Bunu değiştirebilecek tek şey hâlâ seninle birlikte olma şansı olduğunu bilmesi olurdu. | Open Subtitles | والشيء الوحيد الذي قد يغير ذلك هو إن علم بأن لديه فرصة معكِ. |
Ve tabii ki bu eğer yaratırsak çok daha iyi olabilecek ve yaşam şeklini değiştirebilecek bir şeye sadece bir bakış. | TED | وطبعا هذه لمحة فقط عن شيء يمكن أن يكون أحسن بكثير إن قمنا فقط بإنشائه، وهذا يغير طريقة العيش. |
Kaptan, durun! Bende fikrinizi değiştirebilecek bir şeyler var! | Open Subtitles | انتظر أيها القبطان، لدي هنا شيء قد يغير رأيك |
Sanırım seni bu durumu değiştirebilecek kadar çok severim sanmışım. | Open Subtitles | أظننيفقط.. اعتقدت أنه يُمكنني أن أحبك بما يكفي لتغيير الأمور |
İyi yetişmiş bir örgütleyici 100 arkadaşının davranışını değiştirebilecek güçte. | TED | مشاركة واحدة مدربة جيدًا لديها القوة لتغيير سلوك 100 من أصدقائها. |
Kader bu ya bir gece ay onu, vadinin büyüsünü sonsuza dek değiştirebilecek olağanüstü, bir yetenekle kutsadı. | Open Subtitles | وفي ليلة حاسمة منحها القمر هبة استثنائية الذي من شأنه أن يغيّر سحر الوادي للأبد |
Ve şimdi pek çok insanın hayatını değiştirebilecek üç yeni icat hakkında kısaca konuşmak istiyorum. | TED | وأود التحدث باختصار شديد عن ثلاثة اختراعات جديدة التي ستغير حياة الكثير من الناس |
Şimdi sizi algınızı değiştirebilecek birkaç büyük soru ile baş başa bıraksam, ve benim terörist grubumun bizim harekete geçebilmemiz için, sizi yeteri kadar öfkelendirmesi gerekli olduğunu söylesem, hangi düşünce ve tepkilerin ortaya çıkacağını kim bilebilir? | TED | إذا كان لي أن أترككم مع بعض الأسئلة الكبيرة التي هنا التي قد تغير نظره الشخص، ومن يدري ماهي الافكار والردود التي ستنتج منها، لكن هل أنا شخصيا ومجموعتي الارهابيه نحتاج لنفجر انفسنا حتى تصل لكم فكرتنا |
Belki de hayatını değiştirebilecek bir karar vermeden önce bunu anlaman için sana bir şans vermek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أعطيك الفرصة لتفهم هذا قبل أن تتخذ قراراً الذي قد يغير حياتك للأبد |
Yani, dünyayı değiştirebilecek bir şey için riske girmeye hazırım. | Open Subtitles | أقصد أني مستعد لتلقي رصاصة من أجل شيء قد يغير العالم |
Burada dünyamızı sonsuza dek değiştirebilecek bir şey oldu. | Open Subtitles | حدث هنا شيء ما في هذا الوقت من شأنه أن يغير وجه العالم إلى الأبد. |
.. çok boyutlu harikalar diyarına ve çoklu evrenlere... .. evrenin en küçük yerinden, fiziği değiştirebilecek şeylerin bulunduğu yere götürüyor. | Open Subtitles | عبر أرض العجائب للأبعاد الإضافية والأكوان المتعدة نزولاً إلى المكان الأصغر في الكون مكان يمكنه أن يغير وجه العلم |
Bu bütün hayatımızı değiştirebilecek miktarda bir para. | Open Subtitles | أعني هذا القدر من المال هو ما يمكنه أن يغير من شكل حياتنا كلياً |
Yani sırf beni kovada bıraktığını büyükannem öğrenmesin diye geleceğimi değiştirebilecek bir şeyi yapmamalıyım. | Open Subtitles | لذا يُفترض ألا أقوم بأمر قد يغير مستقبلي لأنك لا تريدين أن تعرف جدتي أنك تركتني في دلو. |
Ve eğer bir şeyleri değiştirebilecek bir plan ortaya koyacak olsanız, İnsanlar sizi "radikal" ilan ediyorlar. | TED | و إن جئت بخطة عمل لتغيير الوضعية، يعتبرك الناس راديكاليا. |
Önümüzdeki tahmini değiştirebilecek ne yapabiliriz? | TED | ما الذي يمكننا القيام به لتغيير هذه التوقعات البيئية التي أمامنا؟ |
Elektrometre'nin kapasitesini değiştirebilecek bir şeyler geliyor mu aklına? | Open Subtitles | هل تعتقد يمكن أن يحدث أي شيء لتغيير قدرة الكهربية؟ |
Bu ikili ittifak dünyayı değiştirebilecek kuvvetteler. | TED | ذلك هو التحالف الذي يغيّر العالم. |
Hayatını değiştirebilecek bir hata? | Open Subtitles | أو واحد ضخم يمكنه أن يغيّر حياتك؟ |
Hayatımızı tamamen değiştirebilecek bir araştırma yapıyordum. | Open Subtitles | لقد اجريت القليل من الأبحاث التي ستغير حياتنا للأبد |
Hayatını değiştirebilecek bir fırsatı kaçırmaktan daha kötü hiçbir şey olamaz. | Open Subtitles | أعرف لا يوجد شئ أسوأ من تفويت فرصة قد تغيّر حياتك |
Gün boyunca hayatınızı değiştirebilecek, dünyayı değiştirebilecek ya da ruh halinizi değiştirebilecek fikirler aklınıza geliyor. Peki siz onlarla ne yapıyorsunuz? | TED | تملك طوال اليوم أفكارا يمكنها أن تغير حياتك، يمكن أن تغير العالم، يمكن أن تغير الطريقة التي تشعر بها، وماذا تفعل بهم؟ لا شيء! |
şu ana dek hiç kimsenin söylememiş olduğu birşey... bu durumu değiştirebilecek birşey. | Open Subtitles | " شيء لم يسبق لأحد ان قاله من قبل في تاريخ العالم " " شيء ربما ينجح في تغيير هذا ؟ " |