Babamın Sezar'ın ordusundan daha güçlü bir tabur avukatı var. | Open Subtitles | أبي لديه جيش من المحامين أقوى من جيش القيصر نفسه |
Baksana moruk. Burada bu şeyden daha güçlü bir içecek var mı? | Open Subtitles | أيها الـجَد , هل هناك أى شىء أقوى من هذا لنشربه ؟ |
Bir çocukla annesi arasında daha güçlü bir bağ yok. | Open Subtitles | لايوجد هناك رابطة أقوى من تلك التى بين الأم وطفلها |
Tabi ki bir gün, esrarlı gelecekte, dansçıları etkili konuşma araçları haline dönüştürerek, PowerPoint'ten bile daha güçlü bir ikna teknolojisi icat edilebilir. | TED | بالطبع يوماً ما، في المستقبل البعيد، تقنيه الاقناع حتى اقوى من عروض الباوربوينت سوف تخترع، مما سيجعل الراقصين غير ضروريين لها كأدوات للبلاغة. |
Tamam, kendilerinden daha güçlü bir komşuyla uzun dönemli anlaşmazlık. | Open Subtitles | حسنا ، إذا صراعات طويلة الأمد مع جار أكثر قوة |
daha güçlü bir hatırlatma istiyorsan söylemen yeter, tamam mı? | Open Subtitles | وإن كنتِ تريدين شيئاً أقوى من هذا لتذكيركِ، فأخبريني، اتفقنا؟ |
daha güçlü bir hatırlatma istiyorsan söylemen yeter, tamam mı? | Open Subtitles | وإن كنتِ تريدين شيئاً أقوى من هذا لتذكيركِ، فأخبريني، اتفقنا؟ |
Hayattan daha güçlü bir büyü yoktur ve hayat aşktır. | Open Subtitles | سحرٌ في العالم أقوى من الحياة, و الحياة هي الحب |
Sadece yeşil biberden daha güçlü bir şeye ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحن فقط بحاجة الى شيء أقوى من الفلفل الحار الأخضر. |
Bunu yapıyor olmam gerektiğini biliyor olmaktan daha güçlü bir şey yok. Çünkü korkmuyorsun, hayatını yaşamaya devam ediyorsun | TED | ليس هنالك شيء أقوى من ذلك وهو أن تعرف بأنك قصدت هذا وذلك لأنك لم تعد خائفاً ، واستمرت حياتك |
Fakat bir siyasetçinin yasa tasarısından, aday birinin platformundan, düşünce kuruluşlarının politik beyanından daha güçlü bir şeyimiz var. | TED | ولكننا نملك شيئاً أقوى من أي قانون سياسي، أي برنامج ترشيحي، وأي بيان سياسة مؤسسة الفكر. |
Ve ben tamamen birbirinden farklı öğeleri birleştiren bir motifin daha güçlü bir etkisi olur mu bilmiyorum. | TED | ولست أدري إذا كان هنالك نوع أقوى من التأثير من النمط وطريقتها في توحيد العناصر المتفاوتة |
Sanırım çaydan daha güçlü bir şey almalıyım. Nasıl olmuş? | Open Subtitles | أعتقد أننى فى حاجة إلى شىء أقوى من الشاى كيف حدث هذا ؟ |
Üçlünün gücünden daha güçlü bir şey olmadığına emin misiniz? | Open Subtitles | هل أنت متأكدة أنه لا شيء أقوى من قوة الثلاث ؟ |
Ama bilim bize sabundan gliserini ayırıp onu, baruttan 13 kat daha güçlü bir maddeye dönüştürmeyi öğretti. | Open Subtitles | ولكن العلم يرينا كيف نستخرج منها الجليسرين وتحويله إلى مادة اقوى من البارود بثلاثين مرة |
Buradaki basınca dayanmak için daha güçlü bir araca ihtiyacınız var. | Open Subtitles | لتحمل الضغط هنا فأنت بحاجه لغواصة أكثر قوة |
Nereden bilebilirdim o öldürücü son günlerde kıskançlıktan daha kara ve aşktan daha güçlü bir kuvvetin ele geçirmeye başladığını Satine'i? | Open Subtitles | لم أكن أعرف أن ... ... هناك قوة أكثر حقداً من الغيرة ... ... وأقوى من الحب |
Neyse, demek siz de aynı kokuları aldınız ama bunlardan daha güçlü bir koku varsa o da intikam kokusudur | Open Subtitles | يمكنكم أن تشموا ذلك أيضاً لكن الرائحة الأكثر وضوحاً هي رائحة الحقيقة |
Bazı insanların kas yıkımına karşı daha güçlü bir bağışıklık tepkisi vardır ve zarar görmüş kas liflerini daha iyi iyileştirip yenilerler, kas geliştirme potansiyelleri de artar. | TED | يملك بعض الأشخاص ردات فعل مناعيّة أكثر قوّة تجاه التلف العضلي، ولديهم قدرة أفضل على ترميم و تجديد الألياف العضلية التالفة، مما يزيد في إمكانيّة بناء عضلاتهم. |
Sanırım bu sefer sana daha güçlü bir doz vermeliyiz Angel. | Open Subtitles | اللعينة أعتقد جرعة أقوى هذه المرة ، ملاكى |
Uluslarımızın, dostluktan daha güçlü bir bağ ile birleşmesi, iki tarafın da yararına olur görüşündeyim. | Open Subtitles | من مصلحتنا المشتركه أن تتحد أمتينا برباط أقوي من الصداقه |
Sonra da onlarınkinden daha güçlü bir masala ihtiyacınız olacak. | Open Subtitles | ثمّ سوف تحتاج لقصة جديدة أقوى من التي لديهم |