Efendim, ben bu cezayı hak edecek hiçbir şey yapmadım. | Open Subtitles | سيّدي، لم أفعل شيئاً يجعلني أستحق هذا النوع من العقاب |
Günahkarlar olarak cezayı Tanrıya bırakmamız gerektiğini gördüm. | Open Subtitles | اكتشفت أننا كلنا خطاؤن و يجب أن نترك العقاب لله |
Ve o cezayı çektiğini göreceğim. Hem de her ayını. | Open Subtitles | وسأراك وانت تخدم لقاء هذا حتى آخر شهر من العقوبة |
Bu cezayı sokaklara dönmeden nasıl ödeyebilirsiniz ki? | TED | كيف تدفع الغرامة بدون العودة إلى الشوارع؟ |
Uluslararası Mahkemenin suçlarım için vereceği her türlü cezayı kabul edeceğim. | Open Subtitles | سأقبل بأي عقوبة تفرضها عليّ المحكمة الدوليّة لما اقترفته من جرائم |
cezayı bu gece ödemeniz gerekiyor yoksa sizi nezarete atabilirim. | Open Subtitles | يجب أن تدفع المخالفة الليلة, أو سيتوجب علي أن أحبسك |
cezayı ordan aldım, ordan feza yaptım. Komik. | Open Subtitles | لقد تلاعبت بكلمة عقاب حتى تصل إلى كلمة مرح، إنها عبقرية مني |
Hiçbir suç, bu kadar cezayı hak etmez, dedi. | Open Subtitles | لقد قال بأنه لا وجود لجريمة تستوجب هذا النوع من العقاب |
Bana işlediği korkunç suçu söyle de, bu cezayı neden hak ettiğini öğrenelim. | Open Subtitles | قل جريمته التي اقترفها والتي تستحق هذا العقاب الرهيب |
Dünya'da, suçluya bilmeden yardım etmek, böyle bir cezayı gerektirmez. | Open Subtitles | علي الارض , معرفة مسبقة بمجرم لاتسحق ذلك العقاب |
Sanırım orada seni bekleyen cezayı biliyorsun. | Open Subtitles | واعتقد انكى تعلمى نوع العقاب الذى ينتظرك |
Sen kendi günahların için ne ceza çekiyorsan onlar da aynı cezayı çekmeli. | Open Subtitles | العقاب الذي تستحقيه لتجاوزاتكِ، يَستحقّونه لتجاوزاتِهم. |
Devlet resmi olarak kanunen uygun olan en ağır cezayı isteyeceğini bildirdi. | Open Subtitles | نصحتي الدولة رسميًا بأنهم سوف يطلبون العقوبة العليا المسموح بها بموجب القانون، |
Ve silahlı soygundan dolayı mecburi en az cezayı talep etti. | TED | وطالب بالحد الادنى من العقوبة الالزامية للسرقة المسلحة |
Memur, cezayı belirleyene kadar onu cezaevine götürün. | Open Subtitles | أيها المأمور , أحتجزه حتّى أتمكن من تحديد العقوبة |
Biletim olmadığı için cezayı ödemek için çantamı açtığımda gördüm. | Open Subtitles | وجدتها اثناء بحثي عن المال لدفع الغرامة لأنني لم املك تذكرة |
İndirimli cezayı kabul edeceğim cezamı çekeceğim ve tüm bunlardan... | Open Subtitles | و اخذ عقوبة مخففة و اقضي وقتي, وهذا هو الامر |
Kötü haber şu ki bunun cezası 450 dolardır ama iyi haber ise bu cezayı Wisconsin eyaletinde internetten ödeyebilirsiniz. | Open Subtitles | نعم غرامة هذه المخالفة 450 دولار وكسور لكن هناك أخبار جيدة .. يمكنك الدفع عن طريق الإنترنت في ولاية ويكونسون |
Bugün yaptığın şey için basit bir cezayı bile kabul edemiyorsun. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تتقبلي عقاب بسيط لما فعلته اليوم |
Başarısızlığı hoş görmeyiz Üç Numara. cezayı biliyorsun. | Open Subtitles | نحنا لا نتسامح فى حالات الفشل يا رقم ثلاثه أنتِ تعرفى العقوبه |
Umarım komik bir şeydir, yoksa Prick hakettiği cezayı bulur! | Open Subtitles | إني أجدها مؤثرة جداً من الأفضل أن تكون مضحكة وإلا فسيواجه بريك القصاص العادل |
Burası küçük bir kasaba, insanların bu hastaneye ihtiyacı var. - Herhangi bir cezayı kaldıramayız. | Open Subtitles | هذه بلدةٌ صغيرة، و الناس يحتاجون لهذه المشفى، ولا يمكننا تحمّلُ أيّةِ غرامات. |
Çocuğun hak ettiği cezayı bulacağı günü görmeyi umuyorlardı. | Open Subtitles | لقد تمنوا أن يعيشوا ليروا هذا اليوم ، الذى ، كما قالوا يرون فيه هذا الصبى ينال عقابه الطبيعى ينال ماذا ؟ |
Hangi suç böylesine bir cezayı haklı gösterebilir? | Open Subtitles | مع الجريمة اي جريمة يمكن ان تبرر عقوبات كهذه |
Çocuk kaçıran ve katil olan biri en fazla cezayı almalı. | Open Subtitles | خطف طفل و قتله يجب أن يتلقى مرتكبه الحد الأقصى للعقوبة |
Evet, bence de büyük bir cezayı hak ettin. | Open Subtitles | نعم, اعتقد انك بحاجه للعقاب |
Ulu Arslan Kaplumbağa, Senden ateş çaldığım için özür dilerim ve bunun için aldığım cezayı kabul ediyorum. | Open Subtitles | لسرقة قدرة التحكم بالنار منك ِ , وأنا أقبل عقوبتي لكن أرجوك ِ , أحتاج أن أكون قادرة على |