Biliyor musun, burada, giderek büyüyen bir Düş kırıklığı hissediyorum. | Open Subtitles | كما تعلمون , ابن الاستشعار متنامية مستوى الإحباط هنا. |
Düş kırıklığı yaşamak yerine şikâyet ediyor ama aslında gerçekten istediği şey şöyle bir an yaşamak. | Open Subtitles | فتقوم بتقديم شكوى للخروج من الإحباط و ما تريد أن تفعله حقاً |
Rüya işte, bilinçaltının yansıması son derece cinsel Düş kırıklığı dolu. | Open Subtitles | نتيجة الإحباط الجنسي المُفرِط |
Ve bu durumda, Düş kırıklığı | Open Subtitles | وفى هذه الجلسه جاءت خيبة الأمل مباشرةً اثناء خطبة الأفتتاح |
Beşikte onu kabul ettiği için Wallace'ı seçtiğini söyledi ve ondan itibaren o, onun için bir Düş kırıklığı oldu. | Open Subtitles | خصوصا قتل أحد طفليها لقد قالت أنها اختارت والاس لانه ساندها من مهده وانه اصبح خيبة أمل لها منذ ذلك الحين |
Düş kırıklığı seziyorum. | Open Subtitles | أشم رائحة الإحباط |
Düş kırıklığı homurtumun arkasındayım. | Open Subtitles | -أتمسك بتعبيري عن الإحباط |
Biraz Düş kırıklığı hissediyorum Rosati. | Open Subtitles | أنا أشعر بقليل من الإحباط (روزاتي) |
Düş kırıklığı! | Open Subtitles | الإحباط! |
Düş kırıklığı! | Open Subtitles | الإحباط! |
Aslında, Santiago'ya vardığınız zaman, bu bir tür Düş kırıklığı olabilir, çünkü orada, şehre geldiğiniz için sizi alkışla karşılamayan 100,000 insan yaşıyor. | TED | وعندما تصل سانتياغو، في الواقع، يمكنُ أن يكون هناك شيء من خيبة الأمل، لأنه يعيش هناك 100,000 شخص وليس ضروريًا أن يهتفوا لكم حال وصولكم المدينة. |
Yeğenim için Düş kırıklığı ve bana büyük masraf oldun. | Open Subtitles | كنت خيبة أمل كبيرة الى إبن أخي ... ومكلف ماديا بالنسبة لي. |
Sen de kabul etmelisin ki Joy... hayatına bakacak olursak, yine Düş kırıklığı yaşaman kuvvetle muhtemel. | Open Subtitles | اعترفي بالأمر يا "جوي" حياتك، حتى هذه اللحظة، ترجح كفة خيبة الأمل |
Washington için büyük Düş kırıklığı. | Open Subtitles | يا لها من خيبة امل لواشنطن |
Düş kırıklığı mı? | Open Subtitles | خيبة أمل؟ |