebilecekleri binlerce cesetten şikâyeti gibiydi | Open Subtitles | النورس ينعق، منزعجين حتى وهم يستمتعون بالآلف الجثث العائمة |
| İtiraf etmelisin. Bir pizza fırını cesetten kurtulmak için harika bir yöntem. | Open Subtitles | عليكِ الإقرار، أنّ فرن البيتزا طريقة ذكيّة جداً للتخلص من جثّة |
| Annesiyle ben cesetten kalanları biraraya getiremedik. | Open Subtitles | أمه وأنا لم نكن قادرين على الحصول على جثته |
| Uzun süre doğa şartlarına maruz kalmış bir cesetten parmak izi çıkarmanın ne kadar zor olduğunu anlamalısınız. | Open Subtitles | حسنا,يجب أن تتفهمى مدى صعوبه رفع بصمات من جثه قد |
| Yolcu cesetten kurtuluyor, buraya geliyor ve sonra da taksiyi Hudson'a doğru mu sürüyor? | Open Subtitles | الراكب تخلص من جثةِ السائق هنا ومن ثم سيارة الأجرةِ في نهر هدسون؟ |