ويكيبيديا

    "de değil" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • وليس
        
    • لا على
        
    • و ليس
        
    • وليست
        
    • ليست
        
    • ليس على
        
    • ولا حتى
        
    • كلا على
        
    • لا هذا ولا
        
    • وهذا ليس
        
    • ليس مع
        
    • وهو ليس
        
    • ولا هو
        
    • هو ليس في
        
    • إنه ليس في
        
    Bazen dediğim 'Bu iyi bir şey' gibiler de değil. Open Subtitles وليس ذلك مثل بعض الاحيان عندما اقول انه شئ جيد
    Evet, akım oyun hamurundan geçmek istiyor, LED'de değil. TED نعم .. ان التيار الكهربائي يمر عبر الصلصال .. وليس من خلال الصمام
    Hiç de değil. Eğer kapıya kadar götürmeniz sorun olmazsa. Open Subtitles لا على الإطلاق اذا لم يكن لديك مانع افتح الباب
    - Kendine iyi bak. Orası tehlikelidir. - Kuzeydeki Sanaa'dayım*, Aden'de* değil. Open Subtitles إعتني بنفسك.الوضع خطير هناك إنها سانا في الجنوب و ليس في أدين
    Hiç bir rastgelelik yok ama tamamen öngörülebilir de değil. TED وليست هناك عشوائية على الإطلاق، ولكن لا يمكن التنبؤ بها تماما.
    Bu cinsel dürtü bir yerlerden gelmeli ve tüm olay seks de değil. Open Subtitles يجب أن تأتي الغرائز الجنسية من مكان ما وهي ليست فقط بشأن الجنس
    Ve eğlenceli de değil. Ayrıca, eğer yapmanız gerekenler kolay veya eğlenceli değilse onları yapmamak için bir şekilde bir bahane ararsınız. TED وليس ممتعا . و عندما تكون هناك أجزاء من وظيفتك ليست سهلة أو ممتعة , فإنك تبحث عن عذر لعدم أكمالها .
    Daha çok, bütün değişkenliklerimi kucaklamama izin vermek ve benliğimdeki çeşitliliği beslemem ile ilgili. Ve sadece kendi çevremi de değil. TED إنه يتعلق بشكل أكثر بالسماح لنفسي باحتضان جميع التغييرات الممكنة لذاتي وصقل التنوع في داخلي وليس فقط حولي.
    Ve bu gerçeklik her ne ise dünyadaki sebep ve sonucun gerçek kaynağıdır. Beyin değil, sinir hücreleri de değil. TED وذلك الواقع مهما كان فهو المصدر الحقيقي للعلة والتأثير في العالم وليس المخ وليس العقد العصبية
    Çoğu sadece fakir de değil, tamahkar ailelerden geliyorlar. TED يأتي الكثير منهم من عائلات إستثنائية جدا وليس فقط الأسر الفقيرة
    Geridönüşümlü plastik de değil, değeri zengin veya yoksul plastikle karşılaşan herkesin hayatına transfer edilen sosyal plastik adında bir materyal. TED وليس بلاستيك معاد تدويره، ولكنه بلاستيك اجتماعي، هو مادة تنتقل قيمتها عبر حياة الأشخاص المتعاملين بها، أغنياء وفقراء.
    Çok cömert bir ruhunuz var ve üstelik bu son 24 saat içinde hakkınızda öğrendiğim tek güzel şey de değil. Open Subtitles لديك روح سخية جدا وليس هذا الشيء الوحيد الذى أكتشفته بك خلال ال 24 ساعة الماضية.
    - Umarım erken gelmemişimdir. - Hiç de değil. Open Subtitles أَتمنى أن لا اكون جئت مبكرا لا على الإطلاق.
    Hayır, hayır, hiç de değil. Open Subtitles لا، لا، لا، لا على الإطلاق، لا على الإطلاق.
    Hiç de değil Rahatınıza bakın. Open Subtitles لا على الإطلاق. رجاءً. إجعلْ نفسك مرتاحَ.
    Şu bahsettiğin şey de değil. Hayır. Open Subtitles و ليس آي من الأشياء النبيلة التي كنت تتحدث عنها ، كلا
    Bebek MacKenzie olduğu kadar Banks de, değil mi? Open Subtitles يعني الطفل فقط و ليس إسماً للبنوك كما هو ماكينزي، أليس كذلك؟
    Everest Dağı'nın tepesinde ya da bir buz dağında gömülü de değil. TED ولا في قمة إفريست، وليست مدفونة تحت كتلة جليدية.
    Paylaşacağım son sözler de değil bunlar. TED وهذه ليست الكلمات الاخيرة التي سوف اشاركها معكم
    Hayır! hiç de değil, onların tadına bakmak için sabırlanıyorum. Open Subtitles لا ، ليس على الإطلاق أنا حقا أتشوق لابتلاعهم
    Oğlununki de değil ya da iletişim kurduğunuza inandığınız diğer varlıklar da. Open Subtitles ولا حتى أبنه أو اى كيانات أخرى انتى تعتقدى انك على إتصال بها
    Hiç de değil. Gizemli olmaya çalışıyordum. Open Subtitles كلا على الإطلاق كنت أسعى إلى الغموض
    İkisi de değil. Ama çok çalışıyorum. İyileşeceğim. Open Subtitles لا هذا ولا ذاك, ولكنني كنت أدرس وأعمل بشده , وسأكون بخير
    Bu dünyadaki en üstün metro hizmeti de değil. TED وهذا ليس خط الأنفاق الأكثر نفعًا في العالم.
    Hiç de değil. Bu adamın yapabileceklerini düşününce... Open Subtitles كلاّ، الأمر لا يتحسّن، ليس مع ما يقدر عليه هذا الرجل.
    Ve bu adil ve güvenilir birşey değil. Makul de değil. TED وهو ليس حل عدل ولا آمن وأيضاً ليس مستدام
    Bu hiçbir şeyin kanıtı değil. Övünülecek bir şey de değil. TED وذلك ليس دليلاً على أي شيء، ولا هو شيء يشجع نفس الإنسان.
    O bizimle değil, ayrıca yetişkin de değil. Open Subtitles إلى جانب واقع أنه ليس معنا في الحقيقة هو ليس في الحقيقة بالغ
    Önde de değil. Open Subtitles حسناً، إنه ليس في المقدمة كذلك

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد