| Bu mağaranın yapısı fazla dayanamayacak. | Open Subtitles | بكلّ المنافذ الحرارة المائية في القِوام، فإنّ السلامة البنيويّة لهذا الكهف لن تصمد لفترة طويلة. |
| Elektrik kesilirse,jeneratörün çok dayanamayacak kadar eski olduğunu duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت أحد المُسعفين يقول أن المولّدات الإحتياطية لن تصمد كثيراً، إذا لم ترجع الطاقة |
| Bir acil müdahale çalışanından duyduğuma göre elektrikler giderse yedek jeneratörler buna dayanamayacak kadar eski olabilirlermiş. | Open Subtitles | -ستصبح أسوأ لقد سمعت أحد المُسعفين يقول أن المولّدات الإحتياطية لن تصمد كثيراً، إذا لم ترجع الطاقة |
| Olamaz. Çocuklar, piller fazla dayanamayacak. | Open Subtitles | تباً يا رفاق، البطارية لن تدوم لوقت أطول |
| Belki ona sen imzalatmadın ama ne zaman imzaladığını biliyorum ve bu pek dayanamayacak. | Open Subtitles | حسنٌ، ربّا لم تدفعيه لتوقيع أيّ شيء لكنّي أعرف متى وقّعها، وأنّها لن تدوم |
| Bu sefer hapse dayanamayacak, Maud. | Open Subtitles | إنها لن تدوم هذا المرة في السجن، مود |
| Burada pek dayanamayacak. An meselesi. | Open Subtitles | لن تصمد كثيرًا هنا، إنها مسألة وقت فحسب |
| - Kapı daha fazla dayanamayacak. | Open Subtitles | البوابة لن تصمد لوقتٍ أطول |
| Darlene dayanamayacak! | Open Subtitles | (دارلين) لن تصمد! |
| dayanamayacak, göreceksin. | Open Subtitles | انها لن تدوم ستتأكد من ذلك |
| dayanamayacak, göreceksin. | Open Subtitles | انها لن تدوم ستتأكد من ذلك |