Onu senden onu öldüren çocukların nefreti aldı, ve sen onu sevginle geri döndürmeye çalıştın. | Open Subtitles | الأولاد الذين قتلوه, كرههم أخذه منك. وتريدين إعادته بحبك؟ |
Şüpheli sadece ağabeyini birleştirmeye çalışmıyor, onu ölümden döndürmeye çalışıyor. | Open Subtitles | المجرم في محاولة ليس لإعادة شقيقه فقط إنه يحاول إعادته من الموت |
Önüme çıkan her kurdu tek tek geberteceğim, ta ki sen diğer taraftan hayata döndürmeye layık gördüğün o kurdu karşıma çıkarana dek. | Open Subtitles | سأنحر كلّ ذئب أراه ريثما أصل للكلب الذي استصوبتِ إعادته من الموت. |
O, klanlarını hayata döndürmeye çalışan tüm Fuuma kalperini hile yaparak yönetti! | Open Subtitles | أرادوا أن يستعيدوا عشيرتهم . , فقام بخداعهم واستغلال مشاعرهم هذه التي يكنوها لعشيرتهم |
O, klanlarını hayata döndürmeye çalışan tüm Fuuma kalperini hile yaparak yönetti. | Open Subtitles | رغبتهم في أحياء عشيرتهم واستغلال ذلك لمصلحته |
İçeri girdi, babasını hayata döndürmeye çalışırken kanı kendi üzerine bulaştı. | Open Subtitles | ودخل إلى هناك, تلطخ بالدماء محاولاً انعاشه. |
Yarım saattir hayata döndürmeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | اننا نحاول انعاشه منذ نصف ساعة |
Ardından da hükümet hayata döndürmeye çalışmış bir de. | Open Subtitles | ثم حاولت الحكومة إعادته للحياة |
Sanırım deneyip onu eve döndürmeye çalışacağım. | Open Subtitles | أعتقد... أعتقد أنني سأجرب إعادته إلى المنزل |
Biz de hayata döndürmeye çalıştık. | Open Subtitles | و حاولنا انعاشه |
- Ya da onu hayata döndürmeye çalıştılar. | Open Subtitles | أو قد عملوا على انعاشه. |