Eğer birisi çarpışmada dengesini sağlayabilirse, yaşamında dengesini sağlamak üzere hayatta kalacaktır. | Open Subtitles | عندما واحد يتقن التوازن في المعركة واحد سينجوا للتوصل للتوازن في الحياة |
Fakat en üstüne bir şey koyarsanız, dengesini bozar. Ve sonuç olarak devrilebilir. | TED | لكن إذا قمت بوضع شئ على أعلى الكرة ستفقد التوازن. وومن ثم ستكون على الحافة |
Enerji dengesini tekrar sağlamak ve daha fazla ısınmayı engellemek için gereken değişim bu. | TED | ذلك هو التغيير المطلوب لإرجاع توازن الطاقة ومنع المزيد من الاحترار. |
İnsanların kraliyet aileleri için çalışmaya karar verince güç dengesini değiştirdiler. | Open Subtitles | قومك غيّروا ميزان القوة عندما قرروا أن يعملوا لصالح العائلات الملكية |
Aynı zamanda kolları da dengesini korumak için açılır. | TED | بنفس الوقت، تمدد ذراعيها برشاقة لمساعدتها في الحفاظ على توازنها |
Tüm kaydediciler ve pişiriciler ile orada, o dengesini bozuyor. | Open Subtitles | بوجود كل قاطعي الأخشاب والصيادين في الخارج هذا يضر بالتوازن |
Beşinci bir bacak işlevine sahip aktif bir kuyruğu var. dengesini kurmasına yardımcı oluyor. | TED | لديه ذيل فعال يعمل كرجل خامسة وتساهم في التوازن |
İş yaşam dengesini bulma ölçeğiyle yüzleştiğimiz yer. | TED | حيث نواجه حِمل إيجاد التوازن بين العمل والحياة. |
Bu adamın cevabından sonra düşününce kendi ruhsal dengesini nasıl devam ettirebildiğini anladım. | Open Subtitles | بعد التفكير الجواب هذا الرجل , ل يفهم كيف انه حافظ الشعور نفسه من التوازن. |
Kurtların yaşam tarzları hakkında daha çok şey öğrendikçe tüm yırtıcı hayvanlar gibi, vahşi doğanın dengesini korumada önemli olduklarını kabul etmek mecburiyetinde kalırız. | Open Subtitles | كما تعلّمنا أكثر حيال طريقة حياة الذئب فإننا نقرّ أنهم، ككلّ المفترسين مهمّون في الحفاظ على التوازن الطبيعي للبريّة. |
Doğru ilaç dengesini bulamıyoruz. | Open Subtitles | لا يُمكننا إيجاد التوازن الصحيح من الدواء |
Efsaneye göre bir gün Naman'a karşı ayaklanacak ve birlikte iyiyle kötünün dengesini kuracaklar. | Open Subtitles | الأسطورة تقول أنه سينقلب على نامان ومعاً سيمثلان التوازن بين الخير والشر |
Ancak günümüzde kentsel yaşam alanları dengesini kaybetti. | TED | ولكن اليوم، حدث خلل في توازن المساكن الحضرية. |
Bu şekli tekmeliyoruz ve onun da dengesini korumaya çalışıyor olması gerekiyor. | TED | لذا إذا ركلت الرجل من المفترض أن يبحث الرجل عن توازن. |
Bireyle, çevresi arasındaki güç dengesini doğru yansıtıyor. | Open Subtitles | يضعك في منظور حقيقي توازن القوة بين الفرد والبيئة |
Hint Okyanusu'nun hareketli kütlesi gezegenimizin dengesini bozuyor. | Open Subtitles | الكتلة الخضراء المقلقة للمحيط الهندى تزعج ميزان كوكبنا |
Yani gözlerini yetmişlerinde ve dengesini seksenlerinde kaybetti. | Open Subtitles | بالتأكيد قد فقدت نظرها عندما كانت في السبعينات و توازنها في الثمانينات |
Eğer rakibin dengesini bozmak istiyorsanız, onu yenmek için kendi enerjisini kullanın. | Open Subtitles | اذا نجحتو في التحكم بالتوازن عند اغلبكم عندها فقط تستطيعو ان تتحكمو بطاقتكم وان تهزموه |
Hedefler konusunda biraz ilerleme kaydederiz ama gezegenin dengesini bozmuş oluruz. | TED | نعم، سنمضي قدماً قليلاً في إنجازات أهداف التنمية المستدامة، لكن لا يزال ذلك على حساب خطورة زعزعة استقرار كوكب الأرض. |
Bilmiyorum, belki de sadece ağaç dengesini bulsun diye orada. | Open Subtitles | لا أعرف ربما هو موجود كي تستطيع الشجرة موازنة نفسها |
Fakat her geçen gün doğaya karşı yaptığımız istila bilmeden de olsa bu yaşam dengesini bozmamıza neden olabilir. | Open Subtitles | وَ لكننا استولينا على المزيد من مساحة الأرض، وَ لعلّنا نقلبُ موازين الحياة من غير حتى أن نعرفها. |
Aklını kullan, 3 kilo saf Plütonyum dünyanın dengesini bozmaya yetecek kadar güçlüyse düşün bakalım 5 tonu ne yapar. | Open Subtitles | إنك تدرك أن ثلاثه كيلو من البلوتونيوم النقي من القوه بأن تقلب الموازين بالعالم |
Bıraktığında ise tüm bu dünya dengesini kaybedecek ve artık yıkılıyor o dünya. | Open Subtitles | عندما رحلت ، القت هذا العالم بأكمله خارج الميزان و الان ، انه يتفكك |
Ama bu kanatlarla.. .. dengesini kaybedip şaşırmaz mı? | Open Subtitles | وإلا فإن الموازين ستختل، ولن يصبح بالإمكان النطق بحكم عادل |
Ve her şeyin dengesini O kurdu... Orada dur. | Open Subtitles | رفع السماء ووضع ميزاناً لجميع الأشياء |
Kafasını çarpıp dengesini kaybetmiş ve güverteden düşmüş. | Open Subtitles | دماء على العارضة. اصاب رأسه كان متشوشاً |
Öncelikle Rezero'nun sahiden nasıl dengesini koruduğunu açıklayayım. | TED | دعوني أشرح أولا كيف أن ريزيرو يحافظ فعلا على توازنه. |