Bu da demek oluyor ki, yeni kocamı bile göremeyeceğim. | Open Subtitles | مما يعني أنني أنا حتى لا أستطيع رؤية زوجي الجديد |
Bu da demek oluyor ki Olivia Pope şantaj yapıyor. | Open Subtitles | أن أماندا تانر تبتزّك مما يعني أن أوليفيا بوب تبتزك |
Bilmiyorum, bu da demek oluyor ki elimize koz geçirmemiz gerek. Hadi. | Open Subtitles | بالفعل، مما يعني أنّنا يجب أن نجد موطن نفوذ ما، فهيّا بنا. |
Bu da demek oluyor ki bunu sana veren seni kazıklamış. | Open Subtitles | وهو ما يعني أن كل من باع لك أنها لم تفعل لك أي تفضل. |
Odadaki sıcaklık 130 Fahrenhayt, bu da demek oluyor ki göz onun 6 ya da 8 katı. | Open Subtitles | درجة الحرارة في غرفة البوابة الآن 130 درجة فهرنهايت ما يعني ان الدرع يجب أن يكون ستّة او ثمان مرات ضعف ذلك |
Ki bu da demek oluyor ki, hayatımın en büyük kararı. | Open Subtitles | والذي يعني أكبر قرار في حياتي بالرغم من ذلك,أعتقد إذا تزوجت |
Bu da demek oluyor ki antivirüs hâlâ sisteminde dolaşıyor. | Open Subtitles | اجراءات قياسية مما يعني ان المضاد ما زال في نظامك |
Bu da demek oluyor ki, Martin'in Sebastian Egan olduğu bilgisini ortaya çıkaramazsınız. | Open Subtitles | مما يعني أنك لا يمكن أن تكشفي مارتن على انه هو سيباستيان إيغان. |
Bu da demek oluyor ki, Martin'in Sebastian Egan olduğu bilgisini ortaya çıkaramazsınız. | Open Subtitles | مما يعني أنك لا يمكن أن تكشفي مارتن على انه هو سيباستيان إيغان. |
Bu da demek oluyor ki yüzde 19 ihtimalle doğruyu söylüyordu. | Open Subtitles | مما يعني أن هنالك إحتمال بنسبه 19 أنه كان يقول الحقيقة. |
Bu da demek oluyor ki bağışıklık aşısını bana vereceksin. | Open Subtitles | مما يعني أنك لن تقدر على منع جرعة المناعة خاصتي |
Bu da demek oluyor ki biz topluma kişiselleştirmenin bir sonraki neslini sunabiliriz. | TED | مما يعني ان بامكاننا الان ان نقدم للمجتمع الجيل الجديد من التخصيص |
Bu da demek oluyor ki kurban hayattayken odadaymış. | Open Subtitles | وهو ما يعني أنه كان في هذه الغرفة عندما كان لدينا الضحية على قيد الحياة. |
Bu da demek oluyor ki, geçmişe gidip zaman çizgisini etkilemeden ZPM'i alabiliriz. | Open Subtitles | ما يعني أنه بإمكاننا العودة وأخذها، دون التأثير بالخط الزمني |
Boğulmuş. Bu da demek oluyor ki su kulesine atıIdığında yaşıyormuş? | Open Subtitles | وهو ما يعني أنها كانت على قيد الحياة عندما ذهبت داخل البرج؟ |
Bu da demek oluyor ki; sınırın güney tarafındaki adamımızın başı Meksikalı federallerle belada. | Open Subtitles | والذي يعني أن صديقنا في الحدود الجنوبية ربما في قبضة الإتحاد المكسيكي الان |
Bu da demek oluyor ki hepsini ben taşıyacağım. | Open Subtitles | ممّا يعني أنّه عليّ التحقّق من كل صندوق بنفسي |
1. liğimi kaybettim, ki bu da demek oluyor ki ulusal kuralarda hakkımı kaybettim. | Open Subtitles | لقد خسرت التصنيف الأول فقط مايعني بأنني أخفقت في النجاح |
Bu da demek oluyor ki, erzak tazelemek için geçit bağlantısı yapana kadar biraz zaman geçecek. | Open Subtitles | الذى يعنى انه سوف يأخذ بعض الوقت قبل أن نستطيع القيام بأى إتصال أخر بالبوابة لنحصل على لوازم المعيشة |
Bu da demek oluyor ki şu an Goa'uld işgalindeki bir gezegende sıkışıp kaldık. | Open Subtitles | الذي يعني أننا الآن محاصرين داخل كوكب محتل بالجائولد |
Bu da demek oluyor ki sonunda başka birisi bira fıçısını açma şerefine erişti. | Open Subtitles | وهذا يعني في النهاية شخص آخر يحصل على إمتياز من يتشرف بتقديم البيرة |
Bu da demek oluyor ki; karşı saldırı riskine giremeyiz. | Open Subtitles | وهذا يعنى أنه لا يمكننا المخاطرة بمحاولة إخراجك من هناك |
Bu da demek oluyor ki; GPS ile yerlerini bulabileceğim. | Open Subtitles | مما يعنى بأننا نستطيع تحديد موقعهم عن طريق جهاز التتبع. |
Damon'ın o acıyı görmezden gelmek için elinden geleni yapacağını bildiğimize göre bu da demek oluyor ki onu hiç geri getiremeyebiliriz. | Open Subtitles | وفق معرفتي بـ (دايمُن)، فسيبذل قصارى جهده لتفادي هذا الألم أيّ أنّنا قد لا نتمكّن من إخراجه أبدًا. |
Bu da demek oluyor ki Raynor da dahil ona yakın herkesi öldürebilirlerdi. | Open Subtitles | الذي يَعْني بأنّهم يَقْتلونَ بين كلّ شيطان في دائرتِه الداخليةِ، بضمن ذلك راينر. |
- Nasıl olacak? Bilgisayara bağlı, bu da demek oluyor ki sen onu görüntüleyebilirsin. | Open Subtitles | إنّه متّصل بالكمبيوتر أي بإمكانك الولوج إليه |