Bakın, burundaki gölgeler... dik bir açıyla düşüyor, sanki öğle vakti gibi. | Open Subtitles | نلاحظ أن الظلال على الأنف تسقط في خط مستقيم كأنها وقت الظهيرة |
Yerden bir inç yükseklikte tutup sonrasında aleti kapatıyorlar ve böcek de anında yere düşüyor. | TED | يقومون فقط بموضعتها فوق السطح بإنش واحد، ثم يقومون بإيقاف تشغيل كل شيء ثم يدعونها تسقط. |
Uzun zaman önce bu çatıdan düşen taş hala düşüyor. | Open Subtitles | الجحر الذى سقط من السقف منذ وقت طويل مازال يسقط |
O küçük bok va-bina ile her çekimden sonra kan şekerim düşüyor. | Open Subtitles | مستوى السكر لدي يهبط في كل مرة أصور فيها مشهداً مع التافه |
Sıcaklık hızla düşüyor,Yani kasklarınızı takın ve sıcak kalmaya bakın. | Open Subtitles | ماذا؟ الحرارة تهبط بسرعة الآن فارتدوا خوذاتكم وحافظوا على الدفء |
Kafa iç basıncı 40, kan basıncı 100'e 60 ve düşüyor. | Open Subtitles | ضغط الدم على الدماغ 40, اضغط الدم100 على 60, وفي انخفاض. |
Eskort pilotlar rapor veriyor: Air Force One havadan havaya bir füze tarafından vuruldu! Parçaları çölün üstüne düşüyor. | Open Subtitles | الطيارين المصاحبين ابلغوا أن طائرة الرئيس قد أصيبت إصابة غير مباشرة من صاروخ من الجو، والأشلاء تتساقط في الصحراء |
Birden önünüzdeki tırdan büyük, ağır bir nesne düşüyor. | TED | وفجأة تسقط عليك مواد كبيرة وثقيلة من الشاحنة التي أمامك |
İlginç olan ise, eğer engeli birazcık sağa kaydırırsam, şu an yapıyorum, işte, bu kez farklı bir şekilde düşüyor. | TED | الآن ، الأمر المهم، إذا أبعدت الحاجز قليلا إلى اليمين ، وهو ما أفعله الآن ، هنا ، سوف تسقط بطريقة مختلفة تماما. |
Alevler etrafını kuşattıkça çaresizce düşüyor. Kendi umutsuz sahnesinde sıkışmış bir şekilde. | TED | تسقط بيأس بينما تلتهمها النيران، هي الأخرى عالقة بمشهدها اليائس. |
Yani, adeta orada öyle durup derin düşüncelere dalmışken, daldan bir elma düşüyor ve birden yerçekimi teorisini akıl ediyorsunuz. | TED | تعلمون ، بينما أنت جالس هناك تفكّر تفكيرا عميقا، تسقط التفاحة من الشجرة، وتكتشف نظريّة الجاذبيّة. |
Gençlerin sigara içmesi- bizim ekmeğimiz ve yağımız, ...bir bok gibi cennetten düşüyor. | Open Subtitles | تدخين المراهق خبزنا وزبدنا، تسقط مثل التغوط من السماء. |
Budala bir izleme vagonundan düşüyor. | Open Subtitles | و لكنه ليس حادث على القطار,فقد سقط من عربة الملاحظة الخلفية |
Şimdi kimseyi öldürmüyoruz diye fiyatlar neden düşüyor ki? | Open Subtitles | لما يجب أن يهبط السعر لمجرد أننا لن نقتل أي شخص؟ |
Söz konusu kokain olunca rakamlar biraz düşüyor, ama çok değil. | Open Subtitles | الآن، تلك الأرقام تهبط قليلاً عندما نضيف الكوكايين لكن ليس كثيراً. |
Yüzyıllardır düşüyor ve ilerleyen zamanda daha da hızlı düşebilir. | TED | هو في انخفاض منذ قرون، ويحتمل أن ينخفض أكثر بشكل أسرع. |
Buz tutmuş camların ötesindeki karanlıkta büyük muhteşem kar taneleri düşüyor. | Open Subtitles | و رقائق الثلج الكبيرة تتساقط في العتمة خلف الأشجار المتجمدة |
Çıkış gücü düşüyor ama hala hareket edebiliyor olacağız. | Open Subtitles | إن إنتاج الطاقة منخفض.. لكن لا زال بإمكانه العمل.. |
Firavun'a üç sepet ekmek götürüyorum ve ekmekler düşüyor. | Open Subtitles | انني آخذ ثلاث سلال من الخبز الي فرعون , و لكنها تقع |
45 bin Amerikalı her sene kendisini öldürüyor; 72 bin kişi opioid bağımlılığından ölüyor, beklenen yaşam süresi gittikçe düşüyor, artmıyor. | TED | ينتحر خمسة وأربعون ألف أمريكي كل سنة. يموت 72000 من إدمان المخدرات. يقل العمر المتوقع للإنسان عوضًا عن ازدياده |
Ve aslında, detay daha iyileştikçe kalite iyileşiyor, makinelerin fiyatı düşüyor ve daha hızlı hale geliyorlar. | TED | و حقيقة, بما ان التفاصيل في تحسن والجودة في تحسن اسعار الماكينات ايضا انخفضت و هي الان اكثر سرعة |
Kuş düşüyor. Tekrarlıyorum. Kuş düşüyor. | Open Subtitles | ضرر بمُحرك الهُبوط الطائرة تتهاوى , أكرر .. |
Bu pek etkili bir sistem değil, çünkü bu durumda ya bir baz düşüyor veyahut bir başkası ekleniyor. | TED | وهو نظام غير فعال بما يكفي، لأنه يقع أحياناً أن يُسقِط قاعدة أو يضيف أخرى. |
Tansiyonu kritik seviyede kan basıncı 60/30 ve hızla düşüyor. | Open Subtitles | إستجابة ضعيفة وضغط الدم ستون على 30 مع هبوط حاد |
Hava basıncı düşüyor. | Open Subtitles | المقياس ينزل ستمطر خلال خمس دقائق |
Herkes düşüyor. | Open Subtitles | سيسقط الجميع أين هو ؟ |