El değmemiş genç bakire, şirin, körpe ve taze, | Open Subtitles | الشباب في مهدها عذراء ، عادلة ، والطازجة ، والحلو ، |
Gözlemlerime göre bu adam yemek seçiyor, yükseklik korkusu var ve eline kadın eli değmemiş. | Open Subtitles | هممم ملاحظاتي تَستنتجُ هذا الرجلِ آكلُ صعب الإرضاءُ . يخاف من المرتفعاتِ . -وما زالَ عذراء. |
Onu kollarına aldı, gizli derinliklerini keşfetti ve el değmemiş incisini buldu. | Open Subtitles | أخذها بين ذراعيه.. ينشد أعماقها الحميمة.. و أحس أنها كاللؤلؤة العذراء |
Beni, ...el değmemiş sayfalarına yazacağın tertemiz bir defter olarak düşün. | Open Subtitles | اعتبرني كتاباً مفتوحاً، تسطر أنت صفحاته العذراء. |
Bedevi rehber, O' na ve arkadaşı Ebu Bekir' e öncülük edip haziran sıcağında, çölün insan ayağı değmemiş bölgelerinde kaçmalarını sağladı. | Open Subtitles | الدليل البدوى قاده هو و رفيقه أبو بكر فى رحلة هروبهم فى طرق غير مؤهولة فى الصحراء وفى حرارة أيام شهر يونيو |
Ne yazık ki bu el değmemiş cilt onu ideal bir donör adayı yapıyor. | Open Subtitles | لسوء الحظ تلك البشرة النقية تجعلها متبرعا مثاليا |
Okavango Deltası, uzaydan görülebilen ve Afrika'nın en büyük, el değmemiş, sulak vahşi arazisidir. | TED | يمكن رؤيتها من الفضاء، دلتا أوكافانجو أكبر البراري الرطبة التي لم تتأثر بمرور الزمن في أفريقيا. |
Her zaman günlerini huzur içinde geçirecek... el değmemiş, bozulmamış bir yer istediğini söylerdin. | Open Subtitles | لقد أخبرتيني دوماً أنكِ لطالما أردتِ مكاناً أصيلاً غير مُشوش لم يتم العبث به لتقضي به آخر أيام حياتك في سلام |
Orada öylece el değmemiş şekilde boş boş duruyor. | Open Subtitles | إنها قابعة هناك فحسب, شاغرة و لم يمسها أحد, |
Ben en son bir kadınla beraber olduğumda, sen daha el değmemiş bakireydin. | Open Subtitles | ولم أكن مع إمرأة منذ أن كنتى عذراء |
El değmemiş bir bakireydim. | Open Subtitles | كنت عذراء, لم يلمسني رجل من قبل |
Oh Tabi, tamamen el değmemiş. Ama sen değilsin... | Open Subtitles | يا نعم ، عذراء صافية بل انتِ لا |
Seni kocabaşlardan biri için el değmemiş istiyorlar. | Open Subtitles | إنهم يريدونك عذراء من أجل رجل مهم |
Gittikçe daha uzaklara, el değmemiş topraklara, sömürmesi zorlaşan bölgelere uzanıyoruz. | Open Subtitles | اننا ننظر بعيدا جدا حيث الأراضي العذراء في المناطق اللتي تزداد صعوبة استغلالها |
Gerçekten el değmemiş bir kaç yer kaldı ve hiçbiri burası kadar görkemli değil. | Open Subtitles | لم يبق إلا القليل من الأراضي العذراء و لم يبق ما يماثل هذه في عظمتها |
Gerçekten el değmemiş bir kaç yer kaldı ve hiçbiri burası kadar görkemli değil. | Open Subtitles | لم يبق إلا القليل من الأراضي العذراء و لم يبق ما يماثل هذه في عظمتها |
Dik, kayalık bir yol karşına çıkıyor ve sonra birden düzleşiyor ve karşına o güzel, el değmemiş göl çıkıyor. | Open Subtitles | تتسلقين هذا المسار الصخري الوعر، ثم فجأة تنخفض الارض وتضهرُ هذهِ البحيرة العذراء |
Bu adımla birlikte el değmemiş yeni bir gezegene gitmek için dünyadan ayrılıyorum. | Open Subtitles | بهذه الخطوة، أترك الأرض. منتقاـا إلى كوكب جديد بكر. |
Burası hiç el değmemiş. | Open Subtitles | إنها... إنها بكر لم تمس |
Bu resimler ile yapmak istediğimiz şey; eğer hayatımızda bir dengeye sahip olmak istiyorsak, yeryüzünün el değmemiş yerleri ve gezegende neleri elde tutmamız gerektiği ile alakalı bir tartışma meydana getirmekti. | TED | وما أردناه من تلك الصور هو إنشاء نقاش حول ما لدينا من الطبيعة النقية وما يجب علينا أن نبقيه في هذه الطبيعة إن أردنا أن نعيش ، للحصول على بعض الإتزان في حياتنا |
Bu makine buraya el değmemiş dönmeli, anladın mı? El değmemiş. | Open Subtitles | يجب استرجاع هذه الالة بحالتها النقية |
Yabani, el değmemiş doğa, onun kendisini evinde hissettiği gerçek yerdi. | Open Subtitles | .و لم يكن يشعر بالإنتماء الحقيقي سوى في البراري |
Burası el değmemiş nadir bölgelerden biri. | Open Subtitles | إنها واحدة من آخر البراري الواسعة |
Her zaman günlerini huzur içinde geçirecek... el değmemiş, bozulmamış bir yer istediğini söylerdin. | Open Subtitles | لقد أخبرتيني دوماً أنكِ لطالما أردتِ مكاناً أصيلاً غير مُشوش لم يتم العبث به لتقضي به آخر أيام حياتك في سلام |
2015 yılında, Mayıs'ın ortalarında, aktif mayın tarlaları üzerinden kimsenin farketmediği Cuito nehrinin kaynak gölüne -- bu dünya dışı yere geçit sağladık; çok eski, el değmemiş vahşi doğaya. | TED | وفي منتصف ماي في عام 2015، قمنا بدور الريادة في دخول حقول الألغام النشطة لبحيرة المنبع غير الموثقة لنهر كويتو... هذا العالم الآخر؛ الحياة البرية القديمة التي لم يمسها أحد. |