ويكيبيديا

    "değil ve" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • وليس
        
    • ولا
        
    • ليس إلهاً ولن
        
    • ليس والدي وأبدا
        
    Cevap değil ve değil, çünkü hikâyenin sadece bir kısmı. TED إنه ليس الحل، وليس كذلك لأنه جزء فقط من القصة.
    Bu iyi bir şey değil ve verimsiz yanmadan kaynaklanıyor, yanmanın kendisinden değil. TED إنه ليس شئ جيد، وأنه من الإحتراق غير الفعال، وليس من الإحتراق نفسه.
    Yemekler reklamlardaki gibi değil ve yastığımda da nane şekeri yoktu. Open Subtitles الطعام ليس كما يظهر في الاعلانات وليس هناك نعناع في مخدتي
    Sen, uh, eldivenlerini giymemişsin, parmakların tetikte değil, ve namluda mermi de yok. Open Subtitles لا ترتدي القفازات وأصابعك ليست على الضاغط ولا يوجد رصاص في مشط الذخيرة
    Hiç komik değil. Ve biz telsizde konuşurken sen ses çıkaramazsın. Otur oraya. Open Subtitles هذا ليس مضحكاً ولا تتحدث بينما نحن نتحدث بالراديو ، والآن اجلس بالخلف
    Defalarca söylediğim gibi, o karşıma almaktansa kullanmayı tercih ettiğim kılıç ama imanlı biri değil ve asla olmayacak. Open Subtitles لقد قلتُ مرات عديدة بسيفه سيكون مُفضلاً بدلا من وجهه لكنه ليس إلهاً ولن يكون أبدا
    Carol benim annem, ama Henry benim babam değil ve hiç olmadı. Open Subtitles كارول والدتي، لكن هنري ليس والدي وأبدا كان.
    öncelikle,o bir tayt, küloylu çorap değil, ve kostümün bir parçası. Open Subtitles هذا فيزون ، وليس بنطال داخلي ضيق وهو جزء من زيّك
    Tezkerem üzerimde değil ve rüşvet verecek param da yok. Open Subtitles لم يكن لديك تصريح لي وليس لدي أي أموال الرشوة.
    Eğer minnettar iseniz, yeterlilik duygusuyla hareket edersiniz, kıtlık duygusuyla değil, ve o zaman paylaşmak istersiniz. TED إن كنت شاكرا، ستعيش بمعنى الاكتفاء وليس بمعنى النقص و الحاجة. وستكون لديك الرغبة في المشاركة.
    Yani hepsi değil ve bana nefret mesajı gönderenler de ama şaşırırsınız. TED أعني، ليست كلهم وليس أؤلئك الذين يرسلون لي رسائل كُره لكن ستكون متفاجئ.
    Temas kurulan kabilelere teknoloji sağlayın, temas kurulmayanlara değil ve kültürlerine saygılı olun. TED علينا أن نقدم التكنولوجيا للقبائل المعروفة وليس إلى غير المعروفة آخذين ثقافتهم بعين الاعتبار.
    Ve geri kalan teknoloji dünyası bundan daha iyi değil ve bunu kabul de ediyorlar fakat bununla ilgili ne yaptıklarından pek emin değilim. TED وليس العالم التقني أفضل من ذلك بكثير وهم يعترفون بهذا ولكني حقا لا أعرف ماالذي يفعلونه بشأنه.
    Eşimin kız kardeşi düşündüğüm kadar hoş değil ve gitar çalamıyorum. Open Subtitles وشقيقة زوجتي ليست لطيفة كما حسبتها، ولا أجيد العزف على القيثارة
    Kız arkadaşım boş değil ve başka randevu da istemiyorum. Open Subtitles صديقتى مشغولة .. ولا أستطيع الذهاب فى ميعاد غرامى آخر
    Kız arkadaşım boş değil ve başka randevu da istemiyorum. Open Subtitles صديقتى مشغولة .. ولا أستطيع الذهاب فى ميعاد غرامى آخر
    Bu gerçekten berbattı, ve,hayır, bu bir bahane değil ve ben biliyorum. Open Subtitles لقد كنت في لحظات من الإضطراب ولا, هذا ليس عذرا وأعلم ذلك
    Bak, ortakların gelmeden önce... Önemli bir şey değil ve endişelenmeni istemiyorum... Open Subtitles انظر، قبل أن يظهر شركائك ليس بالأمر بالجلل، ولا أريدك أن تقلق
    Defalarca söylediğim gibi, o karşıma almaktansa kullanmayı tercih ettiğim kılıç ama imanlı biri değil ve asla olmayacak. Open Subtitles لقد قلتُ مرات عديدة بسيفه سيكون مُفضلاً بدلا من وجهه لكنه ليس إلهاً ولن يكون أبدا
    Ama Henry değil ve hiç olmadı. Open Subtitles لكن (هنري) ليس والدي وأبدا لم يكن.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد