Onlar da herkes gibi sırasını bekliyor sanırım. | Open Subtitles | أعتقد بأنهم ينتظرون دورهم مثل كل شخص آخر |
Bunu sana söyleyemiyor, çünkü o da herkes gibi bunun seni uzaklaştıracağını biliyor. | Open Subtitles | هي فقط لا تستطيع قول ذلك لك لأنها مثل كل شخص آخر تعلم بأن هذا الأمر سوف يقودك بعيدا ً عنها |
Marsilya'da herkes Zakii'yi uyuşturucu olayına adını karıştırmadığı için işe ortak ettiğinizi bilir. | Open Subtitles | الجميع في "مرسيليا" يعلم ذلك عندما قمتَ بالبيع لـ(زاشيا) وكان الشرط بدون مخدّرات |
Onlar Londralı. Londra'da herkes küfür eder. | Open Subtitles | إنهم من لندن الجميع في لندن يشتمون |
Ve Aziz John da herkes gibi vaftiz edilmişti... | Open Subtitles | وَكَانَ يُوحَنَّا أَيْضاً يُعَمِّدُ فِي عَيْنِ نُونٍ بِقُرْبِ سَالِيمَ" |
Aziz John da herkes gibi vaftiz edilmişti... | Open Subtitles | 323 وَكَانَ يُوحَنَّا أَيْضاً يُعَمِّدُ فِي عَيْنِ نُونٍ بِقُرْبِ سَالِيمَ" |
Ve lansas'ta, Missouri'de, Oklahoma'da, herkes bizim adımızı duyar! | Open Subtitles | إلى كانسان وميسورى وأوكلاهوما والكل سيعلم أننا مررنا من هذا المكان |
Uyuşturucu ticareti konusunda da herkes bizimle aynı fikirdeydi. | Open Subtitles | والكل وافقوا على كيفية تقسيم تجارة المخدرات |
O da herkes gibi burnunu karıştırıyor. | Open Subtitles | هي تلتقط نفسها مثل كل شخص آخر |
Bu sözü Japonya'da herkes bilir. | Open Subtitles | يعرف الجميع في اليابان هذا المثل |
Viyana'da herkes işin içindedir. Hepimiz sigara ya da bu türden şeyleri satarız. | Open Subtitles | الجميع في (فيينا) كذلك، كلنا نبيع السجائر وما شابه |
Amsterdam'da herkes olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | الجميع في امستردام يؤمنون بهذا . |
Sonra da herkes onu affetti. Ama insanlar böyle değildir. | Open Subtitles | والكل يسامحه ولكن الناس ليسوا هكذا |
Sonra da herkes onu affetti. Ama insanlar böyle değildir. | Open Subtitles | والكل يسامحه ولكن الناس ليسوا هكذا |