Tamam, yanılıyor olabilirim, ama... çocuklarıyla daha fazla vakit geçirmeli. | Open Subtitles | حسناً, ربما أكون مخطئاً لكن يجب عليه أن يمضى وقت أكثر مع أولاده |
Görevler artık bittiğine göre birlikte daha fazla vakit de geçirebiliriz. | Open Subtitles | أجل, أتعلم ماذا؟ الآن و بعد انتهاء التعهد بإمكاننا قضاء وقت أكثر مع بعضنا |
Ailenle daha fazla vakit geçirmek istediğini söyleyen sensin sanıyordum. | Open Subtitles | وأعتقدأنكالذيقلت .. أنك تريد قضاء المزيد من الوقت مع عائلتك |
Bu bize birlikte daha fazla vakit geçirme şansı verecek. | Open Subtitles | ذلك سيمنحنا فرصة لقضاء مزيداً من الوقت الرائع معاً |
Olay da bu zaten. Birlikte daha fazla vakit geçirebiliriz. | Open Subtitles | هذا ما هدفت إليه ، لكي نمضي وقت أطول سوياً |
olanı takdir etmek için daha fazla vakit harcamalıyız, ve daha fazlası için ne yapmalıyız konusunda daha az vakit harcamalıyız. | TED | حيث يتوجب علينا أن نقضي وقتاً أطول في تقدير ماهو موجود فعلاً ووقت أقل في الحسرة والالم على ما يمكننا القيام به |
-Oğlumla çok daha fazla vakit geçirebilececeğim. | Open Subtitles | الآن أتعرف سأقضي وقتاً أكثر مع طفلي الصغير |
Keşke işyerinde daha fazla vakit harcasaydım. | Open Subtitles | انا فقد كنت اتمنى ان تقضي وقت اكثر في المكتب |
Bizimle, evinde olduğundan daha fazla vakit geçirmeye başlamıştı. | Open Subtitles | و بدأ يقضي وقتا أكثر معنا مما يقضيه في يبته |
Neden onlara, bizim daha az müşterimiz olduğunu o yüzden her birine daha fazla vakit ayırabileceğimizi söylemiyorsunuz. | Open Subtitles | حتى نتمكن من قضاء وقت أكثر مع كل واحد منهم؟ |
Bakın, ben de burada daha fazla vakit geçirmek isterdim. | Open Subtitles | انظري، أحبذ البقاء وقت أكثر هنا ولكنّي أعمل |
İyi tarafından bak. Normal insanlar gibi... daha fazla vakit geçireceğiz. | Open Subtitles | من الجيد أننا سنقضي وقت أكثر معاً كالناس العاديين |
daha fazla vakit kaybetmeyecegim, yarim milyon pound'la ise giriyorum. | Open Subtitles | فلن أضيع المزيد من الوقت سأشارك بمبلغ نصف مليون باوند |
Çocuklar hafta boyunca benim evimde daha fazla vakit geçirse nasıl olur? | Open Subtitles | ماذا لو قضى الولدين, آه, المزيد من الوقت في بيتي خلال الأسبوع؟ |
Bu ıvır zıvır işlerle daha fazla vakit kaybedemem. | Open Subtitles | لا يمكن أن أضيع المزيد من الوقت على هذه السخافات |
Gelin hadi, daha fazla vakit kaybetmeyelim. | Open Subtitles | هيا، هيا، دعونا لا نضيعُ مزيداً من الوقت |
Neden onunla daha fazla vakit geçirmediği anlamıyormuş değil mi? | Open Subtitles | هو لا يفهم لماذا أنا لا أقضي مزيداً من الوقت معه |
Bunu yaparken aklım hep başka yerde olursa, evde çocuklarımla daha fazla vakit geçirmemin bana ne faydası olur? | TED | فما الجيد في قضاء وقت أطول مع أطفالي في البيت إذا كان عقلي دائما في مكان آخر بينما أنا بينهم؟ |
Belki eski erkek arkadaşınla daha fazla vakit geçirmeni istemiştir. | Open Subtitles | ربما أراد أن تكون قادرة على قضاء وقت أطول مع خليلك الآخر |
ama yarın gidiyorsun. Seninle daha fazla vakit geçirmeyi istiyorum. | Open Subtitles | لكنك ستغادرين غداً أريد أن أقضي وقتاً أطول معك |
çünkü artık ailenle çok daha fazla vakit geçireceksin ve arkadaşların çok daha az. | Open Subtitles | لكن سيتغير هذا لأنكِ ستمضين وقتاً أكثر مع أسرتكِ وأقل مع صديقاتكِ |
Davranışlarına bakılırsa babamın seninle daha fazla vakit geçirmek istememesine şaşırdım. | Open Subtitles | بالنظر الى سلوكياتك لست متفاجئة ان ابي لا يريد ان يمضي معك وقت اكثر |
Bizimle, evinde olduğundan daha fazla vakit geçirmeye başlamıştı. | Open Subtitles | و بدأ يقضي وقتا أكثر معنا مما يقضيه في يبته |
En iyi çalışanlarımızla daha fazla vakit geçirmeliyim. | Open Subtitles | يجب علي ان أقضي بعض الوقت مع موظفينا الممتازين |
Oğlunla daha fazla vakit geçirmek isteyen sendin. | Open Subtitles | أنت من أراد قضاء وقت أكبر مع ابنك |