Böylesine mühim bir şeyde beni yarı yolda bırakırsan, bir hiçsin demektir! | Open Subtitles | إذا يمكنك التراجع عن أمر بهذه الأهمية فأنت لا شيء على الإطلاق |
Hiçbir şey bilmiyorsunuz. Eğer bildiğinizi sanıyorsanız, tahmin ettiğim kadar akıllı değilsiniz demektir. | Open Subtitles | لا تعلمين شيئاً، لو كنت تظنين غير ذلك، فأنت لست بالذكاء الذي ظننته |
Fanucci 200 dediyse, 200 demektir, Vito. Ben onunla uzlaşırım. | Open Subtitles | ما دام طلب 200 دولار فهو يعنى ذلك يا فيتو |
Haksızsa, ölen kadına birkaç gün yetecek kadar ümit verdim demektir. | Open Subtitles | و إن كان مخطئاً فقد أعطيت امرأة تحتضر يومين من الأمل |
Aman Assef, bize para ödüyorsan biz senin köleniz demektir! | Open Subtitles | عاصف .. إذا كنت تدفع لنا إذا فنحن من خدامك |
Bu her atom aynı anda iki farklı yerde demektir, buda şu anlama gelir, küçük metal parçasının hepsi iki farklı yerde bulunur. | TED | وهذا يعني ان كل ذرة موجودة في مكانين مختلفين في وقت واحد وهذا يعني ان الجسيم المعدني موجود في مكانين في وقت واحد |
Çünkü aynı fikirde değilsen, bizi bilerek yanlış yönlendiriyorsun demektir. | Open Subtitles | بسبب إذا لم تكوني كذلك , فأنت تقومين عمداً بتضليلنا |
Kafanıza sıkacağım kurşun konusunda bir saniye bile tereddüt ediyorsanız... beni tanımıyorsunuz demektir. | Open Subtitles | ولو فكرت لثانية أني خائف من أطلاق النار على رأسك فأنت لا تعرفني |
Onun, en iyi 100 oyuncu listesine girersen hazırsın demektir. | Open Subtitles | لو وصلت لقائمته في أفضل مئة فأنت على أهبة الاستعداد |
Bu da demektir ki, alt beyin zarı boşluğuna doğru gidiyoruz. | Open Subtitles | و الذى يعنى اننا يمكن ان نتوجهه الى التجويف العنكبوتي الفرعي |
Bu durum vergi ve bono bono ve vergi demektir. | Open Subtitles | و هذا يعنى المزيد و المزيد من الضرائب و التبرعات |
Ama Bartowski'lerde Noel eggnog, pijamalar ve sahte bir şömine demektir. | Open Subtitles | ولكن الكريسماس لدينا يعنى انة غير اعتيادى انة يكون رائعا للغاية |
Haksızsa, ölen kadına birkaç gün yetecek kadar ümit verdim demektir. | Open Subtitles | و إن كان مخطئاً، فقد أعطيت امرأة تحتضر يومين من الأمل |
Şayet bana kazık attıktan sonra beni canlı bırakan Tuco'yu hiç tanımamış demektir. | Open Subtitles | أيا كان من صلبني وتركني بعدها أعيش فهو لا يعرف شيئاً عن توكو. |
Eğer düşündüğüm şeyse önümüzde çılgın bir uçuş var demektir. | Open Subtitles | إذا كان ما أفكر فيه صحيحاً فنحن في رحلة جهنمية |
Yani bu demektir ki tesadüfi sonuçlara farklı bir bakış açısıyla bakmalıyız. | TED | اذا هذا يعني انه علينا ان ننظر بصورة مغايرة للعواقب الغير مقصودة |
Eğer onu istemiyorsan, beni de istemiyorsun demektir. O benimle ilgileniyor. | Open Subtitles | ان كنتِ لا تريديها, فأنتِ لا تريديني أيضاً, إنها تعتني بي |
Tanrı veya tanrılar yoksa o zaman hiçbir şeyin anlamı yok demektir. | Open Subtitles | إن لم يكن هناك وجود للرب أو الآلهة سيفقد كل شيء معناه |
Şüphesiz ki büyük veri büyük iş demektir. | TED | مما لا شك فيه أن البيانات الكبيرة تعنى تجارة كبيرة |
Şunu bil ki bir kadın böyle ağlıyorsa, hiç eğlenmiyor demektir. | Open Subtitles | مستقبلاً، عندما تبكي امرأة هكذا، فهي لا تشعر بأي مرح. |
Çalışanlardan birinin sorunu varsa, şirketin bir sorunu var demektir. | Open Subtitles | وبذلك، إذا كان الموظف لديه مشكلة, فإن الشركة لديا مشكلة. |
Eğer bu sizseniz, gerçekten etkileyici şekilde iyi adapte olmuşsunuz demektir. | TED | ولو كنت انت كذلك ، فإنك متأقلم بصورة مدهشة |
Moe, beni sevmek için benim gibi olacaksan, gerçek beni görmüyorsun demektir. | Open Subtitles | موه اذا اردت أن تكون مثلي لتحبني اذاً فأنتَ لا تراني على حقيقتي |
Bu da demektir ki, servet sadece seçilmiş bireylerden oluşmuş bir grubun elinde toplanmakla kalmıyor, ayrıca Amerikan rüyası, bizim gibi artan bir çoğunluk için giderek ulaşılamaz hale geliyor. | TED | وما يعنيه ذلك هو أن الثروة لم تصبح تتركز فقط بصورة متزايدة في أيدي مجموعة مختارة من الأفراد، ولكن الحلم الأمريكي أصبح بعيد المنال على نحو متزايد لغالبية متزايدة منا. |
Ama gördüğünüz tek şey buysa o zaman beni görmüyorsunuz göremiyorsunuz demektir. | Open Subtitles | لكن إن كان هذا ما ترونه فأنتم لا ترونني لا تستطيعون رؤيتي |