Para bazlı ekonomiyle imkansız olan demokrasi kuralları çerçevesinde düşünürler | Open Subtitles | فهم يفكرون بمعايير ديمقراطية, و هو مستحيلٌ في نظامٍ نقدي. |
Hapiste yatan çoğu adam puroyu, şarabı, güzel bir yemeği ve kadınları düşünürler. | Open Subtitles | معظم الرجال الذين يـُـكمنون في السجون يفكرون في السيجار النبيذ, وجبة شهية, والفتيات |
Ama sokaklarda ateş edildiğini ve cinayetleri okurlarsa ne düşünürler? | Open Subtitles | لكن إن سمعوا عن قتال فى الشوارع ماذا سيعتقدون ؟ |
Sizin müşterim olduğunuzu düşünürler ve sizi rahatsız etmeye cesaret edemezler. | Open Subtitles | سيعتقدون أنك زبوني و لن يجؤوا على القيام بأشياء كهذه |
Şu bebeksi tene bir bakar ve bir kız daha bulduklarını düşünürler. | Open Subtitles | نظرة واحدة على تلك البشرة الناعمة و سيظنون أنهم يترصدون فتاة أخرى |
Neyse, eğer iki kişi olduğumuzu görürlerse, iki kere düşünürler. | Open Subtitles | على كل حال, اذا رأوا .اننا اثنين, سيفكرون مرتين |
Binaları, caddeleri, gökdelenleri ve gürültülü taksileri düşünürler. | TED | فهم يفكرون في المباني والشوارع وناطحات السحاب، وضجيج سيارات الأجرة. |
Nesilden nesle devam ediyorlar. Amaçsallar ve gelecekleri düşünürler. | TED | إنهم عابرون للأجيال. إنهم غائيون. إنهم يفكرون بالمستقبلات. |
İnsanlara bu soruyu sorduğunuzda, genellikle kültürle ilgili bir açıklaması olduğunu düşünürler. | TED | وعندما تسأل الناس هذا السؤال، فأنهم عادةً يفكرون بأن هذا له علاقة بالثقافة. |
İnsanlar dinozorların niçin ilginç olduğunu düşündüklerinde genellikle en büyük ya da en küçük dinozoru akıllarından geçirirler ya da en hızlısını ya da en çok tüyü olanı; en absürt zırha, dikenlere, dişlere sahip olanı düşünürler. | TED | عندما يفكر الناس في السبب وراء كون الديناصورات مدهشة، فعادةً ما يفكرون بأضخم أو أصغر ديناصور، أو من منها كان الأسرع، أو من كان مكسوًا بريش أكثر، أو من كان لديه درع أو كعب أو أسنان مضحكة. |
Başka aileler öğrenirse sorunun benim ajansımda olduğunu düşünürler. | Open Subtitles | إذا علمت العوائل الأخرى سيعتقدون أن وكالتي هي المشكلة |
Tüm o kadınlar senden bir hastalık kapacaklarını düşünürler. | Open Subtitles | وهؤلاء النساء سيعتقدون انهم سيحصلون على المال منك |
Eğer insanlar amcanı gördüğünü öğrenirse onunla bir entrika çevirdiğini düşünürler. | Open Subtitles | إذا إكتشف الناس أنك تزور عمك سيعتقدون أنك متواطىء معه |
Ama bir virüs yükler ve onu çökertirsek programın bir işe yaramadığını düşünürler. | Open Subtitles | لكن اذا زرعنا فيروسا وحطمناه لربما سيعتقدون أنه عطل |
Ama istasyona gitmezsek çok kötü olduğumuzu düşünürler. | Open Subtitles | لكن إن لم نذهب للمحطة، سيظنون أننا فظيعون. |
Büyük bir sorun olduğunu düşünürler. Bir filme böyle başlayamam. | Open Subtitles | سيظنون ان خطأ فظيعا قد حدث انا لا يمكننى ان ابدأ فيلما بهذه الطريقه |
Çok şansımız varsa, şelaleden düştüğümüzü düşünürler. | Open Subtitles | بأننا تركنا مراكبنا وتوجهنا نحو اليابسة وإن كنا محظوظين جداً سيظنون أننا سقطنا من الشلالات |
Öğrenirlerse senin hakkında ne düşünürler? | Open Subtitles | ماذا سيفكرون فيكِ لو أنهم اكتشفوا الأشياء التي فعلتيها؟ |
Kadınlar her zaman seslerini ne kadar alçaltırlarsa o kadar seksi olduklarını düşünürler. | Open Subtitles | مرحى، مرحى فالنساء دائماً يعتقدن أنه كلما خفُت صوتهم أثناء الحديث، كلما بدوا أكثر جمالاً |
Onun için, bu konuda alçakgönüllü davran, yoksa insanlar gösteriş yaptığını düşünürler. | Open Subtitles | لذا كن متواضعا وإلا سيظن الآخرين أنك تتفاخر |
Dikkat çekici şekilde, 20. yüzyılın başında İslamî düşünürler, devlet adamları ve dinbilimciler arasında hâkim eğilim bu yöndeydi. | TED | وكان هذا منحى عام في كل المجتمع الاسلامي حتى بداية القرن العشرين مدفوعاً من المفكرين المسلمين ورجال السلطة و اللاهوتين |
O kadar ciddi güvenlik problemleri olduğunu düşünürler. | Open Subtitles | الأمر الذي يجعلهم على الأرجح يظنوا بأن لديهم مشكلة خطيرة جدا |
Orada görünmek istemezsin. Yoksa senin de kötü olduğunu düşünürler. | Open Subtitles | يجب أن لا يراك أحد هنا سيعتقد الناس أنك تنوي أمرا سيئا |
Bir yeşillikte ya da kanepede belki de sıcak bir öğleüzerinin uğultusundan uyuşmuş uzandığımızda, onlara baktığımızı düşünürler, küreklerini kaldırıp sessiz düşerler ve tıpkı anne babamız gibi gözlerimizi kapamamızı beklerler. | TED | وعندما نستلقي في الحقول أو على الأريكة، مُخدرين في الغالب تحت تأثير دندنات ظهيرة دافئة، يعتقدون أننا ننظر إليهم بالمقابل، الشئ الذي يجعهلم يتركون مجاذيفيهم ويصمتون كالآباء وهم ينتظرونا لنغلق أعيننا. |
Ağırlığı ayaklarının üzerine nasıl paylaştıracaklarını düşünürler, zira doğal olan budur. Seni bütün gün taşımaktalar. | TED | يفكرن حول كيفية جعل الوزن فوق أقدامهن لأن ذلك نوع ما طبيعي. يتحملنّ طوال اليوم. |
Öyle görünüyor ki bu felsefe bizi, politik ve sosyal düşünürler olarak pasivize etmek konusunda gerçekten etkiliydi. | TED | يبدو بأن هذه الإيديولوجية كانت في الواقع ناجحة جدًا في منعنا من أن نكون مفكرين سياسيين واجتماعيين |
Bana ne yaparlarsa yapsınlar bir sakat gibi davranmalısın böylece senin tehdit oluşturmadığını düşünürler. | Open Subtitles | مهما فعلوا بي، عليك التصرّف كأكسح ولن يشعروا بأنك مصدر تهديد |
Kızılderililerin bögedeki gelişimi ve ticareti engellediğini düşünürler. | Open Subtitles | ناس من الطبقة العاملة الذين يظنون ان الهنود يقفون في طريق التطور |
Çünkü bir film yıldızı asla direkt mönüden sipariş vermez. Mönüde olmayan bir şey istemeleri gerektiğini düşünürler. | Open Subtitles | لأن نجوم السينمائيون يجب أن يفكروا بشيئاً ليس موجوداً في القائمة. |