Bu, bence, öylesine derinlere gömülmüştür ki, bunu sorgulamak herhangi birinin aklına gelmez. | TED | هذه الفكرة، على ما أعتقد، مترسبة في عقول الناس بعمق فلا يخطر ببال أحد أن يشكك بها. |
Gözetledi, kurcaladı, derinlere indi. | Open Subtitles | التي تخاف البرامج الحوارية الأخرى من لمسها. انه يكافح، انه يتعب، انه يحفر بعمق |
Akıntı daha da soğuyana kadar derinlikleri takip edip daha çok derinlere yüz. | Open Subtitles | أسبح بعيداً و عميقاً. أتبع التيار حتى تكون المياه باردة للغاية نحو الأعماق. |
Akıntı daha da soğuyana kadar derinlikleri takip edip daha çok derinlere yüz. | Open Subtitles | أسبح بعيداً و عميقاً. أتبع التيار حتى تكون المياه باردة للغاية نحو الأعماق. |
Kökler iyice derinlere giderse bunu yapabilirler, yüzeye yakın gezinmedikleri sürece. | TED | وهذا لن يتحقق إلا بوجود جذور أعمق يمكنها التوغل في التربة. |
derinlere indikçe, yola başladığınızdaki o şahane mavi su git gide daha koyu maviye döner. | TED | بينما تنزلون في عمق أكثر, ذاك الماء الأزرق الذي نزلتم فيه يخرج درجات أعمق من الزرقة |
Eğer çok derinlere gitmiş gibi görünürsen, fişi çeker ve seni eve götürürüm. | Open Subtitles | اذا ذلك بدى انك تعمقت كثيرا ساسحب السداده و سآخذك للبيت |
derinlere gelene kadar çok iyi gidiyorduk. | Open Subtitles | نحن سوف نكون بخير حتى نصل إلى المياه العميقة |
Kafanın içinde derinlere gömülü olsa da epifız bezi ışığa duyarlıdır. | Open Subtitles | حتى ولو أنها مدفونة عميقا داخل الرأس الغدة الصنوبرية تتحسس الضوء. |
Korkular ve kuruntular öyle derinlere gömülmüşlerdir ki, yüzleşmesi çok ızdırap vericidir. | Open Subtitles | مخاوفنا وقلقنا مغمور بعمق ومن الصعوبة مواجهتها |
Yerküreyi, 100 mil derinlere inen devasa erimiş kaya okyanusu kapladı. | Open Subtitles | محيط واسع من الصخور المصهورة بعمق 100 ميل غطّى الأرض. |
Şimdiki zamanına dikkatini veremiyorsan, içindeki ilgi çekici şeyleri görene kadar derinlere bakmalısın. | Open Subtitles | إذا كانت اللحظة لا تجذب إنتباهكِ تحتاجي أن تنظري بعمق أكبر حتى تجدي ما يجذب إنتباهكِ |
Vücudum kendi kendine derinlere düşmek için yeterli derecede yoğun ve ağırdır. "Serbest düşüş fazı" olarak anlandırılan faza girerim. | TED | جسمي ثقيل وكثيف بما يكفي للسقوط الحرّ في الأعماق ثم نصل لما نسميه مرحلة السقوط الحرّ. |
Denizaltına girip çok derinlere gitmeye olan ilgimden ahtapotların sorumlu olduğunu söyleyemem ama, ne olursa olsun, bunu seviyorum. | TED | ولا أستطيع أن أقول أن الأخطبوط مسؤول عن إهتمامي القوي للغواصات والغوص في الأعماق ولكن مهما كانت القضية, فإنها تعجبني |
Bu kişinin bedenini derinlere gönderiyoruz yok olup gitsin diye. | Open Subtitles | إننا نعهَد بجسدها إلى الأعماق ليصير الى الفَناء |
Ondan bir şey çıkmaz görünüşe göre daha derinlere inmeliyiz. | Open Subtitles | إنها نهاية مسدودة ، يبدو اننا نحتاج البحث بشكل أعمق |
Daha derinlere doğru inersek bütün bu proteinler genomlarımız tarafından kodlanırlar. | TED | وإذا كبرنا الصورة أكثر لمستوى أعمق. كل تلك البروتينات مرمّزةٌ في الجينومات لدينا. |
Senin kederli marşın yeşil çimenleri soldurur, ...durgun akarsulardan, tepenin yamacına kadar ve ağaçsız alanda derinlere gömülecek. | Open Subtitles | على البخار الثابت , فى أعلى التلال والان , هذا مدفون على عمق كبير فى الوادى الفسيح المقابل |
Fazla derinlere inerseniz adımlarınıza dikkat etseniz iyi olur. | Open Subtitles | إذا تعمقت كثيراً في البحث، يُستحسن أن تنتبه لخطواتك. |
İyi yüzemiyorum, bu yüzden beni derinlere götürme. | Open Subtitles | أنا لا أسبح بشدة لذا أنا لا أخرج من المياه العميقة |
evet, sanırım evet, düşün, hisset, derinlere bak içindeki en en en derin yere neredeyse çine kadar | Open Subtitles | نعـم ، أعتقـد أجـل فكـر ، أشعـر إبحث عميقا داخلك عميقـا كالمسـافة إلـى الصين |
Görünüşe göre, madende derinlere gittikçe durum daha da kötüleşiyor. | Open Subtitles | على ما يبدو، يُصبح أسوأ بكثير وأعمق للذي يدخل المنجم. |
Bu keşif bize öğrenecek hâlâ çok şeyimiz olduğunu, uzayda giderek daha derinlere bakmamızı ve bilinmeyeni aramamızı söylüyor. | TED | فهذا الاكتشاف يخبرنا أنه لا يزال لدينا الكثير لنتعلمه كما علينا أن نتعمق أكثر في الفضاء ونستمر في البحث عن المجهول. |
Pürüzlü kayaların ve kara yosunların yanından geçerek daha derinlere ilerliyorum bir gümüş balık sürüsünün bekleştiği derin maviliğe doğru. | Open Subtitles | أزدادُ عمقا ، خلف الصّخور المتجعدة والى ظلمةِ البحر. إلى زرقة عميقة ، حيث تنتظر مدرسة للسّمك الفضي |
Kendine temiz bir su bulmak için derinlere daldığında balayında bebek bekleme sakın. | Open Subtitles | لا تتوقع السعادة في شهر عسلك، عندما تغوص في أعماق ذلك البئر للبحث عن ماء صافي، لأنني انتهيت فعلاً من إدارة تلك المضخة |