Eğer Naziler kazansaydı, gelecek nesiller 2.Dünya Savaşı'nı daha farklı göreceklerdi. | Open Subtitles | لكانت الأجيال المستقبلية تعلمت قصة الحرب العالمية الثانية بطريقة مختلفة تماماً |
Birçok ölüme şahit olmuştum, özellikle salgın hastalıklar yüzünden olan ölümlere ve salgın hastalık sebebiyle olan ölüm biraz daha farklı hissettirir. | TED | وقد رأيت الكثير من الموت، خصوصاً الموت جراء الوبائيات، ولموت الوبائيات شعور مختلف من العادة. |
Fakat, bunu bilmesi ve kabul etmesi bunu eskisinden daha farklı kılıyordu. | Open Subtitles | ولكن واقعا هي عرفت وتقبلت هذه الجزئية مني جعلتها مختلفة عن قبل |
Yıllar önce tanıdığım adamdan daha farklı biri olduğunu göstermeyi istediğini söylemiştin. | Open Subtitles | لقد قلت أنك تحب أن تفكر بنفسك كشخص مختلف عمّا كنت أعرفه منذ سنوات مضت |
Çünkü cazibe yüzyıllar boyunca çok belirli bir anlama sahipti, ve bu kelime düşündüğümüz anlamından çok daha farklı şekillerde kullanıldı. | TED | لأنه ولمدة عقود، كلمة الإبهار كان لها معنى محدد جداً والكلمة تم استخدامها بشكل مختلف عن ما نعتقد أنها فعلياً الآن |
Daha önce işittiğimden çok daha farklı bir müzik vardı. | Open Subtitles | لقد كانت أغنية تختلف عن أي موسيقى أعرفها من قبل |
Filmlerde bu durum biraz daha farklı. | TED | لكن، في الأفلام يبدو الأمر مختلفاً تماماً. |
Artık eve ya yemek yemek ya da maç izlemek için geliyorsun ve konuşurken heyecanlandığını görmek daha farklı. | Open Subtitles | حسناً أنت تأتي إلينا للمنزل كي تأكل فقط وتشاهد اللعبة الأمر مختلف عند رؤيتك تتحدث وأنت متأثر |
(Ses kaydı) Az önce yaptığımız konuşma... acaba internette yazdıkların hakkında daha farklı hissetmeni sağladı mı? | TED | هل المحادثة التى تمت بيننا للتو هل جعلتك تشعر بشكل مختلف عما كتبته على الإنترنت؟ |
Birkaç saat öncesinden daha farklı bir dünyada yaşıyoruz. | Open Subtitles | نحن نعيش في عالم مختلف مما كنا نعيش به قبل عدة ساعات |
Fakat delikler su altında kaldıklarında daha farklı bir şekilde işe yarıyorlar. | Open Subtitles | ولكنّ المسامات ستصبح فعّالة بطريقة مختلفة عندما تنغمر تحت الماء مرة أخرى |
Olaya senden daha farklı bir açıyla yaklaşıyorum, hepsi bu. | Open Subtitles | أنا أقوم بالإستجواب بطريقة مختلفة عنك, هذا كل مافي الأمر |
Her şeyin nasıl gerçekleşeceğini bilseydim... Her şeyi daha farklı yapardım. | Open Subtitles | لو علمت كل ما سيحصل لاحقاً لفعلت كل شيء بطريقة مختلفة |
Hayır, Süpermen daha farklı tipte giriş yapar. | Open Subtitles | لا، طرازات سوبرمان أي نوع مختلف من المدخل. |
Ama yetişkin olmak rüyalarındakinden daha farklı, öyle değil mi? | Open Subtitles | لكن ان تكوني بالغة هو امر مختلف من ان تحلمي بذلك اليس كذلك ؟ |
Ne diyebiliriz? O yüzden ben belki biraz farklı bir bakış açısıyla yaklaşarak bu duruma nasıl daha farklı bir şekilde bakabileceğimizi anlatacağım. | TED | أود أن أعطي وجهة نظر مختلفة عن كيف يمكننا النظر إلى هذه الأمور بطريقة مختلفة بعض الشيء |
Ayrıldığımız zamankinden çok daha farklı bir insanım. | Open Subtitles | أنا رجل مختلف عمّا كنتُ عنه عندما انفصلنا. هذا جيّد. |
Bizim biraz daha farklı bir şeye sahip olduğumuzu düşünmek istiyorum. | Open Subtitles | اود أن اعتقد بأن الذي بيني وبينك مختلف عن بقية زبائنك |
Farklı bir alandaki talep iş değişince daha farklı gibi görünebilir. | Open Subtitles | طلبات من نطاقات مختلفة تبدو بشكل مختلف عندما تقدم بشكل متسلسل |
Diğer erkeklerden daha farklı bir hayat sürdüğümü hep biliyordum. | Open Subtitles | لطالما تيقنت بأني قد عشت حياة تختلف عن حياة الرجال |
Görevde ben bulunsaydım işler çok daha farklı olurdu. | Open Subtitles | لو كنت في المكتب، لكان الأمر مختلفاً. |
Süvariler mektupları bir alsalar her şey daha farklı olurdu. | Open Subtitles | إذا حصلت الشرطة العسكرية على الرسائل سيكون الأمر مختلف |
Biliyorum,bu alıştığından biraz daha farklı ama göreceksin.Aynı derecede güzel. | Open Subtitles | أعرف أنه مختلف عما تعودت عليه لكنك سترى أنه بنفس الجودة نعم هذا ما وعدنا به |
30 saniye öncesinden daha farklı bir dünyada yaşıyoruz. | Open Subtitles | نحن نعيش عن عالم مختلف مما كنا به قبل 30 ثانية |
Araştırmacılar, bütün bu hoş olmayan manşetlerin karşısında geri çekilip seçimleri nasıl daha farklı yapabiliriz diye uzun uzun düşündüler. | TED | حسناً في ظل هذه العناوين الرئيسية السيئة، قام الباحثون بأخذ خطوات وفكروا حول ما يستطيعون فعله بصورة مختلفة للإنتخابات. |
Ve size bu bilgiyi doğrudan verirsem, bu sizin araştırmaya ve parçaları birleştirmeye çalışmanızdan çok daha farklı bir kimlik olur. | TED | وإذا قدمت لكم هذه المعلومات بشكل مباشر، فإنها هويتي ستختلف كل الاختلاف عن هويتي إذا حاولتم معرفتها من خلال أجزاء ومقاطع. |
O zaman, şu andan itibaren daha farklı bakacağımın garantisini verebilirim. | Open Subtitles | حسناً ، أعدك بأن أنظر له بزاوية مختلفة من الآن فصاعداً |
Belki o zaman aşk için daha farklı şeyler hissederdin. | Open Subtitles | ربما عندها كنت ستشعرين على نحو مختلف عن الحب. |