Demem o ki solucan delikleri gözlemlenmedi ama onu matematiksel olarak anlayabiliyoruz. | Open Subtitles | اذا الثقوب الدودية لم تلاحظ من قبل، ولكن نستطيع أن ندرسهم رياضيا. |
Yani o zamanlar böyle düşünülüyordu ve bu şahıslar bu delikleri açtılar. | TED | إذاً هكذا كان الاعتقاد سابقاً و قام هؤلاء بعمل هذه الثقوب |
Bunu yapmam gerekiyor yoksa kurşun delikleri benim götte sertleşiyor. | Open Subtitles | يجب أن افعل هذا و إلا فتحات مؤخرتي سوف تتصلب |
İlerlerken yukarı doğru iteceğiz böylece kendimize hava delikleri açmış olacağız. | Open Subtitles | سندفعها لأعلى لنصنع فتحات للتهوية بينما نذهب |
delikleri kağıtla kapattım. | Open Subtitles | قمت بسدّ الفتحات بورقة لطختها بتراب الأرض. |
Kararlı ve yapay solucan delikleri yaratıp gezegenler arasında hatta diğer galaksilere yolculuk etmemizi sağlayan bir cihaz. | Open Subtitles | بوابة النجم؟ إنها جهاز يخلق ثقب دودي صناعي ومستقر حيث يسمح لنا بالسفر بين الكواكب الأخرى بما فيها المجرات |
Garajda bir cip var, dört çeker, üzerindeki kurşun delikleri... | Open Subtitles | خارج المرآب, أو أر في, سيارة بأربع عجلات يوجد بها حفر الرصاص بحجم ماتزوبا |
Lütfen bu delikleri doldur ve bu zavallıları buradan gönder. | Open Subtitles | من فضلك قم بملء هذه الحفر و حدد أماكان الأساسات |
Galaksimizin kalbindeki kara delikleri görüyoruz, Samanyolunda ve evrenin başka yerlerinde, zamanın kendisinin durduğu yerler. | TED | نرى الثقوب السوداء في قلب مجرتنا، في درب التبانة و في أماكن أخرى من الكون، حيث يبدو أن الزمن ذاته يتوقف. |
Kara delikleri kafamda ilk canlandırdığımda bunun olay ufku olduğunu düşünüyorum, o şekil içinde dönüp duran çok fazla madde ve ışık var. | TED | حين فكرتُ مبدئيًا في الثقوب السوداء، تصورت أنها هي أفق الحدث، حيث الكثير من المادة والضوء تدور بسرعة على هذا الشكل. |
Evrenin en geniş kara delikleri 10 ila 17 kelvin arasında bir sıcaklık yayıyor, ki bu da mutlak sıfıra çok yakın. | TED | إنّ أكبر الثقوب السوداء في الكون تعطي درجة حرارة حوالي 10 مرفوعة إلى الأس -17 "كلفن" وهي قريبة جدًّا من الصفر المطلق. |
Ben delikleri açarım, sen içeri girersin. Yarı yarıya. | Open Subtitles | أنا أعمل الثقوب وأنت تدخل النصف بالنصف، صحيح؟ |
Çizgi romanlarımı okuyup tavandaki delikleri sayar ve tekmeyi basarım. | Open Subtitles | سأواصل قراءة القصص المصورة وعد الثقوب في السقف... والاسترخاء ... |
Ama şu içinden geçtiğimiz solucan delikleri, onlar hep orada değil, doğru mu? | Open Subtitles | لكن هذه الثقوب الدودية التي سنذهب فيها إنهم لا يتواجدون دائماً , صحيح ؟ |
İlerlerken onunla hava delikleri açıyoruz. | Open Subtitles | سندفعها لأعلى لنصنع فتحات للتهوية بينما نذهب |
Arabada bu kadar büyük kurşun delikleri vardı. | Open Subtitles | كان هناك فتحات رصاص في هذه السيارة الكبيرة |
Duvardaki delikleri ısırmaya çalıştı. | Open Subtitles | تحاول عمل فتحات في الحائط، محطمة عدة أسنان لها |
Bu da her yerdeki delikleri ve bulunduğu kötü durumu açıklıyor. | Open Subtitles | وهذا يُفسّرُ الفتحات المحفورة في جميع أنحاء الرابيةَ والوضع السيّئ عموماً في البحث |
Umarım terzisi ceketine açtığın iki deliği dikebilir. delikleri ceketine açmadım. | Open Subtitles | حَسناً، أَتمنّى خيّاطَه بالتأكيد يُمْكِنُ أَنْ يُثبّتَ الفتحات أنت فقط إحترقتَ في سترتِه. |
Sana diyorum oğlum eğer şu an bu tarz şeylere kafanı yoracak olsaydın birisi tüm o delikleri doldururdu, sence yakmazlar mı ? | Open Subtitles | انا اقول لك الان ان اخذت وقتك الان لجمع الاشياء التى تجعل الار بى جي ينهض ثم تقوم بعمل ثقب الا تظن انك ستطلق النار؟ |
Onları kurşun delikleri için tarayabilir misin? | Open Subtitles | هل تستطيعين مسحهم كلهم من اجل حفر الرصاصات؟ |
En nihayetinde bu delikleri lazerle açabilir hale geldik. | TED | لذا فبإمكاننا أن نقوم بذلك باستخدام الليزر لثقب تلك الحفر. |
Yine de görülemeseler bile kara delikleri duyabiliriz ve uzay-zamana bir davul gibi çarptıklarından oluyor bu. | TED | و رغم ذلك يمكن سماع الثقب السوداء حتى إذا لم يتم مشاهدتها، و ذلك لأنها تضرب على الزمكان كالطبل. |
Değerlendirme sonucunda burun delikleri ve sinüsler timsahlarınki gibi görünüyordu. | Open Subtitles | أظهرت أن الفجوات والجيوب في الأنف أشبهت نظيرتها في التماسيح |
Onların bile delikleri var, hava delikleri. | Open Subtitles | حتىهميمتلكونحفرات، حفرات لإطلاق المياة.. |
Eğer büyük ve sağlam birşeyde, tamamiyle doğru delikleri açarsan zayıflar. | Open Subtitles | يقول إنك إن أحدثت ثقوباً في أماكن معينة بشيء كبير و متين يضعف جداً |
Yüzeyde bir krater gölü var yani evet, gölü besleyen hava delikleri doğrudan oraya çıkıyor. | Open Subtitles | حسنا،هناك حفرة لبحيرة على الأرض وتلك المخارج تغزي البحيرة وتقود لأسفل مباشرة |
Tuvalet diye yerdeki delikleri kullanıyorlar, tahta bir barakayla örtülmüş. | TED | المراحيض هناك هي حرفيا عبارة عن ثقوب في الأرض مغطاة بكوخ خشبي. |
Bu arada üzerinde mermi delikleri olan bir araba sürmene gerek yok. Geleceğinden emin misin? | Open Subtitles | انت لا تحتاج ان تقود سياره مليئه بثقوب الرصاص هل متاكد انها ستأتي؟ |