Böyle belirsiz bir dava için gecemi gündüzümü harcamak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد العمل في نوبات ليل نهار من أجل قضية غير مؤكدة |
Ama katılımınız dava için çok önemli olacaktır. | Open Subtitles | ولكن مشاركتك ستكون ذات أهمية بالنسبة للقضية |
Kaçak bir cüce olsun ya da olmasın bir daha asla bir dava için üçüncü kat camından atlamayacağım. | Open Subtitles | لكن عفريت مارق ام لا هذه اخر مرة سأقفز من نافذة الطابق الثالث من أجل القضية. |
Bu dava için feda ettiklerinle beni bile etkiledin... ben ki hiçbir şeyden etkilenmem. | Open Subtitles | لقد ألهمتني الكثير بالمجهود الضخم الذي أعطيته لهذه القضية وأنا الذي لا يستطيع شيء أن يلهمني |
Evet, bizim profesörün üzerinde çalıştırdığı bir dava için gidiyoruz. | Open Subtitles | أجل ، هذا من أجل قضية الحقوق التي طلب منا أستاذ الجامعة العمل عليها |
Buraya bir dava için geldik senin karanlık apış aranın gizemini çözmeye değil. | Open Subtitles | نحن هنا من أجل قضية وهو لا يحلّ لغز أفعالك المشينة |
Jessica tek bir dava için bütün isteklerimizi kabul etti. | Open Subtitles | جاسيكا وافقت على أي شيء نريده من أجل قضية واحدة فقط |
dava için önemli olmadığını kendin söyledin. | Open Subtitles | انه ليس مهما للقضية حسنا لدينا ما يكفى من العمل الحقيقى هنا |
dava için önemli olmadığını söylemiştiniz ama onu bulma zorunluluğu hissediyorsunuz. | Open Subtitles | كنت تقول انه ليس مهما للقضية لكنك ما زلت تشعر أنك مضطر لإيجاده لماذا؟ |
Eminim dava için en iyisini yapmaya çalışıyordur. | Open Subtitles | أنا على يقين بأنه يقوم بما يظنه الأنسب للقضية |
dava için hepimizi birleştirdi. | Open Subtitles | وأبعد من ذلك، ليجعلنا نتشارك سويًا من أجل القضية. |
Bu dava için ölecek adamlara, kadınlara ihtiyacım var. | Open Subtitles | أحتاج الرجال و النساء الذين سوف يموتون من أجل القضية |
Carter'ın dava için en iyisini yaptığını biliyorsun. | Open Subtitles | تعرفي، هو فقط يعمل ما هو الأفضل لهذه القضية. |
dava için özellikle seni istedi. | Open Subtitles | لقد طلبك بالتحديد للعمل على القضيّة. |
CNRI dönemindeki Rico davan seni bu dava için biçilmiş kaftan yapıyor. | Open Subtitles | المدّة التي أمضيتها بالعمل في مركز البحوث تجعلك مثاليّة للقضيّة. |
Böylesine ufak bir dava için yedi yıl çok uzun bir zaman. | Open Subtitles | سبع سنوات هي فترة طويلة من الزمن لقضية صغيرة كان لديك هناك. |
Bir dava için San Diego'ya gitmem gerek. | Open Subtitles | يجب علي الذهاب إلى سان د يغوا لأجل قضية. |
dava için gelmedim. | Open Subtitles | لم احضر هنا لاجل القضية |
Hiç kimsenin çözmeyecegi bir dava için niye bir gece daha harcadin anlamiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أفهم لما أضعت ليلة أخرى على قضية لن يحُلها أحد أبداً |
Bu dava için yarım bir yıl harcadık, ama o aniden ortadan kayboldu. | Open Subtitles | قضينا سنة ونصف على القضية لكنه اختفى، كأنه تبخر بالهواء |
dava için burada değilim. | Open Subtitles | نعم , أنا لست هنا من اجل القضية |
Hayır, o bulduğu Althea Sanderson adına açılmış bir dava için onu aldığımızı sanıyor. | Open Subtitles | لا ، انه يعتقد اننا نريد جزء من قضية وجدها تحت اسم ألثيا ساندرسن |