Maço gözükmek istiyorduk, deriler falan. | Open Subtitles | كنا فقط نريد أن يرانا صعبة، مع الجلود والاشياء. |
Orada yalnızca eski kurumuş deriler var. | Open Subtitles | ليس لدي سوى الجلود الجافة هناك يارجُل، |
deriler alabileceği maksimum değeri alıyorlar. | Open Subtitles | سترتفع الجلود لأعلى ثمن ٍ لها. |
Evet, şehirde bulduğumuz deriler. | Open Subtitles | نعم، قشور الجلد كنا تجد حول |
Evet, şehirde bulduğumuz deriler. | Open Subtitles | أجل، قشور الجلد التي نجدها في |
Ne kadar ilginç deriler. | Open Subtitles | يا لها من جلود غريبة |
Pahalı deriler giyip, Beverly Hills'te gezerler. | Open Subtitles | -يأتوا إلى ( بيفيرلى هيلز ) ويرتدوا جلود غالية |
Oh, tanrım, deriler, evet- püsküllü deriler, deri üzerinde metal turkuaz düğmeler. | Open Subtitles | أوه، اللهي، الجلود، نعم - الجلود المشرشبة، الأزرار التركوازية على الجلودِ. كُلّ الجلد. |
- Yukarda birşey yok. Sadece eski deriler. | Open Subtitles | -لاشيء هنا الا بعض الجلود القديمه. |
deriler aklınızı çelmesin. | Open Subtitles | لا تدع الجلود وإلا غلبوك |