Ama aynı değişimler, önceden gelen değişimlerden çok da farklı olmuyor. | Open Subtitles | و لكن التغييرات لا تكون مختلفة عن التغييرات التي حصلت سابقاً |
Yani yapmayı başardığımız bütün değişimler ve gelişimler ekonomide ölçülebilir sonuçlar beraberinde getirdi. | TED | لذا كانت جميع التغييرات والاصلاحات التي قدرنا على صنعها قد أظهرت النتائج الممكن قياسها في الاقتصاد. |
İlk felaket ayından sonra değişimler azar azar gelmeye başlardı. | TED | بعد مضي أول شهرٍ كارثي، ستحدث التغيرات على نحوٍ تدريجي. |
Ben de büyük değişimler geçirdim. Bu helikopteri uçurduğuma inanabiliyor musun? | Open Subtitles | حدثت لي بعض التغيرات أيضاً، هل تصدق أنني أطير بهذه المروحية؟ |
Ama benim açımdan bakarsak başka değişimler da yok değil. | Open Subtitles | لكن حدثت تغييرات أخرى كذلك من وجهتي نظري على الأقل |
2013 yılında, meslektaşlarımla birlikte CRISPR teknolojisini kullanarak insan hücrelerinde bazı değişimler yaptık. | TED | في عام 2013، أجريت أنا وزملائي تغييرات على خلية بشرية باستخدام أداة ربما سمعتم عنها تدعى كريسبر. |
Bu tip hormonal değişimler ayrıca ruh hâlindeki dalgalanmalar ile de ilgilidir. | TED | هذه الفترات من التغيّرات الهرمونية هي أيضًا مرتبطة بالتقلبات المزاجية. |
Bu zamanlardaki değişimler bizi eşit ölçüde etkileyemeyecek. | TED | التغييرات في الوقت الحالي لن تطالنا جميعا بنسبة متكافئة. |
Daha iyiye yönelik büyük değişimler, bugünlerde daha uzun yaşamaktan, ihtiyarlıktaki daha iyi sağlık durumundan ve daha iyi dinlenme fırsatlardan hoşlanmamızı içeriyor. | TED | التغييرات الكبيرة نحو الأفضل تتضمن حقيقة أننا نتمتع اليوم بعمر أطول، وحالة صحية أفضل في عمرنا المتقدم، وفرص أفضل كثيرا للترويح عن النفس. |
Asla düzeltemeyeceğimiz bir değişimler sarmalı oluştururuz. | Open Subtitles | فيمكننا إحداث سلسلة من التغييرات التي لا يمكننا إصلاحها |
Kişinin ölümünden sonra kanda oluşan değişimler, gözler içerisinde çok daha yavaş olur. | Open Subtitles | التغييرات التي تَحْدثُ في الدمِّ بعد الموتِ، إحدثْ ببطئ أكثرَ في الزجاجيينِ. |
Bu değişimler bilinmemesine rağmen, değişim bekleniyordu. | TED | فإنه من المتوقع أن يتغير، حتى وإن لم تكن تلك التغيرات معروفة. |
İşte, birlikte gelen demografik değişimler çok ilham verici. | TED | ولاحظوا كيف أن التغيرات الديموغرافية الحاصلة مع التغيير، ملهمة جداً. |
Ve günümüzde şehirlerdeki en önemli değişimler bu açık alanlarda gerçekleşiyor. | TED | واليوم، فإن معظم التغيرات التحويلية في المدن تحدث في هذه الأماكن العامة. |
Genetik kodda çok küçük değişikler yapabilir ve çok farklı değişimler elde edebilirsiniz, birkaç harfle bile. | TED | يمكنك عمل تغييرات بسيطه في رمز الجين والحصول علي نتيجه مختلفه جدا حتي بإستخدام نفس الصف من الرموز. |
Detektif Morrow, bir daha psikolojik değişimler göstermedi. | Open Subtitles | غدّ مخبر ما تظاهر أيّ تغييرات فسلجية أخرى. |
Aritmi, kas seğirmeleri ve evet ruhsal değişimler. | Open Subtitles | لانظمية بالقلب ارتعاش بالعضلات و نعم تغييرات عقلية |
Bu mevsimlik değişimler birkaç özel bölgede yeryüzündeki en dehşetli vahşi yaşam manzarasını oluşturuyor. | Open Subtitles | ،وفي بعض الأماكن الخاصّة هذه التغيّرات الموسميّة تخلق إحدى أعظم مشاهد الطبيعة على الأرض |
On bin ila yüz binlerce yıllık sürelerde meydana gelen Dünya'nın yörüngesindeki küçük değişimler güneş ışığının Dünya'daki dağılımını değiştiriyor. | TED | تغيرات بسيطة في مدار الأرض تحدث على مدى العشرات إلى مئات الآلاف من السنين تغير توزيع ضوء الشمس على الأرض. |
bu tarz hızlı değişimler normal değil. | Open Subtitles | تغيّرات الأحوال الشخصية هذه ليست أمراً طبيعياً |
Fakat aslında küçük hafif akımlarını ayarlamak için sürekli değişimler yapıyor. | Open Subtitles | ولكن في الحقيقة, يتوجب عليه القيام بتغيرات مستمرة لكي يعدل التيارات الهوائية الخفيف. |
Gen X ve Millennials'taki demografik ve psikografik değişimler onları LAT'a dönüştürdü Lüks-Ağırlıklı-Tüketicilere. | Open Subtitles | التحولات الديموغرافية والبيانات النفسية في الجيل بعد الحرب والجيل الألفي حولهم إلي م.ت.ر |
Bu değişimler Terrigen kristalleri ile etkinleştirilebilir. | Open Subtitles | تلك التعديلات يمكن تفعيلها عن طريق بلورات التحول. |