"derinlere" - Translation from Turkish to Arabic

    • بعمق
        
    • الأعماق
        
    • أعمق
        
    • عمق
        
    • تعمقت
        
    • العميقة
        
    • عميقا
        
    • عميقاً
        
    • وأعمق
        
    • نتعمق
        
    • عمقا
        
    • تغوص
        
    Bu, bence, öylesine derinlere gömülmüştür ki, bunu sorgulamak herhangi birinin aklına gelmez. TED هذه الفكرة، على ما أعتقد، مترسبة في عقول الناس بعمق فلا يخطر ببال أحد أن يشكك بها.
    Gözetledi, kurcaladı, derinlere indi. Open Subtitles التي تخاف البرامج الحوارية الأخرى من لمسها. انه يكافح، انه يتعب، انه يحفر بعمق
    Akıntı daha da soğuyana kadar derinlikleri takip edip daha çok derinlere yüz. Open Subtitles أسبح بعيداً و عميقاً. أتبع التيار حتى تكون المياه باردة للغاية نحو الأعماق.
    Akıntı daha da soğuyana kadar derinlikleri takip edip daha çok derinlere yüz. Open Subtitles أسبح بعيداً و عميقاً. أتبع التيار حتى تكون المياه باردة للغاية نحو الأعماق.
    Kökler iyice derinlere giderse bunu yapabilirler, yüzeye yakın gezinmedikleri sürece. TED وهذا لن يتحقق إلا بوجود جذور أعمق يمكنها التوغل في التربة.
    derinlere indikçe, yola başladığınızdaki o şahane mavi su git gide daha koyu maviye döner. TED بينما تنزلون في عمق أكثر, ذاك الماء الأزرق الذي نزلتم فيه يخرج درجات أعمق من الزرقة
    Eğer çok derinlere gitmiş gibi görünürsen, fişi çeker ve seni eve götürürüm. Open Subtitles اذا ذلك بدى انك تعمقت كثيرا ساسحب السداده و سآخذك للبيت
    derinlere gelene kadar çok iyi gidiyorduk. Open Subtitles نحن سوف نكون بخير حتى نصل إلى المياه العميقة
    Kafanın içinde derinlere gömülü olsa da epifız bezi ışığa duyarlıdır. Open Subtitles حتى ولو أنها مدفونة عميقا داخل الرأس الغدة الصنوبرية تتحسس الضوء.
    Korkular ve kuruntular öyle derinlere gömülmüşlerdir ki, yüzleşmesi çok ızdırap vericidir. Open Subtitles مخاوفنا وقلقنا مغمور بعمق ومن الصعوبة مواجهتها
    Yerküreyi, 100 mil derinlere inen devasa erimiş kaya okyanusu kapladı. Open Subtitles محيط واسع من الصخور المصهورة بعمق 100 ميل غطّى الأرض.
    Şimdiki zamanına dikkatini veremiyorsan, içindeki ilgi çekici şeyleri görene kadar derinlere bakmalısın. Open Subtitles إذا كانت اللحظة لا تجذب إنتباهكِ تحتاجي أن تنظري بعمق أكبر حتى تجدي ما يجذب إنتباهكِ
    Vücudum kendi kendine derinlere düşmek için yeterli derecede yoğun ve ağırdır. "Serbest düşüş fazı" olarak anlandırılan faza girerim. TED جسمي ثقيل وكثيف بما يكفي للسقوط الحرّ في الأعماق ثم نصل لما نسميه مرحلة السقوط الحرّ.
    Denizaltına girip çok derinlere gitmeye olan ilgimden ahtapotların sorumlu olduğunu söyleyemem ama, ne olursa olsun, bunu seviyorum. TED ولا أستطيع أن أقول أن الأخطبوط مسؤول عن إهتمامي القوي للغواصات والغوص في الأعماق ولكن مهما كانت القضية, فإنها تعجبني
    Bu kişinin bedenini derinlere gönderiyoruz yok olup gitsin diye. Open Subtitles إننا نعهَد بجسدها إلى الأعماق ليصير الى الفَناء
    Ondan bir şey çıkmaz görünüşe göre daha derinlere inmeliyiz. Open Subtitles إنها نهاية مسدودة ، يبدو اننا نحتاج البحث بشكل أعمق
    Daha derinlere doğru inersek bütün bu proteinler genomlarımız tarafından kodlanırlar. TED وإذا كبرنا الصورة أكثر لمستوى أعمق. كل تلك البروتينات مرمّزةٌ في الجينومات لدينا.
    Senin kederli marşın yeşil çimenleri soldurur, ...durgun akarsulardan, tepenin yamacına kadar ve ağaçsız alanda derinlere gömülecek. Open Subtitles على البخار الثابت , فى أعلى التلال والان , هذا مدفون على عمق كبير فى الوادى الفسيح المقابل
    Fazla derinlere inerseniz adımlarınıza dikkat etseniz iyi olur. Open Subtitles إذا تعمقت كثيراً في البحث، يُستحسن أن تنتبه لخطواتك.
    İyi yüzemiyorum, bu yüzden beni derinlere götürme. Open Subtitles أنا لا أسبح بشدة لذا أنا لا أخرج من المياه العميقة
    evet, sanırım evet, düşün, hisset, derinlere bak içindeki en en en derin yere neredeyse çine kadar Open Subtitles نعـم ، أعتقـد أجـل فكـر ، أشعـر إبحث عميقا داخلك عميقـا كالمسـافة إلـى الصين
    Görünüşe göre, madende derinlere gittikçe durum daha da kötüleşiyor. Open Subtitles على ما يبدو، يُصبح أسوأ بكثير وأعمق للذي يدخل المنجم.
    Bu keşif bize öğrenecek hâlâ çok şeyimiz olduğunu, uzayda giderek daha derinlere bakmamızı ve bilinmeyeni aramamızı söylüyor. TED فهذا الاكتشاف يخبرنا أنه لا يزال لدينا الكثير لنتعلمه كما علينا أن نتعمق أكثر في الفضاء ونستمر في البحث عن المجهول.
    Pürüzlü kayaların ve kara yosunların yanından geçerek daha derinlere ilerliyorum bir gümüş balık sürüsünün bekleştiği derin maviliğe doğru. Open Subtitles أزدادُ عمقا ، خلف الصّخور المتجعدة والى ظلمةِ البحر. إلى زرقة عميقة ، حيث تنتظر مدرسة للسّمك الفضي
    Kendine temiz bir su bulmak için derinlere daldığında balayında bebek bekleme sakın. Open Subtitles لا تتوقع السعادة في شهر عسلك، عندما تغوص في أعماق ذلك البئر للبحث عن ماء صافي، لأنني انتهيت فعلاً من إدارة تلك المضخة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more